Rusya'nın 24 Şubat'ta Ukrayna'yı işgale başlaması sonrası Türkiye kara sularında deniz mayını tehdidi baş gösterdi. Cumartesi (26 Mart) ve Pazartesi (28 Mart) günleri, biri İstanbul Sarıyer, diğeri Kırklareli İğneada açıklarında iki mayın tespit edildi.
BBC'nin haberine göre, Balıkçılar tarafından tespit edilen mayınların imha edildiği açıklandı. Mayınlar can veya mal kaybına neden olmadı.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Salı günü yaptığı açıklamada "Mayın avlama gemilerimiz, deniz karakol uçaklarımız hepsi teyakkuz halinde. Alınan her ihbar anında değerlendiriliyor ve gereği yapılıyor. Tespit edilen mayınlar emniyetli bir şekilde anında imha ediliyor" dedi.
Mayınların menşei ile ilgili net bir ülke ismi vermekten kaçınan Akar, "Ukrayna'da döşenen mayınlar mı geldi yoksa başka mayınlar mı devreye girdi; bu konuda emin olmadan bir şey söylemek doğru olmaz. Bununla ilgili çalışmalarımız devam ediyor" diye konuştu.
Peki bu mayınlar nereden gelmiş olabilir, Rusya ve Ukrayna ne diyor, Karadeniz'de ne kadar mayın olduğu tahmin ediliyor ve ne kadar tehlikeliler?
Deniz mayınları ile ilgili merak edilenleri 16 yıl Deniz Kuvvetleri'nde görev yapmış olan savunma analisti Tayfun Özberk ile konuştuk, askeri uzmanların açıklamalarını derledik.
Türkiye sularında şu ana kadar nerelerde, kaç mayın bulundu?
26 Mart Cumartesi sabahı İstanbul'un Karadeniz sahilinde, Sarıyer açıklarında balıkçılar tarafından denizde bir cisim fark edildi. Balıkçıların durumu Sahil Güvenlik Komutanlığı'na bildirmesinin ardından, bölgeye giden Sualtı Savunma Timleri (SAS) mayını etkisiz hale getirdi. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar "İnceleme sonucunda eski tip olduğu belirlenen mayın, SAS timimiz tarafından etkisiz hâle getirildi. Konuyla ilgili hem Rus hem Ukrayna makamlarıyla görüştük" dedi.
İki gün sonra, 28 Mart'ta bu kez İğneada açıklarında bir mayın tespit edildi ve etkisiz hale getirildi. Mayını fark edip yetkililere bildiren balıkçı Çağrı Martin, "Büyük bir mayın, panikledik, hemen haber verdik telsizden. Sahil Güvenlik geldi, deniz uçağı geldi, bizi uzaklaştırdılar. Bugün denize çıkmamız da yasaklandı" diye konuştu.
Bakan Akar, 29 Mart Salı günü yaptığı açıklamada da, "Mayın avlama gemilerimiz, deniz karakol uçaklarımız hepsi teyakkuz halinde. Alınan her ihbar anında değerlendiriliyor ve gereği yapılıyor. Tespit edilen mayınlar emniyetli şekilde anında imha ediliyor" dedi.
Mayınlar nereden geldi? Karadeniz'de kaç tane "serseri mayın" var?
Deniz mayınları, Rusya'nın Ukrayna işgali sonrası ciddi olarak ilk kez 3 Mart'ta Ukrayna'nın Odessa Limanı açıklarında Estonya bandıralı bir kargo gemisinin patlama sonucu batmasıyla gündeme geldi, geminin mayına çarptığı iddia edildi.
Karadeniz'in kuzeyinden İstanbul Boğazı'na doğru inen mayınlarınsa tam olarak nereden geldiğini saptamak güç. Zira bölge ülkelerin envanterlerinde aynı ve çoğu Sovyetler Birliği döneminde yapılmış olan deniz mayınları bulunuyor.
Rusya, deniz mayınlarının Ukrayna tarafından Odessa Limanı çevresine döşendiğini, Mart ortası yaşanan sert havalarda zincirlerinden koparak salınmaya başladığını iddia ediyor.
