TR724 yazarı Alper Ender Fırat, Kahramanmaraş’ta 6 Şubat’ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde iki depremde hayatını kaybedenlerin katilinin Recep Tayyip Erdoğan olduğunu yazdı.
İşte Alper Ender Fırat'ın o çarpıcı
yazısı:
İHMALİN SORUMLUSU
Anadolu coğrafyası belki de tarihinin en ağır depremiyle karşı karşıya gelmiş, 10 dakika içinde Gaziantep ve Pazarcık’ta üç büyük deprem yaşanmış, ondan dokuz saat sonra bu kez Elbistan merkezli korkunç bir deprem aynı bölgeyi bir kere daha vurmuş ama devlet ancak iki gün sonra bölgeye gidebilmiş. Asker, jandarma ve İçişleri Bakanlığının diğer birimleri ortada yok. Enkaz altında kalmış on binlerce kişi dışarıdan uzanacak bir el beklerken hükümet gıkını çıkarmıyor.
Oysa 17 Ağustos depreminden sonra saatler içinde binlerce asker olaya müdahale etmiş ve enkazın altında kalanlara ulaşmada çok başarılı olunmuştu.
Pazarcık ve Elbistan depremlerine devletin niye müdahale etmediğini, askerin bölgeye niye sevk edilmediğini bütün kamuoyu soruyor.
Korkusuz gazetesi yazarı Memduh Bayraktaroğlu işte bu durumun arka planını anlattığı bir video yayınladı. Onun anlattığına göre depremden dakikalar sonra AFAD görevlileri deprem ve boyutları hakkında İçişleri Bakanını bilgilendiriyor. Bakan Süleyman Soylu da Savunma ve Turizm Bakanlarını bilgilendiriyor. Üç bakan bir araya gelip derhal ne yapılması gerektiği konusunda eylem planı hazırlıyor.
Hulusi Akar, deprem bölgesindeki garnizon komutanlığını, Süleyman Soylu da Jandarma Genel Komutanını arıyor. Komutana bölgeye ulaşılması, jandarmanın operasyon için kendilerine iletilecek mahallelere gitmesi talimatını veriyor. Henüz Cumhurbaşkanının haberi yok.
Erdoğan’ın haberi olunca telefonda Soylu’ya da Hulusi Akar’a da çok ağır sözler söylüyor. Ve operasyon durduruluyor. Yani askerin ve jandarmanın 24 saat sahaya inmemesinin sebebi Recep T. Erdoğan’dan başkası değil.
Dakikaların, saniyelerin çok önemli olduğu bir zamanda Erdoğan’ın siyasi hesapları, kişisel kaprisleri çok uzun ve kritik bir zaman diliminin kaybedilmesine neden oluyor. Bu ülke, Erdoğan’ın ayakta kalması için daha kaç can feda edecek?
Söz konusu iddia hükümet tarafından yalanlandı; o halde depreme iki gün boyunca niye müdahale edilmediğini, felaket durumları için ülkenin en hazırlıklı kadrolarına sahip ordunun arama kurtarma çalışmalarının neden dışında tutulduğunu açıklamaları gerekir. On binlerce insanın enkazdan sağ kurtarılması mümkün iken Erdoğan’ın kendi siyasi hesapları ve geleceği yüzünden insanların enkaz altında bırakılması nasıl izah edilecek?
Berkin Elvan’ın katledilmesiyle başladı bu süreç, Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük gibi isimlerle devam etti. Ama asıl 1 Kasım 2015 seçimlerine giden yolda döküldü kanlar. Her ne kadar 7 Haziran seçimlerinden sonra gibi bilinse de terör sürecinde asıl düğmeye 20 Şubat 2015 tarihinde Ege Üniversitesi Öğrencisi Fırat Çakıroğlu’nun öldürülmesiyle basılmıştı. PKK ile müzakere masasına tekmeyi atacak ve bugünkü rejimin temellerinin atıldığı 1 Kasım seçim süreci başlayacaktı. Canlı bombalar, havaalanı baskını, Diyarbakır Miting patlaması, Suruç canlı bomba eylemi, Gar Katliamı, Genelkurmay Kavşağı saldırısı gibi sayısız terör eylemi ardı ardına gerçekleştirildikten sonra PKK şehirlere inip binlerce insanın ölmesiyle sonuçlanan sürece benzin dökecekti. Kürtlerin yaşadığı şehirlerde bu süreç yüzünden taş üstünde taş kalmayacaktı.
AKP’nin iktidarı kaybetme trendine girdiği süreçte binlerce subay, asker, polis, sivil vatandaş Erdoğan’ın siyasi ikbali için hayatını kaybetti. Olaylar istatistik verisi haline getirilince kolayca söylenip yazılıyor ama insanların ölmesi bir istatistik verisi değildir. Bir insanın ölmesi yetim kalmış ve hayatı boyunca bir babanın yoksunluğuyla büyümek zorunda kalmış çocuklar demektir. Çocukları travmayla büyümüş toplum demektir. Bütün hayatı tek başına göğüslemek zorunda kalan kadınlar, evlat kaybetmiş büyükanneler, babalar demektir.
Şu sekiz-dokuz yılda Erdoğan rejimi yaşasın, kök bulsun diye on binlerce insan hayatını kaybetti, en son deprem bölgesinde enkaz altında kalmış on binlerce insana da Recep’in kaprisi ya da siyasi korkuları yüzünden zamanında müdahale edilemedi.
Binlerce insan, AKP’nin ebleh çocukları hesap verir korkusuyla kurbanlık koyun gibi ölüme gönderildi.