Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükûmeti; dernek, vakıf ve platformlara kayyım atamaya hazırlanıyor. Derneklere yapılan yardımlar "terör" suçu sayılacak. Uluslararası Af Örgütü (Amnesty), "Türkiye'de yıllardır daraltılan sivil alana vurulmak istenen son darbedir." diyerek tehlikeye işaret etti.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Adalet Komisyonu'nda kabul edilerek Genel Kurul gündemine giren Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi'nde İçişleri Bakanlığı'na olağanüstü hâl yetkileri tanındı.
Dernek yöneticilerinin görevden alınması ve yerine kayyım atanması için bakanlık ya da valilik kararı kâfi gelecek.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), kanun teklifine, "Dernekler örgütlenme özgürlüğünün öznesi olmaktan çıkarılıp, demokratik hukuk devletinde tanımı bulunmayan bir kuruluşa dönüştürülecek." şerhini düştü.
Türkiye'de dernek statüsünde faaliyet gösteren Uluslararası Af Örgütü (Amnesty) Türkiye'nin Kampanyalar ve İletişim Direktörü Tarık Beyhan ise "Hükûmet düzenleme ile sivil toplumu susturmayı, ortadan kaldırmayı hedefliyor." dedi.
TEKLİFE CHP, İYİ PARTİ VE HDP MUHALEFET ŞERHİ DÜŞTÜ
CHP'li Komisyon üyeleri, Zeynel Emre, Tufan Köse, Rafet Zeybek, Turan Aydoğan, Alpay Antmen ve Süleyman Bülbül muhalefet şerhlerinde 43 maddelik kanun teklifinin ilk 6 maddesinin kitle imha silahlarına dair düzenlemeler içerdiğini belirtirken, "torba kanun" mantığıyla hazırlanan teklifin yedi ayrı yasada değişiklik öngördüğüne dikkati çekti.
Muhalefet şerhinde, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) Türkiye'nin kara para aklama ve terörün finansmanı konusundaki yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle "gri listeye" eklenme tehlikesi ile karşı karşıya gelince teklifi alelacele Meclis'e getirdiği vurgulandı.
Yardım Toplama Yasası'nda yapılan değişiklikle internetten yardım toplamaya ilişkin düzenlemelerin de eleştirildiği muhalefet şerhinde, "Muhalif birçok sivil toplum örgütü, topladığı yardımlarda terörizmin finansmanı bahanesi ile müdahaleye açık olabilecektir." görüşüne yer verildi.
"OHAL DÖNEMİ KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERİ KANUNİLEŞTİRİLİYOR"
Terör suçları, uyuşturucu suçları, mal varlığı değerlerini aklama suçlarından dolayı soruşturma başlatılan kişiler ve görev yaptığı kurullarının İçişleri Bakanı tarafından görevden alması, geçici olarak faaliyetten men etmesi ve yerlerine kayyım atanmasına ilişkin hükümlerin eleştirildiği muhalefet şerhinde, dernek faaliyetlerinin "keyfi" olarak sınırlandırıldığı ifade edildi.
Muhalefe şerhinde, "Üçüncü fıkrayla; bu madde kapsamında görevden uzaklaştırılanların yerine yapılacak kayyım atamalarında izlenecek usul açıklanıyor. Bu düzenlemenin yasalaşması, dernekleri, örgütlenme özgürlüğü öznesi olmaktan çıkaracak ve demokratik hukuk devletinde tanımı bulunmayan bir kuruluşa dönüştürecektir." denildi.
Şerhte AKP'nin Kanun Hükmünde Kararnamelere (KHK) kanun kılıfı getirilmeye çalıştığına işaret edildi: "OHAL KHK'ları ile dernek kapatılmasının ardından iki senelik boşluğu dolduracak kanuni bir düzenlemedir. Dernek organlarında görev alan birinin hangi kanun kapsamında olursa olsun hakkında kovuşturma yürütülmesi veya hakkında mahkumiyet kurulmuş olması dahi derneğe yönelik meşru bir gerekçe değildir."
"SIR SAKLAMA YÜKÜMLÜLÜĞÜNE AYKIRI"
Kanun teklifi ile şüpheli işlem bildiriminden yükümlü olacaklar arasına "serbest avukatların" da eklendiği belirtilerek, müvekkil-avukat görüşmelerinin "sır saklama" yükümlüğü kapsamında olduğu vurgulandı.
Düzenleme ile avukatlık müessesesinin işlevsiz hale geleceği ifade edildi.
