17 Ağustos 1999'da Marmara depremini yaşayan Türkiye, şimdi yine inşaatlardaki eksiklikleri konuşuyor. İşte, aradan geçen 12 yıla rağmen benzer acıları yaşamamıza sebep olan başlıca ihmaller:
Van'ı yıkan 7,2'lik deprem, 12 yıl önce yaşanan Marmara depreminden ders alınmadığını gözler önüne serdi. Dün itibarıyla 601 vatandaşın hayatını kaybetmesine sebep olan Van'daki depremin ardından gündeme gelen sorunların, Marmara depreminde konuşulan ihmallerden farkının olmaması bunun göstergesi. Tartışmanın odağında yine kalitesiz beton, kesilmiş kolonlar, denetimsizlik, ehliyetsiz müteahhit ve ustalar var. Marmara depreminin ardından 'deprem yönetmeliği ve denetimi' için 19 ilin pilot olarak seçildiğini hatırlatan İnşaat Mühendisi ve Denetim Laboratuvarları Derneği Başkanı Murat Doğan, pilot bölge uygulamasının 7 yıl sürmesini eleştiriyor. 6 ay ile 1 yıl arasında olması gereken sürenin bu kadar uzamasının denetleme sisteminin Türkiye geneline yayılmasını geciktirdiğini söylüyor. Türkiye Teknik Elemanlar Vakfı Genel Başkanı İdris Aydın, denetim zafiyetinin hâlâ devam ettiğini ve 12 yıldır beton firmalarına bir standart getirilmediğini vurguluyor. İnşaatlarda çalışan ustaların kalifiye eleman olmaması ve müteahhitlerin ehliyet meselesine el atılmadığından yakınıyor. Düzce Depremzedeler Derneği Başkanı avukat Ayşegül Can ise çok sayıda davanın zamanaşımından düştüğüne dikkat çekiyor. "Bu sefer aynı şeyler olmasın. Sorumlular 'ihmali davranışla kasten adam öldürme' suçundan yargılanmalı." diyor.
Van'da yaşanan deprem sonrası gündeme gelen sorunların, 17 Ağustos 1999'daki Marmara Depremi'nde dillendirilen eksikliklerden hiç farkı yok. Uzmanlar aradan geçen 12 yıla rağmen çözüm üretilemeyen temel sorunlara şöyle dikkat çekiyor:
DENETİM FİRMALARI ARADA SIKIŞTI
Türkiye Teknik Elemanlar Vakfı Genel Başkanı İdris Aydın, 11 yıl önceki sorunun devam etmesinin sebebini şöyle açıklıyor: "Denetim zafiyeti hâlâ devam ediyor. Kanun çıkması çözüm olmadı. Kanunun uygulanmasından kaynaklanan sıkıntılar vardı. Yönetmelik ve yasa hazırlanmasına rağmen Yapı Denetim Kanunu'ndaki açıktan kaynaklanan sorun var. Kanunun özü çok iyi, fakat kanunda çözümü engelleyen bir husus var. Müteahhit, yapı denetim firmasına, 'Bu parayı al, beni denetle.' diyor. Firmalar da 'müşteri kaybederim' kaygısı ile denetlenmeyi isteyen firmaların birtakım eksikliklerini görmezlikten gelebiliyor. Yapı denetim firmaları, müteahhitlerle belediye arasında sıkışıp kaldı. Tam denetim yapılamadı. Çözüm nedir? Havuz sistemi olabilir. Müteahhit firma seçmez de Bayındırlık Bakanlığı dağıtımı yapabilir. İkincisi, yapı denetim kuruluşları bağımsız birlik haline gelebilir.' diyor."
