AİHM’in HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “derhal serbest bırakılmalı” kararı ardından avukatları tahliye talebiyle Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurdu. Kararın bağlayıcı olduğunu belirten avukatlar, hükümetten "Demirtaş’a yönelik hak ihlalinin giderilmesi için derhal serbest bırakılması yönünde gerekli adımlar atılmasını" istedi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2 yıldır tutuklu bulunan Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a dair verdiği “serbest bırakılması” kararı ardından Demirtaş’ın avukatları Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurdu.
Yazılı açıklama yapan Selahattin Demirtaş’ın avukatları AİHM kararının bağlayıcı olduğunu belirtiler. Açıklamada, “AİHS ve bu Sözleşme uyarınca verilen AİHM kararları iç hukukumuzda yasama, yürütme ve yargı organları üzerinde bağlayıcı bir niteliğe sahiptir” denildi.
Avukatlar, ihlallerin sonlandırılması ve ihlallerin yol açtığı zararların giderilmesi için hükümet, Anayasa Mahkemesi ve yargıdan şu taleplerin yerine getirilmesini istediler:
‘HÜKÜMET DEMİRTAŞ’IN SERBEST BIRAKILMASI İÇİN ADIM ATMALI’
“Hükümete:
1. Başvurucu Selahattin Demirtaş’a yönelik hak ihlalinin giderilmesi için derhal serbest bırakılması yönünde gerekli adımlar atılmalıdır.
2. AİHM kararlarına uyulması yönünde şüpheye yer bırakmayacak şekilde bir irade ortaya konulmalıdır. Bu irade Demirtaş’la beraber tüm seçilmişleri ve muhalefeti kapsamalıdır.
3. Bu kararda da vurgulandığı üzere, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere iktidar yetkililerinin muhalefeti hedef alan, yargıyı etki altında bırakan söylem ve eylemleri, yargının Anayasa ve uluslararası hukuk standartlarına uygun karar vermesini imkansız kılmaktadır. Bu yöntem ve araçlardan özenle ve kesinlikle kaçınılmalıdır. Üzülerek ifade etmek isteriz ki, AİHM kararı açıklandıktan sonraki saatlerde, yürütme organının başı sıfatıyla açıklama yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın, ‘bu karar bizi bağlamaz, karşı hamlemizi yapar işi bitiririz’ şeklindeki beyanı, AİHM’in tam da kararında belirttiği ihlalin, yani tüm bu sürecin siyasi saik ve motivasyonlarla sürdürüldüğü iddialarını doğrulamış; bundan sonra da bu anlayışın sürdürüleceği kaygısı yaratmıştır.
4. Kararda tespit edilen yargının siyasi nedenlerle kişi özgürlüğünü sınırlandıracak kararlar vermesini mümkün kılan atmosfer değiştirilmelidir. Yargının mevcut durumu, bu ortamı sağlama konusunda Sözleşeme standartlarına uygun bir güvence sunmamaktadır. Bu kapsamda olmak üzere, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını sağlayacak önlemlerin tartışmaya açılması zorunludur. Demokratik bir toplum için hayati nitelikte olan çoğulculuğu koruyacak ve geliştirecek, siyasi ifade özgürlüğünün önünü açacak önlemler gecikmeksizin alınmalıdır.”
‘AYM, DEMİRTAŞ KARARINI DİKKATE ALARAK KARAR VERMELİ’
“Anayasa Mahkemesi’ne:
1. Halen devam etmekte olan milletvekillerinin ve diğer seçilmişlerin tutukluluk durumlarına ilişkin başvurularının karara bağlanmasında AİHM’in Selahattin Demirtaş kararı ve bu davada üçüncü taraf olarak müdahil olan insan hakları kuruluş ve uzmanlarının görüşleri dikkate alınmalıdır.
2. Hakkında mahkumiyet kararı verilen ve kararları kesinleştiği için AYM önüne götürülmüş tüm seçilmişlere ilişkin başvurularda da, Demirtaş kararı dikkate alınarak karar verilmesi gerekmektedir. Bu adım, yargılamaların siyasi niteliği ve seçilme hakkının ihlali bakımından özellikle önemlidir.”
‘KARAR BAĞLAYICI DEMİRTAŞ TAHLİYE EDİLMELİ’
“Adli Yargı Mercilerine:
1. Selahattin Demirtaş hakkında tutuklama kararı vermiş olan Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesinin, AİHM kararının bağlayıcılığı niteliği gereği, gecikmeksizin tahliye kararı vermesi zorunludur.
2. Başta Selahattin Demirtaş hakkında derdest ceza davaları olmak üzere, tüm seçilmişlere yönelik yürütülen ceza soruşturma ve kovuşturmalarında, ilk derece mahkemeleri, AİHM’in Demirtaş kararına uygun hareket ederek, tüm tutuklu seçilmişler tahliye edilmelidir.