HDP: DERNEKLER KRİMİNALİZE EDİLECEK
HDP'li üyeler Züleyha Gülüm, Mehmet Rüştü Tiryaki ve Abdullah Koç da muhalefet şerhlerinde "demokratik hakların engellenmesinin amaçlandığını" ifade etti.
İçişleri Bakanı ve valiliklerin sivil toplum kuruluşlarının (STK) yönetiminde bulunan ve hakkında terör soruşturması açılmış isimleri görevden almasının anayasaya aykırı olduğu belirtilen muhalefet şerhinde, Cumhurbaşkanı'nın yargı kararı olmadan malvarlıklarını dondurma kararı almasının da masuniyet karinesinin ihlali olduğu belirtildi: "Cumhurbaşkanı isterse, bu kişi ve kuruluşlarla dolaylı olarak ilişkisi bulunan ya da onun adına hareket eden hesapları da dondurabilecektir."
Şerhte, "Herhangi bir mahkeme kararı olmadan mal varlıklarına el konulması masumiyet karinesine aykırılık teşkil etmektedir. Mülkiyet hakkının keyfi ihlaline de yol açacaktır." denildi
DERNEĞE YARDIM TERÖR SUÇU SAYILABİLECEK!
Ayrıca, "Yasa teklifi ile yardım toplama faaliyetleri konusunda kamu kurum ve kuruluşlarına bankalar dâhil gerçek ve tüzel kişilerden her türlü bilgi ve belgeyi isteyebilmesine imkân sağlanması da eleştirilerek, "Bankalar dahil denilerek vatandaşların hesaplarının en detaylı bir şekilde incelenmesine olanak tanıyacak olan bu düzenlemenin herkesi 'terörist' ilan edebilmenin bir diğer yolu olacağı da tartışmasızdır." görüşüne yer verildi.
ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ: SİVİL TOPLUMU ORTADAN KALDIRMA TEKLİFİ
Kanun teklifini BBC Türkçe'ye değerlendiren Uluslararası Af Örgütü (Amnesty) Türkiye Kampanyalar ve İletişim Direktörü Tarık Beyhan, düzenlemenin "sivil toplumu susturmayı" amaçladığına işaret etti.
Kanun teklifi ile derneklere yönelik denetimlere yeni kıstaslar getirildiğine dikkati çeken Beyhan, derneklerin zaten düzenli iç denetimlerini gerçekleştirdiği gibi Af Örgütü gibi büyük yapıların da ayrıca bağımsız denetimden geçtiğini vurguladı.
Beyhan, profesyonel çalışan barındırmayan birçok derneğin kepenk indirmek mecburiyetinde kalacağını vurguladı.
Beyhan, "Bu düzenleme örgütlenme özgürlüğünü fiili olarak ortadan kaldırır." görüşüne yer verdi.
Beyhan, terör gerekçesiyle İçişleri Bakanı'na dernek yönetimlerini görevden alma ve yerine kayyım atanmasının yolunu açan düzenlenin sivil toplum örgütlerini "çalışamaz" hale getireceğine dikkati çekti.
"Bu düzenleme sivil toplumu çalışamaz hale getirmenin mütemmim cüzü." diyen Beyhan, "Örneğin Uluslararası Af Örgütü olarak biz de Türkiye'de dernek statüsünde çalışmalarımızı yürütüyoruz. 'Bakanın faaliyetleri durdurma kararı, mahkemeye taşınır' deniyor, fakat Türkiye yargının varlığının tartışıldığı bir ülke şu anda." dedi.
Beyhan şöyle devam etti: "Temel hukuk kuralları sıklıkla çiğnenerek sivil toplumcular, siyasetçiler, gazeteciler ve hatta evinde oturup çayını içen vatandaş hakkında anlamsız suçlamalarla davalar açılabiliyor. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları uygulanmıyor. Bakanın sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini durdurma kararı yargının kontrolüne tabi de yargı kimin kontrolünde? Bu düzenleme Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın altına sığmaz."
"SİVİL TOPLUMU ORTADAN KALDIRMA TEKLİFİ"
"Bu yasa teklifi kitle imha silahlarının yayılması ile mücadele bahanesi ile sivil toplumu ortadan kaldırma teklifidir." diyen Beyhan, "Türkiye'de yıllardır daraltılan sivil alana vurulmak istenen son darbedir. Sivil topluma müzakere edilmeden bir gece aniden ortaya çıkan bu teklif alelacele komisyondan geçirilip Meclis gündemine getirilmek isteniyor." ifadelerini kullandı.