Rusya'nın 18 Mart'ta yayımladığı NAVTEX ("NAVigational TEleX) mesajında yaptığı "Batı Karadeniz'de deniz mayını tehlikesi" uyarısının ardından, Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) 19 Mart'ta, fırtınalı hava nedeniyle kopan yaklaşık 420 mayının Karadeniz'de sürüklenmeye başladığını iddia etti.
Ancak Rusya bu iddiasına ya da sayıya nasıl ulaştığına yönelik bir kanıt göstermedi.
Ukrayna Denizcilik Dairesi Başkan Yardımcısı Viktor Vişnov, bunun Rusya tarafından yapılan "tam bir bilgi dezenformasyonu" olduğunu belirtti ve iddiaları reddetti.
Türk yetkililer de mayınların nereden geldiğine dair kesin bir yargıda bulunmaktan kaçındı.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar 29 Mart'ta yaptığı açıklamada, "Ortada konuyla ilgili birbiriyle çelişen ifadeler var. Ukrayna'da döşenen mayınlar mı geldi yoksa başka mayınlar mı devreye girdi; bu konuda emin olmadan bir şey söylemek doğru olmaz" dedi.
Bakan Akar, "Mayınların tespiti konusunda Rusya ile bir iş birliği var mı?" sorusuna ise "Hayır. Mayınlar bizim alanımızda tespit ediliyor, Rusya veya Ukrayna tarafında değil. Bu kapsamda Karadeniz'e kıyısı olan Romanya ve Bulgaristan ile iş birliğimiz var. Rusya ile iş birliğimiz ayrı. Bizim ticari gemilerimizin gelişleri konusunda Ruslarla gerekli koordinasyonu yaptık" cevabını verdi.
Savunma analisti Tayfun Özberk, "SAS komandolarımız aslında çok eğitimli ve gördükleri an menşeini anlayabilirler. Ama şöyle bir durum var, bu mayınlar Rusya menşeili olsalar bile hem Rusya hem de Ukrayna tarafından kullanılıyor. Sovyetler dağılmadan önce Ukrayna'nın envanterine girmiş mayınlar bunlar. Bu yüzden hangi ülkeye ait olduğunu tespit etmek güç olabilir. Ayrıca mayınların üzerlerindeki kodları silmek ve değiştirmek çok zor değil. Dolayısıyla çok güvenilir bir bilgi elde etmek mümkün değil" diyor.
Bulgaristan da bazı bölgelerde mayın tehdidi uyarısı yaptı. Romanya ise Pazartesi günü Midia Limanı açıklarında bir mayın tespit edildiğini açıkladı ancak mayının menşeine dair bir bilgi verilmedi.
Rusya'nın iddiasıyla ilgili soru işaretleri neler? Mayınlar zincirlerinden kopabilir mi?
Özberk, Rusya-Ukrayna krizinde iki taraftan da kaynaklı çok bilgi kirliliği olduğuna dikkat çekiyor ve Rusya'nın 420 mayının zincirlerinden kopup serbest mayın haline geldiğine yönelik açıklamasında soru işaretleri bulunduğunu vurguluyor:
"420 mayından bahsediliyor, mayın dökmek çok hassas bir işlemdir, hem işe yaraması hem de hukuki açıdan. Ukrayna'nın şu an mayın dökme kabiliyeti yok. Ukrayna'nın donanmasına Rusya 2014'teki Kırım ilhakı ile büyük ölçüde el koydu. Rusya'nın bölgeyi yaklaşık 2 aydır ablukada tuttuğunu düşünürsek, Ukrayna'nın buraya son dönemde mayın döşemesi çok olası görünmüyor.
"420 tane serbest mayın olabilmesi için Ukrayna'nın buraya 2000-2500 mayın dökmüş olması lazım. Çünkü her döktüğünüz mayın da kopmaz. Bu nedenle Ukrayna'nın bu bölgeyi yeni mayınlamış olması ihtimali bana çok mantıklı gelmiyor. Ayrıca Rusya bu açıklamasına kamera kaydı, vb. görsel bir kanıt sunmadı. Bu kadar mayın varsa bir tanesini çekip döküm numarasını paylaşıp Ukrayna'nın envanterine ait olduğunu gösterebilirlerdi… Bir paragraflık bir NAVTEX mesajı Rusya'yı uluslararası arenada haklı duruma getirmez.
