Demirtaş: Öz yönetimin hendekle barikatla alakası yok; bu olağanüstü bir durum

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Türkiye'de diktatörlük istemediklerini, parlamenter sistemin de iyi işlemediğini, TBMM'ye tanınan yetkilerin bir kısmının yerel yönetimlere verilmesini istediklerini söyledi. Öz yönetimin hendek ve barikatla ne alakasının olduğunun sorulduğunu ve buna saygı duyduklarını dile getiren Demirtaş, "Öz yönetimin hendekle barikatla alakası yok. İdari bir unsurun parçası değil, normal bir durum da değil. Bu olağanüstü bir durum." dedi.

HDP'nin 2. Olağan Büyük Kongresi, 'Demokratik Siyaset, Demokratik Özerklik, Demokratik Cumhuriyet' temasıyla başladı. Ankara Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu'nda gerçekleştirilen kongrede ilk konuşmayı HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ yaptı. Yüksekdağ, "Bu savaşın asla ve asla kazananı olmaz, olamaz ama kaybedeni olur. Bu savaşın tek bir kaybedeni; AKP-saray iktidarı; onlar kaybettiler. Biz, halkların barışı ve çözüm iradesinin adresi olduk, olacağız." şeklinde konuştu.

Yüksekdağ, "Tecrit altında bulunan Sayın Abdullah Öcalan'ın bir mesajını paylaşmak istiyorum. Bugün ne yazık ki kendisi kongremize mesaj gönderemedi çünkü kendisi çok ağır bir tecrit altında bulunuyor." ifadelerini kullanan Yüksekdağ, Öcalan'ın 2014 yılında gönderdiği mesajını okudu. Yüksekdağ konuşurken HDP Ağrı milletvekili Leyla Zana, salona giriş yaptı. Salondakiler Zana'yı coşkuyla alkışladı. Yüksekdağ konuşmasını bir süre durdurdu.

"ÇÖZÜM SÜRECİNİ BİTİRENLER BİZİ VATAN HAİNLİĞİYLE SUÇLUYOR"

Daha sonra kürsüye gelen HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bir yerde silahlar konuşuyorsa, orada silahların üstünlüğünden değil, siyasetin eksikliğinden söz etmek gerektiğini ifade etti. Demirtaş, "Biz barış için en fazla çaba gösteren partiyiz. Fakat yetmediği de anlaşılıyor. HDP bir halklar birliği, bir inançlar birliği. 'Bölücüsünüz' diyenlerin tuzağına düşmeden yeni bir birlik kurmaya çalışıyoruz. Biz neyi bölmüş oluyoruz? Faşizmin yarattığı tekçiliği. Faşizmin yarattığı bu anlayış bölünmezse ülke birleşmiyor ki." diye konuştu.

Her dönem kendilerinin vatan hainliğiyle suçlandığına dikkat çeken Demirtaş, "Dün çözüm sürecine elimizi, tüm vücudumuzu taşın altına koyduğumuzda vatan haini ilan edildik. Bugün de çözüm sürecini bitirenler, bizi vatan hainliğiyle suçluyor. Demek ki her dönem ilkeli duruyoruz ki rakiplerimiz, muhalefet değiştikçe söylemleri de değişiyor." değerlendirmesinde bulundu.

"ÜLKEMİZDE DİKTATÖRLÜK İSTEMİYORUZ"

Demirtaş, sözlerine şöyle devam etti: "Ülkemizde diktatörlük istemiyoruz, parlamenter rejim de iyi işlemiyor. Meclis'e tanınan yetkilerin bir kısımın yerel yönetimlere verelim diyoruz. Bunu biz de icat etmiş değiliz. Demokratik hiçbir devlette merkezi, tekçi yönetim yoktur; yerinden yönetim vardır. İlle de bir tür öz yönetim vardır. Biz bunu savunduğumuz için vatan haini olarak yaftalanıyoruz. Toplumun bölünmesini engelleyecek bir demokratik modelden bahsediyoruz."

