Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yapmak istediği operasyon hakkında Der Spiegel'de yayınlanan yazıda, harekat ‘istila’ olarak tanımlanıyor.
Geçtiğimiz birkaç ay boyunca, Erdoğan hükümetinin, YPG ile mücadele etmek için Cerablus ve ve Afrin'deki operasyonların ardından üçüncü kez Suriye'yi istila etme tehdidinde bulunduğunu belirtilen yazıda; geçtiğimiz Pazar günü gerçekleşen Trump-Erdoğan görüşmesinden sonra saldırının her zamankinden daha muhtemel olduğunu belirtiliyor.
Türkiye'nin Batılı müttefiklerinin çoğunun, potansiyel olarak ölümcül sonuçlara yol açacak bu saldırının bölgeyi daha da istikrarsızlaştırmasından korktuğunu vurgulanarak şu tespitler yapılıyor:
“Binlerce ölüm ve toplu göç olabilir... Erdoğan ise müdahaleyi bir zorunluluk olarak görüyor, Suriye iç savaşının başında diktatör Beşar Esad'ın rejimini İslamcı isyancıların yardımı ile devirmeyi umuyordu . Bunun yerine, Esad'ın gücünü pekiştirdiğini ve ülkenin kuzeydoğu kesimini ise baş düşmanı YPG'nin fethettiğini izlemek zorunda kaldı.”
ABD, YPG'yi IŞİD’e karşı savaşta bir ortak olarak değerlendirdiği hatırlatılan Der Spiegel yazısında; Erdoğan’ın ise YPG’yi PKK’nin bir parçası olarak gördüğü ve “PKK / YPG'nin kontrolü altında bir fiili devleti komşu olarak kabul etmeyeceğini defalarca dile getirdiği” hatırlatılıyor.
Ocak 2018’de Türk birliklerin Afrin bölgesini YPG'den aldığına dikkat çekilerek “Şimdi ise Erdoğan, operasyonu Suriye'nin kuzeydoğusuna kadar genişletmeyi planlıyor. Menbiç kentinden Irak sınırına kadar, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) isyancıları tarafından kontrol edilecek yüzlerce kilometre uzunluğunda, 35 kilometre derinlikte tampon bölge oluşturmak istiyor” yorumu yapılıyor.
Yazıda demografi değişimi uyarısı da yapılıyor ve “Sorun sadece YPG'yi Türkiye-Suriye sınır bölgesinden çıkarmak değil, sözcüsü İbrahim Kalın, açıkça Türk hükümetinin bölgedeki demografiyi değiştirmek istediğini itiraf etti” deniliyor.
Şu anda bölgede çoğunlukla Kürtlerin, Hıristiyanları, Ezidilerin ve Süryanilerin yaşadığını belirtilen makalede ayrıca; “YPG'ye karşı başarılı bir operasyon sonrasında Erdoğan, tampon bölgeye Türkiye'den bir milyona kadar Suriyeli mülteciyi yerleştirmek istiyor” notu da düşülüyor.
Bu planın sadece Türkiye için değil, bölge için muazzam tehlikeler içeren bir plan olduğunu vurgulayan Der Spiegel; YPG’nin bölgeyi savunacağını açıkladığını belirterek, bunun uzun bir savaş olacağını ileri sürüyor:
“Türkiye bu savaş alanında başarılı olsa bile, bölgede barış ya da istikrar yaratmayacaktır. Eski Yugoslavya'daki savaşlar nüfus değişimlerinin devletler ve toplumlar üzerindeki yıkıcı etkisini on yıllar sonra bile gösterdi. Bugüne dahi, Batı Balkanlar'da Sırbistan ve Kosova gibi bölgelerde yaşanan etnik gerilimler var.”
Bu risklere rağmen, Erdoğan’ın saldırıda kararlı olduğu belirtilen yazıda; “Türkiye cumhurbaşkanının, ülkesindeki ekonomik kriz ve İstanbul'daki seçim yenilgisi nedeniyle milliyetçi seçmenlerini sakinleştirmek için umutsuzca başarıya ihtiyacı var” ifadesi yer alıyor.
Ancak istilanın kısa sürede yaşanıp yaşanmayacağının hala ABD’ye bağlı olduğunu belirtilerek, Donald Trump’ın ve Lindsay Graham’ın açıklamalarına dikkat çekiliyor.
Bu yüzden asıl önemli olanın; Esad'ın ana destekçisi olan Rus hükümetinin nasıl davranacağı olduğu şu ifadelerle vurgulanıyor:
“Daha da önemlisi, Esad'ın ana destekçisi olan Rus hükümetinin nasıl davrandığı. YPG, Türk saldırısı durumunda Esad rejimiyle müttefiki olma tehdidinde bulundu. YPG, Rusya ve İran Türkiye'ye karşı güç birliği yapacak olsa, Erdoğan muhtemelen elini kolunu bağlar.”