"2. soru işareti ise bu demirli mayınların mekanizmalarından kopması çok olası değil, çok kalın zincirleri var. Baklalarla mekanizmaya bağlanıyorlar, denize dökmeden yük testlerine tabi tutuluyorlar. Çok eski olsalar bile 420 mayının aynı anda kopması gibi bir ihtimal yok. Bu söylediklerim tecrübelerle değerlendirilmiş tahminler. Kuvvet zaman ve mekan faktörleri açısından bu iddia bana çok uygun gelmiyor."
Türkdeniz.com sitesine konuşan Emekli Yarbay Ahmet Bedir Koyun da mayınları deniz dibindeki ağırlığa bağlı tutan halatların kopmasının "mümkün olmadığını" söylüyor:
"Mümkün değil. Çünkü mayın ara teli her dökümden önce en yeni teller kullanılarak takılır. Bu iş için özel olarak hazırlanır ve muhafaza edilir. Kopma ihtimali bir yere sıkışma ve kesme durumu hariç minimum."
Özberk'in dikkat çektiği bir diğer nokta ise mayınların kısa sürede kat ettiği yol:
"Rusya'nın 18 Mart tarihli NAVTEX'inden yaklaşık 1 hafta sonra bu mayınlar görünmeye başladı. İstanbul Teknik Üniversitesi'nin hazırladığı akıntı haritasına göre, bu mayınlar Türkiye'ye gelmeden önce Bulgaristan, Romanya ve Rusya'ya daha çok mayının gitmesi lazım. Koptuğu söylenen mayınların yaklaşık 360 deniz mili bir mesafeden bu kadar kısa sürede Türkiye'ye gelmesi çok olası görünmüyor.
Odessa Limanı'nın Ukrayna'nın ticaretindeki önemi de akılda tutulamsı gereken bir nokta.
Savunma analisti Tayfun Özberk, "Odessa Limanı ticari anlamda Ukrayna için çok önemli, o nedenle Ukrayna'nın savaştan önce burayı çok fazla mayınlamış olması çok ihtimal vermiyorum, ama diyelim ki mayınladı; bunu da uluslararası hukuka göre yetkili mercilere deklare etmesi, koordinatlarını ilgili kurumlara bildirmesi gerekiyor" diyor.
Şu anda dünya denizlerinde üzerinde özellikle 2. Dünya Savaşı'ndan kalma mayınlar halen mevcut ve mayınlı olan alanlar NATO'nun sisteminde kayıtlı.
Özberk, Rusya'nın iddialarıyla ilgili olarak Ukrayna tarafından daha üst seviyede bir açıklama yapılması gerektiğinin de altını çiziyor.
Deniz mayını nedir, kaç türlü olur?
Deniz mayınları, su üstü ve sualtı araçlarına hasar vermek, batırmak için amacıyla, suya döşenen bir silah. Tayfun Özberk deniz mayınlarının daha çok güçsüz devletler tarafından, düşman unsurların sahillerine yaklaşmasını engellemek ya da yavaşlatmak üzere kullanılan bir silah olduğuna dikkat çekiyor:
"Esasen bir sahayı düşmanın kullanımına kapatmak ya da yavaşlatmak için kullanılır. Maliyeti de nispeten diğer silahlara göre daha ucuz, hatta deniz mayını dökmenin maliyeti, temizlemekten çok daha az.
"Deniz mayınları döküş amacına göre hücum ve savunma olarak ikiye ayrılıyor. Döküş tipine göre ise en çok kullanılan mayınlarsa dip mayını ve demirli mayınlardır. Demirli mayınlarda, mayın bir zincirle denizin dibinde bir ağırlığa bağlı şekilde bekler ve ufak bir daire içinde salınır. Etki mekanizmasına yani patlama şekline göre sınıflandırıldığında ise kontak ve tesirli mayın olarak sınıflandırılıyor."
