Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, ABD'nin önde gelen gazetelerinden New York Times'a yazdığı makalede, tüm adayların kendisinin serbest bırakılması halinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kazanma şansının azalacağını düşündüğünü belirtti.
Demirtaş makalesinde 20 aydır Edirne F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunduğunu aktararak, "Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan haricinde bütün diğer adaylar özgür kalmamı savundular" dedi ve şunları ekledi:
"İdeolojik farklılıkları bir kenara bırakıp beni savundular, çünkü hükümetin beni herhangi bir suç işlediğim için değil, kendi politik çıkarı için tuttuğunu biliyorlar.
"Eğer özgür olsaydım, Erdoğan'ın seçimleri kazanma şansının azalacağını anlıyorlar. Kazanan kim olursa olsun, adaylardan birinin cezaevinde bulunmasının seçimlerin itibarına gölge düşüreceğinin farkındalar."
'Siyasi bir rehineyim'
Hükümetin kendisi hakkında 102 soruşturma başlattığını ve 34 ayrı dava açtığını söyleyen Demirtaş, "Tutuklanmam siyasi bir karardı. Siyasi bir rehineyim" dedi.
Türkiye'yi "otoriterlikten ve korkudan" sadece insanların özgürlükleri için vereceği demokratik mücadelenin kurtarabileceğini belirten Demirtaş, "yargı ve basının hükümetin vesayetinden çıkarılmasının" da yine bu yolla olacağını söyledi.
Demirtaş, yazıda kampanyasını "hapishane duvarlarının arkasından" nasıl yürüttüğüne dair de detaylara yer verdi:
"Size ve cezaevi duvarlarının dışındaki dünyaya avukatlarımın ilettiği mesajlar aracılığıyla ulaşıyorum. İnsanlara, seçim çalışması yürütmeme yardımcı olan danışmanlarım sayesinde sosyal medyadan sesleniyorum."
'Erdoğan'ın korkusu nasıl da güçlü olmalı'
Tutuklandıktan sonra Twitter hesabından bir süre paylaşım yapamadığını, Eylül 2017'de hesabın yeniden aktif olmasının ardından gardiyanların hücresine gelerek arama yaptığını belirten Demirtaş, aramayı 'istila' olarak tanımladı.
Demirtaş, aramada hücresinde bulunan tek "kısmen gelişmiş" cihazın su ısıtmak için kullandığı ketıl olduğunu ve bu cihazı kullanarak Twitter'dan mesaj atamayacağını anladıklarında da gardiyanların hücreyi terk ettiklerini belirtti.
Demirtaş, "Yaşanan saçmalık bir yana, bu durum, zulme rağmen direnen muhalifler karşısında otoriter liderlerin tarif edilmez korkular yaşadığını gösterdi. Erdoğan'ın korkusu çok güçlü olmalı" dedi.
Haziran 2015'teki seçimlerde Erdoğan'ın Meclis'te çoğunluğu kaybetmesinin ardından hükümetin güneydoğuda askeri operasyon başlattığını söyleyen Demirtaş, "Erdoğan, partisini Meclis'teki çoğunluktan mahrum bırakan Kürtleri cezalandırmak ve milliyetçi oyları toplamak istedi. Partisi Kasım 2015 seçimlerini kazandı ve çatışmayı bundan sonra şiddetlendirmeye devam etti" ifadelerini kullandı.
HDP'nin barajı geçmesi halinde AKP'nin Meclis'te çoğunluğu yitireceğini kaydeden Demirtaş, Erdoğan ve AKP'nin OHAL ve bununla birlikte alınan önlemleri HDP'nin yüzde 10 barajının altında kalması için kullandığını öne sürdü.
Demirtaş yazıda "Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından yönetilen hükümet evrensel demokratik değerlere sırtını döndü ve ülkeyi siyasi ve ekonomik krizin eşiğine sürükledi" dedi ve ekledi:
"Türkiye şimdi, güneydoğudaki Kürtlere yönelik kolektif cezalandırmanın ülkenin tamamındaki özgürlük ve demokrasi kültürünü etkilediğini anlıyor. Kürtlerle sınırlı olanlar, şimdi başka yerlerdeki Erdoğan muhalifleri için de norm haline geldi. Liberal, demokratik bir gelecek için tek umut, bir araya gelip otoriter yönetimi yenmemizde yatıyor."