HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "PKK'nın nihai olarak Türkiye'ye karşı savaşı bitirip, silahları tümden bırakacağı bir sürecin yeniden başlaması gerektiğini düşünüyoruz." dedi. HDP Eş Başkanı, 'yeni müzakere sürecinin kapalı kapılar ardında değil, yasal bir çerçevede şeffaf, parlamentonun devrede olmasıyla yürütülmesi gerektiğini' söyledi.
Yaklaşık 2 yıl süren çözüm sürecinde eksikliklere bakılması gerektiğini kaydeden Demirtaş, şunları söyledi: "Daha şeffaf bir süreç olmalıydı, kamuoyu olanı biteni daha iyi bilmeliydi, duymalıydı, gizli kapaklı işler çevriliyormuş gibi bir hissiyat oluşmamalıydı. Dolayısıyla yeniden başlayacaksa, şeffaf olmalı. Konuşulan şeyler kamuoyu tarafından, parlamento tarafından bilinmeli. İkincisi parlamento daha aktif rol oynamalı. Yani bu iş parlamentonun işidir. Yasa, anayasa yapım süreci, bunu yasal güvenceye bağlamak parlamentonun işidir. Dolayısıyla parlamentoda oluşacak, bu işe katkı sunacak komisyonlar, hangi parti üye veriyorsa, onlar aracılığıyla yürütülmelidir. Sadece tek bir partiye, iktidar partisine mal olmamalıdır."
Londra'da BBC Türkçe servisinin sorularını cevaplayan Demirtaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın PKK'nın silahlarını betona gömmesi çağrıları konusunda ise "Parlamentonun bu iş için bile bir yasa çıkarması lazım. Silahlarını nereye bırakacak? Hangi betona gömecek? O betonun çimentosunu, kumunu nereden alacak? Bunun bile bir yasasının olması lazım. Dolayısıyla parlamento bu kadar ciddiyetsiz yaklaştıkça, silahı bırak çağrılarıyla bu iş olmuyor." diye konuştu.
"SIRTIMIZI NE SİLAHA NE PKK'YA DAYIYORUZ"
Biz sırtımızı ne silaha, ne de PKK'ya dayıyoruz, ama Suriye'deki, özellikle Suriye'nin kuzeyindeki Rojava Kürdistanı'ndaki savaşta, biz YPG'den yanayız, PYD'den yanayız ve bunu söylemekten de hiç imtina etmedik." dedi.
Demirtaş, partisinin eş genel başkanı Figen Yüksekdağ'ın, "Sırtımızı PKK'ya dayıyoruz" demediğini belirterek, "PYD bir halk hareketidir bizim için. O nedenle oradaki savaşta biz onlardan yanayız tutumunu ortaya koyduk. Yoksa eş başkanımız 'Biz sırtımızı PKK'ya dayıyoruz' diye bir açıklama asla yapmadı. Bunun düzeltilmesi lazım." şeklinde konuştu.
Demirtaş, HDP'nin kendini Kandil, İmralı ve Türkiye'de artan milliyetçilik, şiddet olayları arasında sıkışmış hissetmediğini kaydederken, "Devletin de siyaseti silahla baskı altına alma, zor altına alma politikasını asla kabul etmiyoruz. PKK'nin de silahlı şiddet eylemlerini kabul etmiyoruz. Dolayısıyla bizi zorlayan şey, savaşın kendisidir. Yoksa biz; PKK, Ankara ve İmralı arasında sıkışmış falan değiliz." dedi.
"ÖZÜR DİLEMESİ GEREKEN BAŞBAKANIN KENDİSİ"
IŞİD elemanlarının istihbaratın takibi altında olmalarına rağmen intihar saldırıları düzenlemelerini değerlendiren Demirtaş, "Dolayısıyla ne kadar haklı olduğum ortaya çıktı. Burada özür dilemesi gereken Başbakan'ın kendisi. Devlet içerisinde IŞİD'e sempatiyle bakan, IŞİD'i kendi çıkarları için kullanan bir anlayış, bir ekip var. Siyasi iktidar da bütün bunlarla iyi geçinen bir politika izledi. Dolayısıyla sorumluluk devlette ve hükümettedir." ifadelerini kullandı.
"BİR PARTİ SİLAHLA OY TOPLAYABİLİYORSA, HÜKÜME İSTİFA ETMELİ"
Son seçimlerde silah zoruyla ya da birilerini kandırarak oy almadıklarını söyleyen Demirtaş, şöyle devam etti: "Biz silah zoruyla oy almadık, kimseyi kandırarak oy almadık. Biz artık Türkiye'nin ana siyasi akımlarından biriyiz ve Türkiye bir arada yaşamak istiyorsa, bizi dışlayarak, bize oy verenlere küfür ederek, hakaret ederek, ötekileştirerek bir arada yaşayamaz. Türkiye'de İslamcılar var, bir gerçektir, milliyetçiler var bir gerçektir, ulusalcılar var, Kemalistler var bir gerçektir. Kürtler, Aleviler ve solcular var, bunlar da bir gerçektir. Hangisini dışlarsanız, ülkede huzuru bozan bir dengesizlik yaratmış olursunuz. Dolayısıyla 2 Kasım'dan itibaren herkes, Cumhurbaşkanı da, oluşacak yeni koalisyon da bu gerçekleri kabul etmek zorunda kalacak ve Türkiye için eminim daha iyi olacaktır."
"HDP silah zoruyla oy aldı" söylemlerini de değerlendiren Demirtaş, "Bunu söyleyen başbakan ya da cumhurbaşkanının istifa etmesi lazım bence. Eğer bir parti silah zoruyla, başkasının silahının desteğiyle altı milyon kişiyi sandığa götürüp oy alabiliyorsa, o ülkede hiç kimse güvende değildir." dedi. CİHAN