Davutoğlu, Güney Afrika’nın Filistin mücadelesine neden katkı sağlayamaz?

Davutoğlu, Güney Afrika’nın Filistin mücadelesine neden katkı sağlayamaz?
İşte Samanyoluhaber.com yazarı Türkmen Terzi'nin yazısı
TÜRKMEN TERZİ

Güney Afrika hükümeti, 10-12 Mayıs tarihleri arasında Güney Afrika'nın finans merkezi Sandton'da Filistin için "Küresel Anti-Apartheid Konferansı" isimli tarihi bir dayanışma zirvesine ev sahipliği yaptı. Konferansın en tuhaf üst düzey katılımcısı, yakın geçmişte Güney Afrika'nın Şam için arabuluculuk çabalarına karşı Suriye'de son derece saldırgan dış politikasıyla tanınan Türkiye'nin eski Başbakanı Ahmet Davutoğlu'ydu. Toplantıya birkaç gün kala konferans davetini alan Davutoğlu, Güney Afrika'nın Gazze'deki soykırmı durdurma çabalarına katkıda bulunamayacağını kendisi de çok iyi biliyor, ama yine de kişisel PR’ı için toplantıyı sonuna kadar değerlendirmeyi başardı.

Güney Afrika’nın iktidardaki Afrika Ulusal Kongresi (ANC), Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakanı (DIRCO) Dr. Naledi Pandor, DIRCO Bakan Yardımcısı Alvin Botes, Genel Müdür Zane Dangor ve diğer üst düzey Güney Afrikalı diplomatların da katılımıyla Filistin’e dair zirveye tam destek verdi. Eski Başkan Thabo Mbeki de konferanstaydı. Filistin Ulusal Girişimi Lideri Dr. Mustafa Barghouti konferansı, İsrail'e karşı küresel direniş başlatmak için tarihi bir fırsat olarak nitelendirirken, hayatını riske atarak zirveye katılan eski Sağlık Bakanı ve Hamas'ın uluslararası ilişkiler direktörü Basem Naim de, Johannesburg zirvesinin Gazze halkını soykırımdan kurtaracağını umuyordu.

Johannesburg’da boy gösteren Davutoğlu, yakın Türk siyasi tarihinin en tartışmalı ve gizemli isimlerinden birisi. Güçlü İslamcı dünya görüşüne rağmen 1998-2002 yılları arasında Silahlı Kuvvetler Akademisi ve Harp Akademilerinde misafir öğretim üyesi olarak ders vermeyi başardı.

TSK o dönemde son derece katı laik dünya görüşüyle bilinmesine rağmen, Davutoğlu'nun orada ders verme ayrıcalığına nasıl sahip olduğu kafa karıştırıcı. 2003-2009 yılları arasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başdanışmanı olarak görev yapan, 2009-2014 yılları arasında Dışişleri Bakanı olan, 2014 yılından itibaren ise Türkiye'nin 26. Başbakanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı olarak görev yapan Davutoğlu, Türkiye'nin Batı odaklı pasif dış politikasını çok boyutlu aktif dış politikaya dönüştürdü. Türkiye'yi Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Balkanlar'da Osmanlı İmparatorluğu'nun mirasçısı olarak tanımladı. Ayrıca Davutoğlu, Suriye lideri Beşar Esad'a karşı da oldukça saldırgan bir politika izledi ve Türk ordusunun Suriye'ye yönelik işgalinin mimarı olarak tarihe geçti.

Davutoğlu, Suriye'de barış görüşmelerini sürdürürken defalarca Esad'ın istifa etmesi yönünde çağrıda bulundu. Hatta Eylül 2015'te BM'de yaptığı konuşmada Esad'sız Suriye çağrısı yapmıştı. Anadolu Ajansı'nın aktardığına göre, "Esad'ın iktidarda kaldığı her dakika, onu destekleyenlerin utancını artırıyor." dedi. Ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Esad'ı desteklediğini ve ABD, İngiltere ve Fransa'nın Esad yönetimini sona erdirmek için gerekli adımları atmadığını anlayınca Esad'ı devirmeye uğraşma hatasını itiraf etti.

