HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a Cumhurbaşkanı'na hakaret suçlamasıyla verilen 3 yıl 6 ay hapis cezasının gerekçeli kararı dikkat çekti. Kararda "Demirtaş'ın sözleri onur, şeref ve saygınlığı rencide edici niteliktedir" denildi.
Eski HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ı Atatürk Havalimanı’nda 2015 yılında yaptığı bir açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ suçundan 3 yıl 6 ay hapisle cezalandıran mahkeme, gerekçeli kararını açıkladı. Mahkeme kararında, Demirtaş’ın sözlerini “onur, şeref ve saygınlığı rencide edici nitelikte” buldu.
Sputnik’in aktardığına göre, Bakırköy 46. Asliye Ceza Mahkemesi’nce hazırlanan gerekçeli kararda, “Mahkememizdeki dosya açısından sanık, savunmasında açılan tüm davalarında kendisine yöneltilen suçlamaların ifade özgürlüğü hakkına müdahale teşkil ettiğini, milletvekili olarak görev yaptığı sürede Anayasa’nın 83. maddesinin birinci fıkrasının milletvekillerine sorumsuzluk ve dokunulmazlık korumasını verdiğini, yani Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) ifade ettikleri görüşler nedeniyle cezalandırılamayacaklarının öngörüldüğünü ve yine milletvekillerinin fikirlerinin içeriğini Meclis dışında tekrarladığı ve yaydığı durumların da bu koruma kapsamında olduğunu kaydetmiştir” denildi.
“SAVUNMASI SOYUT KALMAKLA BİRLİKİTE…”
Demirtaş’ın bizzat mahkemede hazır bulunma taleplerinin defalarca mahkeme tarafından kabul edilmesine rağmen sanığın türlü mazeretlerle duruşmaya katılmadığı, yargılama süreci boyunca sanığın iddiası yönünde bir savunmada bulunmadığı aktarılan kararda, dava konusu konuşmanın milletvekilliği görevi süresince, suç tarihinden önce ifade edilip edilmediği, Meclis’te veya Meclis çalışmalarında ileri sürdüğü (alıntı yapmak suretiyle) aynı ifadeler olup olmadığı konusunda savunması soyut kalmakla birlikte bu konuda herhangi somut bir delili de sunamadığı kaydedildi.
“DOKUNULMAZLIK ZIRHINA DAHİL DEĞİLDİR”
Milletvekillerinin görev süreleri boyunca seçmeni temsil edip onların çıkarlarını savunduğuna yer verilen gerekçeli kararda, şu ifadelere yer verildi:
“Milletvekilinin siyasi görüşlerini ifade etme özgürlüğü elbette güvence altında olmalıdır. Ancak siyasi tartışma özgürlüğü, mutlak değildir. İfade özgürlüğü kapsamında ele alınmalıdır. Neticeten konusu suç teşkil eden eylemler dokunulmazlık zırhına tabi değildir. Nitekim anayasal koruma, milletvekiline bireysel olarak değil, Meclis’e ve Meclis’teki çalışmalarında sorunsuz şekilde yürütebilmesi için güvence sağlayan ayrıcalıktır. Bu açıdan sanık müdafilerinin sunmuş olduğu açıklamalar her ne kadar Meclis çalışmalarında benzer ifadeler kullanıldığı iddiasında bulunmuş iseler de bu açıklamaların dava konusu konuşma içeriği ile birebir aynı olmadığından sanığın eylemin Anayasa 83/1 fıkrası kapsamında yasama bağışıklığı ile korunması mümkün değildir.”