"Demirtaş'ın PKK'ya çağrısı daha güçlü yapılabilseydi yerini bulabilirdi"

HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Selahattin Demirtaş'ın PKK'ya amasız fakatsız çağrısı daha güçlü bir şekilde yapılabilseydi yerini bulabileceğini söylyedi. Tan, "Amasız fakatsız 'bu savaşı durdurma' çağrısında bulunmasına bizim arkadaşlarımız, bu amasız fakatsız çağrıya özellikle partimizdeki ak saçlılar, daha ciddi bir şekilde Genel Başkanın yanında durarak ses verseydiler belki daha güçlü bir şekilde bunu önleyebilirdik." dedi.

1 Kasım Milletvekili Genel Seçimi'nin ardından, 26. dönemde görev yapacak milletvekillerinin TBMM'de kayıt işlemleri devam ediyor. Meclis Şeref Holü'nde kurulan masalarda kaydını yapan HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, basına yansıyan açıklamalarının hatırlatılması üzerine her seçimden sonra siyasilerin değerlendirmelerde bulunduğunu ve kendisinin de yaptığının bu olduğunu ifade etti.

"Olan biteni doğru anlamak lazım ki bundan sonrasına daha doğru gitmek için." diyen Altan Tan, Türkiye'nin önünde 4 yıl olduğunu ve bunun nasıl götürüleceğine ilişkin doğru analiz yapmak gerektiğini kaydetti. 7 Haziran seçimlerinde seçmenin koalisyon dediğini ama Cumhurbaşkanı'nın bunu içine sindiremediğini ve ilk geceden itibaren tekrar seçime karar verdiğini anlatan Tan, bunu Deniz Baykal ve Celal Doğan başta olmak üzere birçok kimsenin Cumhurbaşkanı ile yaptığı görüşmelerden bildiklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı'nın kendine göre bir strateiji belirlediğini dile getiren Tan, seçimden önce karar verdiği savaş stratejisini Cumhurbaşkanı'nın artırarak, hızlandırarak devreye soktuğunu vurguladı. PKK'nın da bu stratejinin isteyerek veya istemeyerek bir parçası olup olmadığının sorulması üzerine ise Tan, "Bu savaş oyununa girilmeseydi ve demokratik mücadeleye devam edilseydi; 7 Haziran seçimlerine kadar gösterilen sabır devam etseydi, 15-20 gün sonra AKP'nin bu savaş stratejisi boşa çıkarılabilirdi diyoruz." karşılığını verdi.

"PKK neden böye bir savaş oyununa girdi?" sorusuna da Tan, "Bu konularda çok fazla bir şey bu saat itibariyle söylemek istemiyorum. Biraz daha zaman geçtikten sonra belki daha soğukkanlı değerlendirmeler olur." ifadelerini kullandı. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a yönelik eleştirilerin hatırlatılması üzerine Tan, "Sayın Demirtaş, PKK'ya amasız fakatsız bu savaşı durdurma çağrısında bulundu. O noktada Sayın Demirtaş'ın bir yanlışı olduğunu düşünmüyorum. Bizim arkadaşlarımız bu amasız fakatsız çağrıya özellikle partimizdeki ak saçlılar, daha ciddi bir şekilde Genel Başkanın yanında durarak ses verseydiler belki daha güçlü bir şekilde bunu önleyebilirdik. Amasız fakatsız çağrı daha güçlü bir şekilde yapılabilseydi yerini bulabilirdi." diye konuştu.

Hükümetin çözüm sürecinde 'Öcalan ve HDP'nin artık muhatap olmadığı'na ilişkin açıklamaları konusunda Tan, HDP'siz bir çözüm sürecinin mümkün olmadığını vurguladı. "Silahların susması, Kürt meselesinin diğer bütün yan etki ve fonksiyonlarıyla beraber çözümünde ben HDP ile de konuşmam İmralı ile de konuşmam diyorsan; kiminle konuşacaksın?" diye soran Tan, şöyle devam etti: "Cumhurbaşkanlığı köşküne gelen insanların bir kısmını gördüm. İçinde benim akrabam olanlar bile vardı; utandım ben. Bölgede hiçbir etkinliği olmayan bazı şahıslar, artı korucu başları eğer sen süreci bu korucu başlarıyla ve hiçbir etkisi olmayan şahıslarla götüreceksen buyur götür; nereye götüreceksin. Hiçbir yere götüremezsin."

"BAŞKANLIK ŞU AN FİİLEN UYGULANIYOR ZATEN"

Başkanlık sistemi konusundaki bir soruya ise HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, şu cevabı verdi: "Şu anki sistemden daha kötü bir başkanlık sistemi var mı dünyada? Şu an Recep Tayyip Erdoğan'ın kullandığı yetkiler itibariyle bu durumdan daha kötü bir başkanlık sistemi var mı? Şu an fiilen uygulanıyor zaten. Partiyi fiilen yönetiyor, MKYK'yı belirliyor, aday listelerini son cuma namazından sonra milletin gözü önünde cami çıkışında oturup belirliyor. MYK'yı belirleyen, milletvekili aday listelerini belirleyen, bakanlıkları belirleyen, yargıya müdahale eden istediği bütün şirket ve kuruluşlara dolaylı dolaysız şu veya bu şekilde beyanatları doğrultusunda yönlendirerek el koyan bu yönetimden daha otoriter bir yönetim var mı? Başkanlık, yarı başkanlık, parlamenter sistem; bu her üçü de demokrasilerde ve dünyanın değişik ülkelerinde kullanılan sistemlerdir. Denge-balans, yargı-yasama-yürütme ayrılığı korunarak bütün bu sistemleri tartışırız. Ama asla tek adamlığa, diktatörlüğe, otoriterliğe bu Tayyip Erdoğan için de geçerli bir başkası için de geçerli yol vermeyiz, izin vermeyiz ama bugünkü durumdan daha kötü bir durum da yok." CİHAN
09 Kasım 2015 13:21
DİĞER HABERLER