Demirtaş: Öcalan’la aramızda rekabet yok, DEM Parti yuvam

Selahattin Demirtaş, bugün yaptığı ikinci açıklamada kendi ismi üzerinden PKK lideri Abdullah Öcalan'la yapılan kıyaslama ve 'alternatif isim' tartışmalarına noktayı koyarak, "İsmim üzerinden yapılan tartışmalar, yakıştırmalar süreci de etkiliyor. Sayın Öcalan'la aramızda bir rekabetin, ayrılığın ya da çatışmanın sözü bile edilemez" dedi.
Tutuklu eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bugün ikinci kez yaptığı açıklamada, kendi ismi üzerinden yapılan ve PKK lideri Abdullah Öcalan’a “alternatif olduğu” şeklindeki yorumlara noktayı koydu. Demirtaş,”Meclis Komisyonunun İmralı Adası’na gidişi tartışılırken gündemin başka yere kaydırılması çok da uygun olmaz. Fakat benim ismim üzerinden yapılan tartışmalar, yakıştırmalar, dolaylı ve doğrudan şekillerde süreci de etkiliyor” dedi.

Barış girişimlerinin içinde, yanında ve arkasında olduğunu ifade eden Demirtaş, PKK lideri Abdullah Öcalan’la da arasında bir rekabet, ayrılık veya çatışmadan söz edilemeyeceğini vurguladı. Kimseye karşı kin ve nefreti olmadığını ifade eden Demirtaş, “Ola ki bir gün özgür koşullara kavuşursam ve kendileri de kabul ederlerse Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere Sayın Özgür Özel, Sayın Devlet Bahçeli, Sayın Ali Babacan, Sayın Ahmet Davutoğlu, Sayın Fatih Erbakan, Sayın Erkan Baş, Sayın Mahmut Arıkan, Sayın Müsavat Dervişoğlu dahil olmak üzere tüm siyasi aktörlerle yüz yüze görüşmeyi isterim” ifadelerini kullandı.

ÖNCE EL YAZISIYLA AÇIKLAMA

Demirtaş, 22. Dönem TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın kendisini Edirne Cezaevi’nde ziyareti sonrası yaptığı, “Erdoğan ile görüşüp, ‘Size karşı kin duymuyorum’ demek istiyor” açıklamasının ardından el yazısıyla bir not paylaştı. Demirtaş, “Beni en çok zorlayan şey imasında dahi bulunmadığım sözlerin düşüncelerin bana mal edilerek dışarıda kamuoyuna aktarılmasıdır” dedi.

SONRA İKİNCİ AÇIKLAMA

Demirtaş’tan akşama doğru yeni bir açıklama daha geldi. Demirtaş, Erdoğan’a “Size kin duymuyorum” demek istediği iddiasını yalanladı, “İmasında dahi bulunmadım; buradan başı dik çıkarım” dedi.

Demirtaş’ın ikinci açıklaması şöyle:

‘UMARIM GEREKSİZ TARTIŞMALAR SON BULUR’

“Dışarıda son derece kritik, hassas ve önemli bir süreç yürütülürken en son istediğim şey, benim gündemin başına oturtulmamdır. Şu günlerde acil ve barışın önünü açacak bir gelişme beklenirken yani Meclis Komisyonunun İmralı Adasına gidişi tartışılırken gündemin başka yere kaydırılması çok da uygun olmaz. Fakat benim ismim üzerinden yapılan tartışmalar, yakıştırmalar, dolaylı ve doğrudan şekillerde süreci de etkiliyor. Bu nedenle, birkaç konuya net olarak açıklık kazandırmamın iyi olacağı düşüncesiyle bu yazıyı kaleme alıyorum.

Umarım tüm spekülasyonlar ve gereksiz tartışmalar bu vesileyle son bulur.

