İtalya kıyılarına ulaşan göçmenlerin sayısı bu yıl iki kattan fazla artarak hükümeti, durdurmaya çalıştığı STK'lardan yardım istemeye zorladı.
Geçmişte Akdeniz'de göçmenleri kurtarmak isteyen sivil toplum kuruluşlarını (STK) engellemeye çalışan İtalyan hükümeti, göçmen akınları artınca şimdi STK'lardan yardım istiyor.
Yine de Roma'nın göç karşıtı tutumu değişmedi. Geçtiğimiz hafta, içinde 72 kişinin bulunduğu gemiye yardım eden bir STK gemisine, ülkenin göçmen kurtarma yasasını ihlal ettiği gerekçesiyle el koydu.
Şubat ayında kabul edilen tartışmalı kural, kurtarma gemilerinin art arda operasyon yapmasını engelliyor ve onları genellikle uzak limanlara gitmeye zorluyor.
STK'lar bunu hayat kurtarma çabalarını engellemeye yönelik kasıtlı bir girişim olarak eleştiriyor.
Cuma günü Sea Watch'un Aurora adlı kurtarma gemisine, kurtardıkları göçmenlerin durumunun vahim olmasına rağmen, ulaşılamayacak kadar uzak olduğunu iddia ettikleri bir varış limanı tahsis edildikten sonra İtalyan yetkililer tarafından el konuldu.
Gemi Sicilya'nın batı kıyısındaki Trapani'ye gitmek yerine, doğrudan şu anda göçmen tesislerinin dolup taşmasıyla mücadele eden Lampedusa adasına gitti.
Sea Watch, yasaları çiğnediği için şimdi toplam 20 gün boyunca alıkonulacak ve bu süre zarfında denizde zor durumda olanlara yardım edemeyecek.
Ülkenin artan göçmen akınıyla başa çıkmakta zorlandığı bir dönemde teknenin bağlanması bazılarına mantığa aykırı gelebilir, ancak diğerleri bunun Giorgia Meloni liderliğindeki sağcı koalisyon hükümeti ile STK'lar arasında süregelen anlaşmazlığı yansıttığını söylüyor.
Roma kısa bir süre önce Open Arms adlı STK'dan altı göçmen gemisini kurtarma operasyonlarında kendilerine yardım etmesini istedi ki bu durum pek çok kuruluş tarafından çelişkili olarak nitelendirildi.
Beş STK - Medicins sans frontiers, Oxfam Italy, SOS Humanity, ASGI (Association for Juridical Studies of Immigration) ve Emergency, İtalyan yasanın AB mevzuatı ve üye devletlerin uluslararası anlaşmalar kapsamındaki yükümlülükleriyle uyumluluğu konusunda "endişelere yol açtığını" söyleyerek Avrupa Komisyonu'na resmen şikayette bulundu.
STK'lara göre İtalya, kurtarma gemilerini kasıtlı olarak en uzak varış limanlarına atıyor; bu da kurtarılanların fiziksel ve psikolojik refahına zarar veriyor, ayrıca kurtarma ekipleri için maliyetleri arttırıyor.
Örgütlere göre bu yasa ve ardından son aylarda dört kurtarma gemisine el konulması 100 günlük operasyon kaybına neden oldu.
İtalyan hükümeti ve STK'lar birbirleri ile tartışırken bu yıl Akdeniz'de yüzlerce insanın öldü. Euronews bir deniz hukuku uzmanına onları kimin kurtarması gerektiğini sordu.
Yasalar ne diyor?
Londra SOAS Üniversitesi'nden Uluslararası Hukuk Profesörü Irini Papanicolopulu Euronews'e yaptığı açıklamada, "Denizde zor durumda olan insanları kurtarma yükümlülüğü ile ilgili çok açık bir yasal zorunluluk var," ifadelerini kullandı.
Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne atıfta bulunarak bu yükümlülüğün "denizde yaşananlarla ilgili en önemli anlaşmada" yer aldığını belirten Papanicolopulu tüm devletler için geçerli olan uluslararası teamül hukukuna da işaret etti.
Papanicolopulu, "Örneğin, Libya BM anlaşmasını imzalamadı, ancak yine de teamül kuralları gereği denizde tehlikede olan insanları kurtarmak zorunda" dedi. Bu görev, geminin sahibi tarafından gemiyi temsil etmek üzere yetkilendirilen kişi olan geminin "kaptanına" ve devletlere düşmektedir.
"Devletlerin görevleri iki farklı türdedir" dedi. "Geminin taşıdığı bayrağın devletinin görevi ve kıyı devletinin görevi - bu yıl devreye giren kural budur," diye ekledi.
"Bu, kıyı devletlerinin tehlikede olan insanlar için arama ve kurtarma hizmetlerine sahip olmasını ve onları kurtarmasını zorunlu kılıyor."
Papanicolopulu, ülkelerin uluslararası hukuktaki zorunluluğa rağmen denizdeki göçmenleri kurtarmakta hala başarısız olabilmelerini, yasak olmasına rağmen insanların hala cinayet işlemesine benzetiyor.
"Cinayeti yasaklayan yasal bir kural var ama maalesef her gün birileri bir başkasını öldürüyor. Dolayısıyla yasal olarak bağlayıcı bir kuralımız olsa da bu otomatik olarak herkesin buna uyacağı anlamına gelmiyor."
İtalya kıyılarında göçmen kurtarma operasyonlarına katılan arama ve kurtarma ekipleri bulunuyor. Buna rağmen bu yıl Akdeniz'de bin 300'den fazla insan hayatını kaybetti ki bu sayı 2017'den bu yana en yüksek seviye anlamına geliyor.
Papanicolopulu, "İtalyan hükümeti, denizdeki kurtarmalarla ilgili görevlerini yerine getirmediği için birçok kez İtalya Yüksek Mahkemesi, Yargıtay tarafından kınandı" dedi.
STK'lar için denizde zor durumda olan göçmenlere yardım etmek sadece bir olay meydana geldiğinde kanunen bir göreve dönüşüyor. Yoksa İtalyan hükümetinin yaptığı gibi bir ülkenin kıyılarında arama ve kurtarma gemileri bulundurmak gibi bir görevleri bulunmuyor.
Ancak Papanicolopulu, bu bir görev olmasa da STK gemilerinin göçmenleri kurtarmasına "yasal olarak izin verildiğini" ve hatta "ahlaki olarak teşvik edildiğini" söyledi. "Ancak ahlaki değerler kanunlardan farklıdır."
"Sorun siyasi" diye ekledi. "Yasalar oldukça açık, ancak varış limanlarıyla ilgili olanlar gibi bazı ayrıntılar belirsiz. Yasa, kaptanın zor durumdaki insanları mümkün olan en kısa sürede güvenli bir yerde karaya çıkarması gerektiğini söylüyor, ancak kurallar ne kadar kısa sürenin mümkün olduğunu ve güvenli bir yerin ne olduğunu tanımlayacak nesnel kriterleri tanımlamıyor."