Kontak mayınlar çarpmayla aktive oluyor. İstanbul Boğazı yakınlarında görülen mayınlar da bu tip mayınlar.
Tesirli (inflüens) mayınlar ise modern sayılan mayınlar. Bunlar suyun altında, ya demirli ya da dip mayın olacak şekilde duruyorlar. Yüzeyin 3-4 metre altında salınım halinde duruyor ve üzerinden geçen geminin yaratacağı etkiyle patlıyorlar. Bu etki akustik, basınç ya da manyetik olabiliyor.
Denizde hiçbir yere bağlı olmadan salınan "serbest mayınların" kullanımı ise uluslararası sözleşmelere göre yasak.
Tayfun Özberk, "Gördüğüm kadarıyla İstanbul Boğazı yakınında görülenler, eski tip mayınlar, Sovyet Rusya döneminden, 1930'ların teknolojisiyle yapılmış M26 tipi mayınlara benzettim bunları" diyor.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da bunların "eski mayınlar" olduğunu açıklamıştı.
Bu tip mayınların, emniyet amacıyla, zincirlerinden ayrıldığında etkisiz hale gelecek şekilde tasarlanması gerekiyor. Ancak İstanbul Boğazı yakınında bulunan mayınların bu özelliğinin olup olmadığına dair yetkililer tarafından bir açıklama yapılmadı.
Deniz mayınları Türkiye için bir tehdit oluşturmaya devam edecek mi? Bölgedeki deniz ticaretini etkiliyor mu?
Milli Savunma Bakanlığı, havadan ve denizden mayın tarama çalışmalarının sürdüğünü belirtti.
Özberk de takip ettiği kadarıyla Türk Deniz Kuvvetleri'nin o bölgeye iki mayın avlama gemisi gönderdiğini belirtiyor:
"Akçay ve Akçakoca gemileri Türk Deniz Kuvvetleri'nin elindeki en modern mayın avlama gemileri. Ayrıca o bölgede TCG Tekirdağ karakol gemisi var, deniz karakol uçağı ve helikopter de gördüm."
Mevcut NAVTEX uyarıları ve tespit edilen mayınlar uluslararası gemi taşımacılığı ve sigorta şirketlerini teyakkuza geçirmiş olsa da, İstanbul Boğazı'nın Karadeniz kısmındaki gemi trafiğinin mayın tehdidinden çok etkilenmediği görülüyor.
Özberk de "Benim gördüğüm kadarıyla şu an deniz ticaretinde mayınlar nedeniyle büyük bir yavaşlama olmadı ama mayınların sayısı artarsa yavaşlaması olası" diyor.
Uluslararası hukuk deniz mayınları konusunda ne diyor?
Deniz mayını kullanımı hukuki olarak savaş suçlarını tanımlayan ilk uluslararası sözleşmelerden olan Lahey Sözleşmesi'nin 8. protokolüyle düzenleniyor. Ukrayna ve Rusya da bu sözleşmeye taraf.
Özberk söz konusu protokolün "1904-1905 Rusya-Japonya savaşında özellikle Japonya'nın çok sayıda serbest mayın kullanması üzerine imzalandığını hatırlatıyor:
"Uluslararası savaş hukukuna göre yasaklanan bir numaralı silahlar, hedef ayrımı gözetmeyen silahlardır. Serbest mayın da hedef ayrımı gözetmez. Bu nedenle 1907'de bu mayının kullanımını yasakladılar"
Söz konusu protokole göre mayınlar sadece deniz bölgelerinin düşmana verilmemesi gibi meşru askeri amaçlar için kullanılabiliyor. Mayınlar, ayrıldıklarında ya da bunların üzerindeki kontrol kaybolduğunda işleyen etkin bir nötrleştirme mekanizmasına sahip olmadıkları sürece kullanılmıyor ve yüzer mayınlar (serseri mayınlar), askeri bir hedefe karşı yöneltilmedikleri ve bunların üzerindeki kontrol kaybolduktan sonra bir saat içinde zararsız hale gelmedikleri sürece kullanılamıyor.