EMEKLİ MÜHENDİSLERİN DİPLOMALARI KULLANILIYOR
Denetim Laboratuvarları Derneği Kurucu Başkanı, konunun bir başka yönüne değinerek, yapı denetim firmalarının giderlerini azaltmak için daha az eleman ve mühendisle çalışma yoluna gittiğinin altını çiziyor. Bir bina yapılırken o binada kullanılan 300 metreküp beton kullanılıyor. O binadan 3 kez örnek alınması gerektiğini anlatan Doğan sözlerini şöyle sürdürüyor: "Firmalar genelde emekli olmuş inşaat mühendislerinin diplomalarını kullanıyor. Diploma sahipleri sadece maaşlarını almak için firmaya uğruyor. Onlar adına denetlemede sağlam raporu veriliyor."
KULLANILAN BETONA STANDART GELMEDİ
12 yıldır süren bir başka sıkıntı ise beton firmalarına standart getirilmemiş olması. Beton firmaları bazı illerde sağlıksız malzeme kullanmaya devam ediyor. Ciddi denetim sağlanamadı. Türkiye Teknik Elemanlar Vakfı Genel Başkanı İdris Aydın, 1999 depreminde Veli Göçer'in deniz kumu ile çimento yapıp bina inşa ettiğini hatırlatarak, "Ondan sonra standart getirildi. Deniz kumu, dere kumu kullanılmadı. Kırılmış mucur kullanıldı. Ancak pilot illerin dışındaki diğer illerde dere kumu, yıkanmış kum kullanılmaya devam edildi. " şeklinde konuştu.
MÜTEAHHİTLİĞE KRİTER GETİRİLMEDİ
İnşaat sektöründeki bir diğer genel şikâyet konusu ise herkesin müteahhitlik yapabilmesi. Marmara depreminde dillendirilen bu sorun yine gündemde. İdris Aydın, müteahhitlik yapacak firmalar hakkında da bir kriter olmadığının altını çizerek, "Köyde 100 koyunu satıp büyük şehire gelerek müteahhitlik yapanlar var. Onlar da parayı basıp istediği denetim şirketini seçebiliyor. Sonra da malzemeden çalıyor. Oysa berber olmak için bile Berber Odası'ndan yazı alınması gerekiyor." dedi. Yalova Barosu Başkanı Avukat Cevdet Bekler, deprem davalarında mahkûm olan müteahhit ve mühendislerin bir daha aynı mesleklerini yapmaması gerektiğine dikkat çekiyor.
İNŞAAT USTALARI KALİFİYE ELEMAN DEĞİL
12 yıl önce inşaatlarda çalışan ustaların eğitim düzeyi de gündeme gelmişti. Kalifiye ustaların inşaatlarda çalışmaması sık sık uzmanların dile getirdiği bir başka konu idi. Bunların başında da demirci ustaları geliyor. Demirci ustalarının inşaatlardaki önemine dikkat çeken İdris Aydın, şöyle konuştu: "İnşaatın en hayatî noktasında bu ustalar var. Onlar için bir sertifikasyon getirilmeli. Kolonları bağlayan kişidir bu demirci ustalar. 135 derece kanca yapması lazım mesela. Bunu bükmediği olabiliyor. İşçilikten kaçıyor."
SUÇLULAR CEZALANDIRILSAYDI AYNI HATALAR YAŞANMAZDI
Marmara depreminde cezaların caydırıcılığının bulunmaması konusu tartışılan bir başka nokta idi. Depremden sonra açılan birçok dava zamanaşımından düştü. Diğerlerinde ise idari para cezası ve erteleme yoluna gidildi. Düzce Depremzedeler Derneği Başkanı Avukat Ayşegül Can, cezaların caydırıcılığı konusunun da önemli olduğunu anlatıyor. Marmara depremi sonrası açılan davalarda ciddi cezalar verilseydi 12 yıl sonra aynı hataların tekrarlanamayacağını ifade eden Can, "Bu sefer aynı şeyler olmamalı. Sorumluları, TCK'nın 83. maddesine göre 'İhmali davranışla kasten adam öldürme' suçundan yargılamalıyız." dedi.