Başbakan Ahmet Davutoğlu, Bingöl'deki sivil toplum örgütü üyeleriyle akşam yemeğinde bir araya geldi.
Akşam yemeğinde konuşan Başbakan Davutoğlu, şunları söyledi: "Kendimi Konya'da, Konyalı olarak hissettiğim gibi Bingöl'de, Bingöllü gibi hissettiğimi ifade etmek isterdim. Ülkemizin etrafındaki ateş çemberini fırsat bilenler tekrar harekete geçtiler. Doğu ve Güneydoğu'da eski ayarlara dönerek 1990'lardaki terör estirmeye başladılar. Bingöl hep doğrunun, hakkın yanında olmuştur. Biraz önce şehit ve gazilerimizin derneğini ziyaret ettik. Kore, Kıbrıs ve son dönemde şehit düşen Bingöllülerin şehitlerin yan yana idi. Bingöl milli bir dava olmuşsa orada hep olmuştur. Bunu 1 Kasım seçimlerinde göstermiştir. Bingöl bütün terör faaliyetleri karşısında en doğru tavrı ve siyasi gelişmelerde en özgürlükçü tavrı takınmıştır. Bugün bir kırılma noktasındayız. Herkes bir yere gidebilir, ancak bizim gidecek başka bir yerimiz ve toprağımız yok. Biz bu toprakları koruyacağız. Bizim iktidarımız döneminde devlet ve millet bir bütün oldu. Türkiye, Dersim yıllarının tek parti zulmünü yaşamıyor. Türkiye başbakanların asıldığı ve Diyarbakır cezaevi ile anılan bir dönemi yaşamıyor. Türkiye 28 Şubat döneminde de değil ve 27 Nisan e muhtırası ile milli iradeye konan o dönemde değil. Yeni Türkiye dediğimiz Türkiye budur. Ama muhalefet eski Türkiye'ye dönmek istiyor, ama artık o defter kapanmıştır. Türkiye 80'li, 90'lı yıllara ve Dersim dönemine dönmeyecektir. Son yıllarda yaptıklarımız bunun en önemli teminatıdır. Biz bütün yasakları kaldırdık. Ben bugün Kürtçe ve Zazaca hitap ettim. Eski Türkiye olsaydı kıyamet kopardı. Bu diller ana sütü kadar helaldir. Çünkü biz dilin arkasındaki gönüle bakarız."
BİR MİLLETVEKİLİ SİLAH TAŞIDI
Başbakan Davutoğlu, terör örgütleri ve piyonlarının kapanan dosyaları yeniden açtığını belirterek, "Bu dosyalar kapanmışken terör piyonları ve terör örgütleri bu dosyaları niye açtı? Ne istiyorlar? 2 yıl boyunca çözüm süreci bağlamında atılması gereken her türlü adımı attık. Biz bu adımlara atarken, bu ülkenin dağlarına ve ilçelerine yığınak yapmak ile meşguldüler. 90'lı yıllarda ve bizim iktidarın ilk dönemlerin hep yol aramalarında şikayet edilirdi. Biz bunları kaldırdık, bölge halkı memnun olduk. Hatta şu anda parlamento bir milletvekili arabasına, arkasına silah alıp silah taşıdı. Bunlar ne istiyorlar biliyor musunuz, bu ülke insanların bir birlerine girmesini istiyorlar. Bunlar bugün Moskova'ya gidip Türkiye'ye karşı işbirliği yapıyorlar. Dillerinde Türkiyelileşme sevdası, zihinlerinde Türkiye'deki insanları bir birine kırdırmaya çalışıyorlar. Silahları bırakacağız sözünün gereği niye yapılmadı? Silahları şehirlere sokup ne elde etmek istediler. İrade onların iradeleri değil, onlar sadece piyondur. Buraları silah deposu haline getiren, keskin nişancıları yerleştiren, gencecik çocukları ölümü götüren kim? Bekliyorlar ki, sizi ve beni koruyan devlet yapılanları seyretsin. Onlar en büyük zulmü önce burada yaşayan Kürt vatandaşlarımıza yapıyorlar. 33 eri de 1993'de aynı amaç için katlettiler. O zamanda barışa çok yaklaşmıştık. Bir el istikrarımız sağlamlaştığı zaman müdahale ediyor" dedi.
Sivil toplum örgütü üyelerine "Devlet sizin devletinizdir" diyen Başbakan Davutoğlu şöyle devam etti: "Devlet artık tahakküm etme değil, hesap verme makamıdır. Size düşen en önemli görev STK olarak ayağa kalkmanız. Bu topraklar, dağlar, şehirler bizim diyerek hiç kimseye, hiç bir terör odağına bu güzel mekanları terk etmemenizdir. Biz bölge halkının yanındayız. 81 vilayetin çocukları 81 vilayette de eşit hakka ve hukuka sahiptir. Öz yönetim ne demektir? Biz buna izin verir miyiz? Ayrıca her şey konuşulabilir, ama biz terör ve şiddete boyun eğer miyiz? Bütün mücadeleyi birlikte yürüteceğiz. Biz hep beraber bu coğrafyayı tekrar birleştirmek çabasını vermeliyiz. Biz aklın, vicdanın, merhametin sesi olan Türkiye'nin susturulmasına izin vermeyeceğiz. Şimdi Türkiye'nin başı belaya girsin, hain teröristler Türkiye üzerine öyle bir baskı kurulsun ki, Türkiye'nin sesi bir daha çıkmasın istiyorlar. Türkiye'nin zayıflaması demek gönül sesinin kısılması demektir. Zinhar kardeş ile kardeşin arasına fitne sokulmasına izin vermeyeceğiz."
Başbakan Davutoğlu, 20 Temmuz'da Suruç saldırısı ile başlayan süreçte nihai bir karar olarak Türkiye'nin huzuru ve her vatandaşın emniyetini korumak için başlatılan demokrasi ve huzur operasyonun devam ettiğini anlatıp, "İkinci bir aşamaya geçtik. Gerek terör eylemlerini planlayan Kandil'deki odakları, gerekse kırsal ve şehirdeki eşkıyayı etkisiz kaldık. Şimdi yaralı sarmak üzere birlik huzur ve demokrasi eylem planı hazırladık. Muhatabımız yerelde sivil toplum kuruluşlarımızdır. Eli silah tutan ve molotof tutan herkes muhatabımız olamayacaktır. Bizim için tek muhatap bunun için sivil toplum kuruluşları, forumları ve meclisleridir. Demokratik hak ve özgürlükler bakımından ne rahatsızlık veriyorsa konuşacağız. Sizden isteğimiz adiyet bilinci ile bölgeyi kan çanağına dönüştürmek isteyenlere karşı omuz, omuza olmanızdır ve bunlara karşı sesinizi çıkarmanızdır" ifadelerini kullandı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, bugün Bingöl'de 17 milyon liraya mal olan Hesarek Kayak Tesisleri'nin hizmete girmesine değinerek, "Bu dağlar kanların döküldüğü, gencecik çocukların öldüğü dağlar değil. O gencecik çocukların karşı, karşıya kayak yaptığı dağlar olsun. Kayak tesisleri sizlere hayırlı olsun" diye konuştu.
DHA