3. İstinaf ve temyiz aşamasında olan davalarda da AİHM kararına uygun karar verilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.”
‘AİHM DİĞER BAŞVURULARI GECİKMEDEN KARARA BAĞLAMALI’
Avukatlar, AİHM’den diğer milletvekilleri, politikacılar, gazeteciler, insan hakları savunucuları ve akademisyenlerin başvurularının gecikmeden karar bağlamasını istedi.
Avrupa Konseyi ve kurumlarından da “kararın uygulanmasını takip etmekle görevli Bakanlar Komitesi başta olmak üzere tüm Avrupa Konseyi organlarının Demirtaş kararı sonrası gelişmeleri yakından takip etmesi” talep edildi.
AİHM KARARINDAKİ TESPİTLER
Demirtaş’ın avukatları, AİHM kararında şu haklarının ihlal edildiği tespitine yer verildiğini belirtti:
“- Başvurucunun tutukluluğunun devamı için ulusal merciler tarafından yeterli hiçbir gerekçe sunulamadığı için Sözleşmenin kişi özgürlüğü ve güvenliğini güvence altına alan 5. maddesinin 3. fıkrasının ihlal edildiğine karar vermiştir.
– AİHM, seçme ve seçilme hakkının sadece seçimlerle sınırlı olmadığını, Parlementoda faaliyet gösterme hakkının AİHS’e Ek 1. Protokolün 3. maddesi kapsamında korunduğunu saptamıştır. Başvurucunun tutukluluğu nedeniyle TBMM faaliyetlerine katılmasının imkansız hale gelmesinin bu hakka ve halkın ifade özgürlüğüne haksız bir müdahale niteliği taşıdığı sonucuna ulaşan AİHM, AİHS’in Ek 1. Protokolünün 3. maddesini ihlal edildiğine karar vermiştir.
– Yukarıda tespit edilen ihlallerin siyasi bir amacının olup olmadığı AİHM tarafından AİHS’in 18. maddesi bağlamında tartışılmıştır. Bu kapsamda AİHM, Türkiye’deki genel siyasi durumu değerlendirmiştir. AİHM’e göre, Türkiye’deki siyasi ortamla ilgili saptamalar; ulusal yargı organlarının muhalefetin liderlerinden biri olan başvurucuya, diğer HDP’li vekillere, seçilmiş belediye başkanlarına ve genel olarak muhalif seslere yönelik tutumunda özellikle sert davranıldığına dair argümanı desteklemektedir. AİHM’e göre, başvurucunun hedef olması hakkındaki kovuşturmanın salt bireysel koşullarından değil ve fakat onun siyasi muhalefetin liderlerinden biri olması nedeniyledir. Bu nedenle, AİHM’e göre tehdit altında olan yalnızca başvurucunun bireysel hak ve özgürlükleri değil tüm demokratik sistemin kendisidir. Bu düşünceyle, AİHM başvurucu hakkındaki hak sınırlandırmalarının birincil amacının çoğulculuğu boğmak ve siyasi tartışma özgürlüğünü kısıtlamak olduğu sonucuna ulaşarak Sözleşme’nin 18. maddesinin de ihlal edildiğini tespit etmiştir.
– Mahkeme tarihinde ilk kez, parlamento faaliyetleri nedeniyle tutuklanan bir kişinin Ek 1. Protokolün 3. maddesinde korunan seçme ve seçilme hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. Ayrıca 18. maddeye ilişkin verdiği ihlal kararı da bu madde altında Türkiye aleyhine verilen ilk karar niteliğini taşımaktadır.
– AİHM, Sözleşmenin 46. maddesi uyarınca, Sözleşmeye Taraf Devletlerin, tarafı oldukları davalarda Mahkemenin nihai kararıyla bağlı olduğunu ve bu kararının infazının Bakanlar Komitesi tarafından takip edileceğini hatırlatmıştır. Her ne kadar, Taraf Devletler kararın ne şekilde icra edileceğine dair bir takdir yetkisine sahipse de ağır bir ihlalin devam ettiği durumlarda AİHM istisnai olarak davalı devletten bireysel önlem almasını da isteyebilmektedir. AİHM, Demirtaş başvurusunun söz konusu nitelikte olduğunu değerlendirmiştir. Bu kapsamda, başvurucunun tutukluğunun devam etmesi Sözleşmenin 5. maddesinin 3. fıkrası ve 18. maddesinin ihlalinin uzamasına neden olacaktır. Tutukluluğun devamı, Sözleşmenin 46. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davalı devletin AİHM’in kararıyla bağlı olduğuna ilişkin kuralı da ihlal edecektir. Bu nedenle, Selahattin Demirtaş’ın gecikmeksizin tahliye edilmesi gerekmektedir.”