HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, tutuklu bulunduğu Edirne Cezaevi’nden Gazete Duvar'a "Cumhurbaşkanı'nın Diploması" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Demirtaş yazısında, sahte bir üniversite diplomasıyla ülkeyi neredeyse 10 yıl tek başına yönettiği iddia edilen birinin seçilme yeterliliğinin olmadığı ortaya çıkarsa neler olabileceğine değinirken, "Gerçeği, seçimden sonra öğreneceğiz. Modern devletler tarihinin en büyük skandalıyla karşı karşıya gelebiliriz" ifadelerini kullandı.
"Basit bir magazin konusundan değil, çok ciddi bir şeyden söz ediyoruz. İddialar yabana atılır gibi değil.
Aslında bir kişinin üniversite okuyup okumamış olması pek de önemli değildir. Üniversite okumadığı halde kendisini geliştirmiş, yetkinleşmiş pek çok kişi tanıyorum. Burada sözünü ettiğim durum, bir ülkenin en önemli yönetim kademesine gelebilmek için gereken çok önemli bir şartın sağlanıp sağlanmadığıdır.
Gerçeği, seçimden sonra öğreneceğiz. Modern devletler tarihinin en büyük skandalıyla karşı karşıya gelebiliriz. Sahte bir üniversite diplomasıyla ülkeyi neredeyse 10 yıl tek başına yönettiği iddia edilen birinin gerçekte seçilme yeterliliğinin olmadığı ortaya çıkarsa neler olabileceğini bir düşünün.
Diplomanın sahte olduğu ortaya çıkarsa devlette neler olur?
Bunların birkaç tanesini ben yazayım, siz tamamlarsınız.
- Atadığı tüm bakanlar yetkisiz olacakları için o bakanların yaptıkları tüm işlemler de geçersiz hale gelir.
- Atadığı tüm elçilerin görevi düşer.
- Atadığı Anayasa Mahkemesi, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerinin görevleri düşer.
- Atadığı tüm valilerin, kaymakamların, rektörlerin görevleri düşer.
- Atadığı tüm genel müdürlerin, bakan yardımcılarının görevleri düşer.
Yani geriye doğru olarak tüm atama kararnameleri geçersiz hale gelir. Devlet bürokrasisi bir dakika içinde çöker. Ülkenin tüm elçilikleri, dış temsilcilikleri yetkisiz hale gelir.
Onayladığı bütün uluslararası sözleşmeler geçersiz hale gelir.
Meclis’in çıkardığı ve Cumhurbaşkanı’nın onayıyla yürürlüğe giren bütün kanunlar geçersiz hale gelir. Örneğin, İstanbul Sözleşmesi kendiliğinden yürürlüğe girer. (Sözleşme, kendisinin başbakanlığı döneminde imzalanmıştı.)
Cumhurbaşkanı’na hakaret davalarının hepsi düşer. Verilmiş cezalar kadük hale gelir, ceza verilen kişilere tazminat ödenir.
Beşli çeteye verilen tüm ihaleler geçersiz olur.
Peki Cumhurbaşkanı nasıl bir durumla karşı karşıya kalır?
Cumhurbaşkanlığı dokunulmazlığı da ortadan kalkacağına göre kendisi, Yüce Divan sıfatı taşıyacak Anayasa Mahkemesi’nde değil, normal ağır ceza mahkemesinde yargılanacak duruma gelir. Yargılama için en az 400 milletvekilinin onaylaması gereken Meclis kararına da gerek olmaz.
Görevi süresince kendisine ödenen maaş, ek ödenek, Saray’ın yeme, içme, ısıtma, soğutma, iletişim, gibi giderleri ile bindiği uçakların yakıtlarından uçuş ekibinin maaşlarına kadar ve koruma ordusunun maaşlarından gizli ödenekten harcadığı her kuruşa kadar tümü kendisinden tahsil edilir.
Saray’da muhtarlara verdiği yemeklerden, Suudi Prens için getirtilen çalgı çenginin parasına kadar, Cumhurbaşkanı sıfatıyla yaptığı tüm harcamalar kendisine ödetilir.
Diploma sahteyse buna sessiz kalan, sahteliğin üstünü örten üniversite yönetimleri ile Yüksek Seçim Kurulu üyeleri de çok ağır cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalır.
Daha sayamayacağımız kadar çok sonuç çıkar ortaya, belki bazıları da hayırlı olur.
BİRKAÇ ÜNİVERSİTE SORUSU
Muhalefetin, tüm bu olasılıkları göz önünde bulundurarak geçiş sürecini planlaması gerekir.
Tabii tüm bunları Madagaskar Cumhurbaşkanı için söylüyorum. Yanlış anlayıp da başımı derde sokmasınlar, hiç hapse giresim yok.
Madagaskar Cumhurbaşkanı’na birkaç soru sorarak bitirmek istiyorum. Diyelim ki diploma var.
- Peki neden bir tek üniversite arkadaşın bile yok? Neredeyse bütün orta okul ve lise arkadaşlarını devlette bir yerlere getirdin ama numune niyetine bir tek üniversite arkadaşını devlette bir yere yerleştirmedin? Üniversite arkadaşlarına ayıp olmuyor mu?
- İnsanın üniversite yıllarından bir tanecik bile fotoğrafı olmaz mı? Neden hiç üniversite fotoğrafın yok?
- Neden bugüne kadar bir tek kişi bile çıkıp “Biz üniversiteyi birlikte okuduk, aynı okuldaydık, aynı sınıftaydık” demedi?
- Haydi diyelim ki hiç arkadaşın olmadı, hiç hocan da mı olmadı üniversitede? Neden bugüne kadar bir tek hoca çıkıp da “O benim öğrencimdi” demedi? Ya da sen neden “Falan hoca benim üniversiteden hocamdır” demedin?
- Hayat hikayende neden hiç üniversite hatıran yok?
Son ve en önemli soru:
Kaç çeşit makarna yemeği yapabiliyorsun? En az 10 çeşit yapamıyorsan kesinlikle üniversite okumamışsındır."