1- Sayın Öcalan’ın inisiyatif aldığı, Sayın Cumhurbaşkanı ile Sayın Bahçeli’nin de büyük cesaretle sahiplendikleri, Sayın Özel başta olmak üzere muhalefetin de güçlü bir şekilde desteklediği barış girişimlerinin içindeyim, yanındayım, arkasındayım. Bu konuda Sayın Öcalan ile aramızda bir rekabetin, ayrılığın ya da çatışmanın sözü bile edilemez.

Sayın Öcalan’ın rolü, misyonu ve tarihi sorumluluğu son derece önemlidir ve bunları ancak kendisi yerine getirebilir, ben dahil bir başkası değil. Benim demokratik siyasetteki rolüm ve misyonum da barış çabalarını destekleyecek ve tamamlayacak niteliktedir. Bunu da benim dışımda ve benim adıma kimsenin yerine getirme şansı yoktur.

Bununla birlikte, İmralı ile Edirne koşullarında bu misyonu sağlıklı bir şekilde tamamlama imkanımız yoktur. Bu da bir gerçektir; dayatma, pazarlık veya koşul değildir. Umarım Meclis Komisyonu İmralı’ya gider ve ne demek istediğimi yerinde görür, gözlemler, ilk ağızdan tüm gerçekleri dinler.
‘ÖZGÜR KOŞULLARA KAVUŞURSAM ERDOĞAN, ÖZEL, BAHÇELİ, BABACAN, DAVUTOĞLU, ERBAKAN, DERVİŞOĞLU İLE GÖRÜŞMEK İSTERİM’

2- Benim kimseye karşı kinim de nefretim de yoktur; öyle bir lüksüm de yoktur. Ola ki bir gün özgür koşullara kavuşursam ve kendileri de kabul ederlerse Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere Sayın Özgür Özel, Sayın Devlet Bahçeli, Sayın Ali Babacan, Sayın Ahmet Davutoğlu, Sayın Fatih Erbakan, Sayın Erkan Baş, Sayın Mahmut Arıkan, Sayın Müsavat Dervişoğlu dahil olmak üzere tüm siyasi aktörlerle yüz yüze görüşmeyi, varsa öneri ve eleştirilerini dinlemeyi, kendi görüşlerimi ve ülkenin geleceği yararına düşüncelerimi samimiyetle paylaşmak isterim.

Bunu da hiçbir siyasi ikbal, koltuk, makam, mevki hesabına girmeden içtenlikle yaparım. Eğer Sayın Cumhurbaşkanı demokratik reformlarla yeni bir sayfa açmayı ve ülkeyi bambaşka sosyal ve ekonomik koşullara taşımayı hedefleyen bir politikayı hayata geçirmeyi ciddiyetle ortaya koyarsa tıpkı barış sürecini koşulsuz desteklediğim gibi bunu da tereddütsüz desteklerim.

‘EVİM, YUVAM DEM PARTİ’DİR’

3- Ben siyasete Demokratik Toplum Partisi DTP’de girdim ve siyasi geleneğimizin bugünkü temsilcisi DEM Parti benim tek partimdir. Bir gün siyasette olma zorunluluğum ortaya çıksa bile benim evim, yuvam DEM Parti’dir. Başka parti kuracağıma, başka partiye geçeceğime yönelik her yorum sadece spekülasyondur.

4- Siyasi mücadele sadece siyasi partilerin çatısı altında yürütülmez. Yaşamın her alanı politiktir ve mücadele zeminidir. Aktif siyasette olmasam bile aktif mücadelenin her zaman içinde olmaya devam ediyorum, edeceğim.

Belirttiklerim dışında her şey yakıştırmadır, yorumdur, spekülasyondur.

Önce barışı, sonra adaleti, eşitliği ve kardeşliği hep birlikte sabırla, adım adım inşa edeceğiz. Umutsuzluğa, karamsarlığa, yılgınlığa yer yok. Mutlaka başaracağız.

Şimdi gözümüz kulağımız, Meclis Komisyonunun alacağı cesur ve tarihi kararda olacak.”
20 Kasım 2025 20:44
DİĞER HABERLER