Dershanelerde ısrar niye?

Avrupa Dershaneler Birliği ev sahipliğinde 6-7 Temmuz’da Selanik’te toplanan dershane yetkilileri, Türkiye’de dershanelerin kapatılması kararını eleştiren ve tavsiyeleri sıralayan bir bildiri yayımlamış ABD, Almanya gibi ülkelerin eğitim sisteminde, okul, dershane ya da veliler üzerinden fon desteği bile verildiği hatırlatılan uyarıda; “Dünya Dershane Birliği olarak Türk hükümetinin bu kararını gözden geçirmesi gerektiği kanısındayız. Türkiye’deki dershanelerin işleyiş bakımından da eğitim sistemi için çok yararlı olduğu açıktır.” İfadeleri yer alıyor. 28 Şubat’ın haksız inisiyatifleri toplumun kimyasını bozmuştu. Bu inisiyatiflerin içinde Meslek Lisesi (İmam Hatip Liseliler hedefli) öğrencilerine Üniversiteye giriş sınavlarında uygulanan haksız puan kesme uygulamasıydı. Mevcut hükümet, 28 Şubat post modern darbe kalıntılarından olan üniversiteye girişte meslek liselilere uygulanan katsayı uygulamasını ancak üçüncü dönem yeniden iktidar olduğunda devre dışı bırakabildi. Temel hak ve hürriyetler adına önemli bir adımdı. Oturmuş bir eğitim sistemiz olmadığından böyle anormal uygulamalardan kaç kuşak çekti. Eğitim-öğretim kapılarından döndü, malum. Ne hikmetse; aslında farkında değiliz ama bu milletin başına ne geldi ve geliyorsa hep eğitim sisteminin istikrarsız oluşundan geliyor. Mesela 12 Eylül öncesinde üniversiteler çiftlik gibiydi, polis bile giremiyordu. Binlerce vatan evladı birbirini katletti, çok bilmiş idareciler ölmelerini seyretti. Üstüne üstlük ölenlerin üzerinden de kendilerine iktidar koltuğu yaptılar. Ve YÖK’ü kurdular. Hala da üniversitelerde sancı devam ediyor. Ayrıca darbeli darbesiz gelen bütün iktidarlar aynı hatayı yapıp duruyorlar. Her gelen hükümetin sözde yeni eğitim projesi oluyor ve eğitime muhtaç gençler hemen onun kobayı durumuna düşüyor. Hatta birkaç kez üst üste iktidar olan bir siyasi partinin bile birkaç değişik eğitim model uygulaması olabiliyor. Örnek ise gözümüzün önünde ve çok yakınımızda tezahür ediyor. Ak Parti’nin üç dönemlik hükümeti döneminde, Hüseyin çelik SBS getirdi, Nimet Baş kaldırdı. Ömer Dinçer, eğitime 4+4+4 modeli getirdi. Dershanelerin kapatılması Başbakan’ın açıklamalarıyla gündeme geldi ve bu yılın başında da kapatılacağı bizzat Eski Bakan Ömer Dinçer tarafından söylenmişti. Ancak kamuoyunun direnciyle dondurucuya atılmıştı. Ne değiştiyse, dershanelerin kapatılması yine gündemde. Hem de Milli Eğitim Bakanı’nın açıklamalarıyla. Bilineni tekrarlamak hayır getirir. Çünkü insan unutkanlığı ile hayatta muvaffak olur. Türkiye Cumhuriyetine kuruluşundan günümüze batı kültürü ve modernliği rehber oldu. Bu da Eğitimden ticarete, Kültürden sosyal hayata her alanda copy-paste mantığı ile taklit edilerek yapılmaya çalışıldı. Malumu ilama gerek olmasa da hala da devam ediyor. Ne kadar yazık! Bu sayede bir millette eziklik duygusunu dominant hale getirmek ve hep kurtarıcı beklemesini sağlamak. Prof. Mahir Kaynak’ın deyimiyle bizde eğitim sistemi, düşünmeyi öğretmenin yerine dünyada büyük sayılan kişilerin söylediklerini ezberletme üzerine kurulu. Soğuk savaş döneminin mal müdürü ve idare-i maslahatçı zihniyeti ile bugünün gençlerine eğitimde rehberlik yapma yöntemi çoktan bitti. Bunu neden görmek istemiyoruz, anlamakta zorlanıyorum. Hem asıl eğitimde zihniyet devrimi beklenirken kurulu sisteme tekme vurmayı nasıl açıklamak gerekir acaba? Akşam’da (22 Kasım 2012) Turgay Polat (aynı zamanda eğitim danışmanı), Almanya’da son zamanlarda yapılan eğitim kalite arayışlarında dershanelerin durumunu paylaşmıştı okurlarıyla. Turgay Polat; “örneğimi bir konferans için bulunduğum Almanya'dan vermek istiyorum. Katıldığım konferansta Berlin Eyaleti Eğitim ve Bilim Bakanı Sandra Scheeres konuşmacıydı. Bayan Scheeres konuşmasında eğitim alanında yaptıkları değişimi anlattı. Konferansın soru cevap kısmında bir soruya öyle bir yanıt verdi ki bunu yazmalıyım dedim. Bakan 'Almanya'da okullarda ister kamu olsun ister özel olsun öğrenme sorunu yaşayan, daha iyi öğrenmek isteyen veya ABİTUR'a (abitur Almanya'da üniversiteye yerleştirme kriteridir) hazırlanmak isteyen öğrencilere yönelik yapılan uygulamaların bütçesini biz veriyoruz. Yani bir okul 50 öğrencisine okul bitiminde etüt, kurs yapmak istiyorsa bize başvuruyor, bunun bütçesini veriyoruz, okul da öğrencilerin eksiklerini kapatıyor' dedi ve devam etti: 'Ancak son bir yıldır bu kursların okulda yapılması çok da verimli olmayınca, biz dışarıda başka kurumlar kurulmasını ve öğrencilerin buralarda öğrenme eksikliklerini tamamlamasını destekliyoruz' dedi. Bunun Türkçesi şudur: Okulların yetmediğinin farkındayız veya öğrencilerin daha fazla öğrenmek ve daha iyi öğrenmek taleplerini hükümet olarak her türlü destekliyoruz. Son 3 yılda Almanya'da bu okul dışı kurslar % 50 oranında artmış.” Notunu düşmüştü. İlginçtir çocukları ABD’de eğitim almış bir başbakana sahip olan Türkiye’de, dershaneler konusunda bugün ‘kapatacağız’ seslerinin yükselmesini anlamakta zorlansak da realite. Aslında Başbakan isterse dünyadaki eğitim sistemlerini ve sınavları; dershanelerin fonksiyonlarını aile meclisinde bir konuşsa ortaya nasıl bir durum çıkar merak etmiyor değilim doğrusu. Bence denemeli. Hem bu ülkede yapılacak o kadar çok iş varken oturmuş bir sistemi devre dışı bırakma ısrar nedendir, birisi çıkıp açıklasa da anlasak diyorum! [email protected] twitter.com/maomazhar
15 Temmuz 2013 07:38
DİĞER HABERLER