Alman Der Spiegel dergisinin İstanbul temsilcisi Maximilian Popp, 24 Haziran seçimlerine ilişkin yazısında Türkiye'deki seçim kampanyalarını kaleme aldı. 'Erdoğan karşıtı cephe büyüyor' başlıklı değerlendirmesinde Popp, aynı zamanda "Türkiye'de seçim kampanyası şaşırtıcı bir dönüş yapıyor: Muhalefet konuları belirliyor, hükümet savunmaya geçiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 24 Haziran'da kaybedeceği düşünülebilir mi?" sorusunun cevabını da arıyor.

Popp, yazısında şu değerlendirmelere yer verdi:

AKP'nin mitinglerinde gerçek bir heyecan yok. Cumhurbaşkanı'nın kendisi dahi tükenmiş görünüyor. Erdoğan zayıf ekonomik verilerle mücadele ediyor. Türkiye’deki gayri safi yurtiçi hasıla, geçen yıl yüzde 7,4 oranında yani sanayileşmiş bir ülkeden daha güçlü büyüse de, bu büyüme oldukça pahalıya mal oldu. Erdoğan, Türkiye ekonomisine milyarlarca dolar pompaladı ve enflasyonu yüzde ondan daha fazlaya yükseltti. Türk Lirası, Euro'ya kıyasla her zamankinden daha zayıf. Türkiye'deki her dördüncü ofis binası boş.

Hükümet, döviz krizini yabancı güçlerin bir komplosu olarak tanımlamakta. Erdoğan “Ekonomideki en büyük rakamlara ulaşamamıza rağmen, kötülük cephesi yeniden yürüyor” diyor.  Fakat Türkiye'deki insanlar bu açıklamaya artık pek inanıyor görünmüyorlar. Ocak ayında yapılan bir ankette, Türklerin üçte biri terörizmi ülkenin en büyük sorunu olarak adlandırdı. Bu değer şimdi yüzde 18'e düştü. Vatandaşların yarısı şimdi ekonomiyi en önemli konu olarak görüyor.

Erdoğan'ın başarısı çoğu zaman rakiplerinin zayıflığına dayanıyordu. Muhalefet partileri bölünmüştü ve genellikle onunla yarışta profilsiz politikacılar vardı. Ancak 24 Haziran'daki oylamadan önce, muhalefet açıkça ayağa kalkmış durumda.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) adayı Muharrem İnce, bugüne kadar yanlıştan daha çok doğru yaptı. Sol kanadı ve Kürtleri temsil eden HDP'nin adayı Selahattin Demirtaş'ı ziyaret etti ve seçimleri kazanması halinde Ankara'daki büyük başkanlık sarayını bir üniversiteye dönüştürmeyi vaat etti.

Yeni kurulan milliyetçi İYİ Parti başkanı Meral Akşener, ilk defa Erdoğan'la aynı sağ çizgiden rakip olarak mücadele ediyor. CHP, İYİ Parti ve İslamcı Saadet Partisi ittifak kurdular. "Amerikan Konseyi" düşünce enstitüsünden Aaron Stein "16 yıl sürdü. Ancak şimdi Erdoğan karşıtı blok, 24 Haziran için tutarlı bir stratejiye sahip" diyor.

Soru şu: Muhalefetteki yüksek motivasyon bir iktidar değişikliği için yeterli mi, değil mi? Erdoğan hala Türkiye'nin en popüler politikacısı. Seçimin kazananı olmak için geniş kapsamlı düzenlemeler yaptı. Örneğin hükümeti yedinci kez kurmak için 15 Temmuz 2016'daki başarısız darbe girişiminden bu yana var olan olağanüstü hali muhalif aktivistlerin seçim kampanyası yürütmelerini daha zor hale getirmek için kullanıyor.

Doğan grubunun Erdoğan'a yakın duran bir gruba satılmasından bu yana hükümetin neredeyse kontrolü altında olan medya, muhalif partiler hakkında ölüm sessizliğinde. Erdoğan karşıtları ayrıca seçimin kendisinin de zarar görebileceğinden korkuyorlar. Hükümet bu yıl oy pusulalarını resmi damga olmadan kullanmak istiyor ve oy verme noktalarında bağımsız gözlemcilerin olmasını kısmen reddediyor.

Yapılan anketler, Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanabileceğini, ancak partisinin mecliste salt çoğunluğunu kaçırdığını gösteriyor. Yeni cumhurbaşkanlığı sistemi açık bir çoğunluğu hedef aldığından, Türkiye kendisini yeniden bir abluka durumunda bulacaktır. Erdoğan, "Bloomberg" ile yapılan bir röportajda, bu durumla ilgili de "gerekli adımlar" ın başladığını duyurdu. Gözlemciler seçmenlerin bir kez daha sandığa gitmek zorunda kalabileceklerini düşünüyorlar. Böylece istediği sonucu zorlayabilir.