Öz yönetimin hendek ve barikatla ne alakasının olduğunun sorulduğunu ve buna saygı duyduklarını dile getiren Demirtaş, "Öz yönetimin hendekle barikatla alakası yok. İdari bir unsurun parçası değil, normal bir durum da değil. Bu olağanüstü bir durum. Şimdi mevzuyu nereden alıp çözeceğiniz konusunda iki farklı bakış açısı var. Sorunun çözümü konusunda yaklaşımımız taban tabana zıt. Diyalog ve müzakere ile çözülmesi çok kolay. Hükümet ise 'ev ev temizlik yapacağım' diyor. 'Gerekirse sivil katliamları da göze alıp bu şekilde meseleyi çözeceğim' diyor. Ev ev temizlik diyorlar. Sen hangi evi, hangi ilçeyi temizlemekten söz ediyorsun? Bu rejimin adı ileri demokrasi olabilir mi? Kamu düzenini düzelteceksek bu, diyalog ve müzakere ile yapılabilir. Cizre'de iki aydır insanlar evinden çıkamıyor. Herkes bulunduğu evin ya banyosunda ya bodrumunda yaşıyor." ifadelerini kullandı.

"TÜRKİYE HEPİMİZİN ORTAK VATANI; FELAKETİ HEPİMİZİN FELAKETİ OLUR"

Demirtaş, "Kolay zamanlarda barış demek kolay. Saray'daki, analar ağlamasın dediğinde alkışlayanlar, şimdi aynı şeyi söyleyenleri yuhalıyor. Türkiye'nin yüzde 85'i çözüm sürecini savunuyordu. Şimdi nerede onlar? Sarayın 'Analar ağlamasın' demesini mi bekliyorlar? Barış savunuculuğu kişiden kişiye, zamandan zamana değişmez. Bu, ahlaki bir tutumdur." şeklinde sözlerine devam etti.

Her ölümün yeni duygusal kırılmalara yol açtığına dikkat çeken Demirtaş, "Türkler ve Kürtler arasında onarılması güç duygu yarılmalarına yol açıyor. Herkesin bunu çok iyi hesaplaması lazım. Türkiye hepimizin ortak vatanıdır. Türkiye'nin felaketi hepimizin felaketi olur. Türk'ün de Kürt'ün de felaketi olur. Türkiye'nin felakete sürüklenmesi ne Türk'e ne Kürt'e ne de Ortadoğu'ya faydası olur. Türkiye'nin felakete sürüklenmesini engellemenin yolu demokrasiyi güçlendirmektir. Güçlü ordu, güçlü başkanlık sistemi değildir. Tek şey demokratikleşmedir." diye konuştu.

"SURİYE'DEKİ KÜRTLERİ ARTIK TEHDİT OLARAK GÖRMEKTEN VAZGEÇİN"

Suriye'deki Kürtleri artık tehdit olarak görmekten vazgeçmeleri gerektiğini kaydeden Demirtaş, "Suriye'de barışa katkı sunacak bir oluşuma, Türkiye hangi akılla karşı çıkacak?" diye sordu.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bu hafta kurulacak olan Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda yer alacaklarını söyledi. Demirtaş, "Biz de Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda olacağız." dedi.

Demirtaş, yeni anayasa konusunda iktidarı oluşturan parti ile görüş farklılıkları olduğunu vurguladı. Eşitlik, adalet tanımları konusunda farklılıkları olduğuna dikkat çeken Demirtaş, bunun öyle nüans farkı da olmadığını, taban tabana farklılık olduğunu ifade etti.

"HESAP VERMEYE GELİN ARTIK"

AK Parti'nin halen 14 yılın ardından iktidara geldiklerine inanamadığının altını çizen Demirtaş, şunları söyledi: "14 yıl iktidarda hangi sorunu çözdüler? Hepsi duruyor. Halen muhalefeti suçluyorlar. Muhalefetten hesap soran tuhaf bir iktidar. Kendilerini muhalefette mi sanıyorlar? Bu psikoloji ile devleti ele geçirdiniz ey vicdansızlar. Hesap sormaktan vazgeçin, hesap vermeye gelin artık."

HDP'nin büyümesinin umudun büyümesi demek olduğunu ve umudun büyütülmesini isteyen Demirtaş, sözlerini Ahmed Arif'in şiiriyle tamamladı: "Öyle yıkma kendini. Öyle mahzun, öyle garip... Nerede olursan ol. İçerde, dışarda, derste, sırada. Yürü üstüne üstüne. Tükür yüzüne celladın, fırsatçının, fesatçının, hayının... Dayan kitap ile dayan iş ile tırnak ile diş ile umut ile sevda ile düş ile. Dayan rüsva etme beni." CİHAN
24 Ocak 2016 13:55
DİĞER HABERLER