Davutoğlu kraldan çok kralcı davranarak tamamen Esed’i devirme rüyasıyla yatıp kalkarken, Güney Afrika Dışişleri Bakanı Maite Mashabane, Eylül 2012'de BM Güvenlik Konseyi'nde Orta Doğu'ya ilişkin yapılan tartışmada dengeli bir yaklaşımı savunuyordu. Tüm tarafları şiddeti durdurmaya, acil bir çözüm bulmaya çağırarak Suriye krizinin ele alınmasının önemini vurguladı. Tarafları ateşkes ilan etmeye, altı maddelik plan ve Cenevre’deki Suriye Eylem Grubu Tebliği'nde belirtilen yükümlülüklere tam olarak uymaya çağırdı. O dönemde Güney Afrika DIRCO Bakan Yardımcısı Ebrahim İsmail Ebrahim de, Suriye'ye herhangi bir yabancı askeri müdahaleye karşı çıkıyordu. Davutoğlu,Türkiye'nin neo-Osmanlıcılık olarak tanımlanan yayılmacı dış politikasını ilerletme konusuna odaklanmışken, Güney Afrikalı Ebrahim 2012’de yaptığı açıklamasında şunları söylüyordu "Güney Afrika, Suriye'de kontrolden çıkan şiddetin devam etmesinden üzüntü duymaktadır. En büyük önceliğimiz, katliamları durdurmak ve masum sivillerin acılarına son vermektir. Anlaşmazlığın askeri çözümü yoktur…”.

Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun "komşu ülkelerle sıfır sorun" politikası başarısızlıkla sonuçlandı ve Türkiye kendisini Suriye'deki savaşın içinde buldu. Milyonlarca Suriyeli Türkiye’ye akın etti. Suriye’de başarısız olan Davutoğlu bugünlerde kendisini Filistinlilerin haklarının savunucusu olarak göstermeye çalışıyor. Davutoğlu, Güney Afrika resmi kanalı SABC'nin “Müslüman ülkeler Güney Afrika'nın İsrail'e karşı yürüttüğü soykırım davasına neden destek vermiyor?” sorusunu geçiştirerek, “Güney Afrika'nın Filistinliler için gösterdiği çabaları tarihin unutmayacağını tekrarladı” ve röportajlarında, Küresel Apartheid Karşıtı Konferansı kendi gündemi için kullanmak konusunda çok fırsatçı davrandı.

Eski Başkan Thabo Mbeki ve milletvekili ve Nelson Mandela'nın torunu Zwelivelile "Mandla" Mandela da dahil olmak üzere Güney Afrikalı Müslüman dini liderler ve diğer etkili politikacılarla kapalı kapılar arkasında toplantılarına devam etti. Davutoğlu, Güney Afrikalı Müslüman liderlerle ilk kez on yıl önce dışişleri bakanı olarak  Güney Afrika ziyareti sırasında tanışmıştı. Davutoğlu, geçmişteki ziyaretinde de Cape Town ve Johannesburg'da dini liderlerle yaptığı olağandışı toplantıya ilişkin herhangi bir ayrıntı paylaşmamıştı.

Kendisini Gazze'nin savunucusu olarak tanıtan Davutoğlu'nun, Suriye ve şimdi de Filistin için bağımsız bir dış politika izlediğine inanmak saflık olur. Davutoğlu saldırgan dış politikasından geri adım attı ve 2013 yılında ABD Başkanı Obama ile Erdoğan arasında yapılan ve Obama'nın Erdoğan'ı Suriye'deki cihatçı grupları desteklememesi konusunda uyardığı görüşme sonrasında başarısızlığını kabul etti. Davutoğlu'nun Johannesburg'a geliş amacı, küresel apartheid hareketini desteklemek değildi. Asıl amacı, Türkiye'nin ve NATO ittifaklarının perspektifini ve mesajlarını Filistinli aktivistlere ve liderlere iletmekti. Tabi yiğit Davutoğlu, Erdoğan’ın İsrail ile ticareti konusunda zirvede tek kelime etmezken, koruma ordusu ile bizim gibi tek başına programı takip eden bir gazeteciyi engellemekle meşgul olmayı da ihmal etmedi.


Fotoğraf: Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Systemic Earthquake and the Struggle for World Order" adlı kitabını, 10-12 Mayıs tarihleri arasında Johannesburg'da düzenlenen "Küresel Anti-Apartheid Konferansı" sırasında Güney Afrika Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakanı Dr. Naledi Pandor'a takdim ederken.

17 Mayıs 2024 14:21
DİĞER HABERLER