'Derslik açığı varken yurtdışında okul açmaya çalışmak gerçekle bağdaşmıyor'

'Derslik açığı varken yurtdışında okul açmaya çalışmak gerçekle bağdaşmıyor'
Cihan Sendikalar (Cihan-Sen) Konfederasyonu Genel Başkanı Naci Haliloğlu, okullardaki sınıf mevcutlarını bir sınıfa 30 öğrenci olarak düzenlenmek için 200 bin adet dersliğe ihtiyaç bulunduğunu açıkladı. 4+4+4 sistemi ile buna bir de 28 bin adet derslik eklenmesi gerektiğini belirten Haliloğlu, "Yurtiçinde derslik açığı varken yurtdışında okul açmaya çalışmak gerçeklerle bağdaşmıyor. Siyasiler, yurtiçindeki çaresizliği görmezden gelerek, yurtdışında Türk bayrağını başarıyla dalgalandıran okulları kapattırmak, yerine ise Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) bağlı okullar açılacağını ifade etmekte. MEB'in yurtiçi başarısı ayan beyan ortada iken bir de yurtdışında okul açmaya çalışmaya anlam vermek mümkün değil." dedi.

Cihan Sendikalar Konfederasyonu Genel Başkanı Naci Haliloğlu, sendika olarak gerçekleştirdikleri eğitim araştırmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) bağlı okullarda zaten yetersiz olan fiziksel altyapı ihtiyacının devam ettiğini, stratejik planda yer almayan 4+4+4'ün etkilerinin giderek artarak en az 28 bin yeni dersliğe ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Haliloğlu, "Detaylı bir hazırlık ve planlama aşaması gerektiren okulların fizikî altyapısı, eğitsel süreçlerin önemli bir unsurudur. Okullardaki fizikî altyapının kötü veya yetersiz olması öğrencilerin akademik başarısı ve psikolojik ve sosyolojik iyi olma durumları üzerinde olumsuz etkileri oluşturmaktadır." ifadelerini kullandı.

10. Kalkınma Planı'nda da ifade edildiği üzere eğitimde kalitenin artırılabilmesi için yenilenen programlar ve öğretim yöntemlerine uyumlu olarak fiziki altyapı, donanım ve öğretmen niteliklerinin geliştirilmesi ve eğitime ayrılan kaynakların daha etkin kullanımı ihtiyacı devam ettiğini kaydeden Haliloğlu, "Evet, eğitimin her kademesinde okullulaşma oranının artırılmasına yönelik çalışmalar artarak devam etmeli ancak plansız ve programsız değil. Bu konudaki sorunları çözmek için merkezde güçlü bir iradenin yanında yerelden gelen ihtiyaçlarla uyumlu, planlı ve detaylı çalışmalara ihtiyaç vardır." görüşlerine yer verdi.

'ÖĞRENCİ VE DERSLİK DURUMLARINA YÖNELİK ARZ VE TALEP DENGELİ SAĞLANMALI'

MEB'in derslik sorununu çözmek için ne bütçesel anlamda ne de yatırım planı anlamında herhangi bir gayret gözlemlediklerini belirten Haliloğlu, "MEB'e ayrılan bütçenin yüzde 79'u personel ve SGK prim giderleri, yüzde 9'u mal ve hizmet alımları, yüzde 3'ü hane halklarına transfer edilecek miktardır. Bu bütçenin sadece yüzde 9'a yakın bir kısmı yatırım ya da sermaye giderleri için harcanacak. Bu bütçe oranları ile derslik açığı sorununa kısa ve orta vadede, hatta 2023 yılına kadar bile bir çözüm bulmak imkânsız görünüyor. Personel giderlerinin büyüklüğü nedeniyle MEB bütçesinin sadece yüzde 9'luk bölümü okulların yatırım ve onarım kalemlerine ayrılabilmektedir. Sabit harcamalar haricinde kullanılabilecek bütçenin az olması, bu kaynağın etkili ve sınırlı kullanılması anlamına gelmektedir. Basit bir örnekle bir okulun camı kırılsa ve hemen tamir edilmek istense bunun ödeneğinin ilgili okula zamanında ve tam gelmesi imkânsız. Sorun nasıl ve hangi kaynaktan çözülüyor; elbette hepimizin bildiği beklenmedik giderler kaynağı olan 'veliden para toplanması' bütçe kalemi ile. Araştırmamızda bütçe yönetimi ve ödenek miktarlarının sıklıkla ifade edilen sorunların başında olması konunun önemini ortaya koyan ciddi bir girdi olarak karşımıza çıkmaktadır." dedi.

Gerekli altyapı hazırlıkları gerçekleştirilmeden yapılan 4+4+4 gibi değişikliklerin, eğitim-öğretimin uygulamadaki kapasitesini temelinden olumsuz etkilediğine değinen Haliloğlu, açıklamasında şunları dile getirdi: "Öğrenci ve derslik durumlarına yönelik arz ve talep dengeli sağlanmalı idi. Ortaöğretimin 4 yıla çıkarılmasından sonra öğrenci sayısında yaklaşık 700 bin öğrencilik artış, derslik ihtiyacında ise ortalama bir hesapla 28 bin artış olmuştur. Bunun yanında derslik başına düşen öğrenci sayısının bazı illerde 55-60'tan, 30'un altına indirilmesi için çok ciddi projeksiyon çalışmalarına ihtiyaç var. MEB'e bağlı okulların eğitim-öğretim amaçlarını yerine getirebilmesi, bunun yanında tüm eğitsel süreçlerin sağlam işletilebilmesi için gereken fiziksel olanaklar nitelik ve nicelik bakımında yetersiz. Derslik sayısında duyulan ihtiyaç ve derslik başına düşen öğrenci sayısının aşırı olması ne yazık ki sistemin başka bir kamburu olan ikili eğitim uygulamasını zorunlu kılmaktadır. Özellikle ilköğretimin ikinci kademesindeki bu sıkıntı, ülkemizde sosyoekonomik durumun daha geride olduğu eğitim bölgelerinde uygulanmaktadır. Bu durum öğrencilerin sadece akademik başarısını değil, eğitime erişimlerini de önemli oranda olumsuz etkilemektedir."

Okullardaki sınıf mevcutlarını bir sınıfa 30 öğrenci olarak düzenlenmek için 200 bin adet dersliğe ihtiyaç bulunduğunu, 4+4+4 ile buna bir de 28 bin adet dersliği eklenmesi gerektiğini hatırlatan Haliloğlu, açıklamasını şöyle tamamladı: "Ülkemizde hâlihazırda derslik açığı varken, nüfus projeksiyonları gerçekleştirilmeden uygulanmış olan 4+4+4 sisteminin sonuçları artık tolore edilemeyecek boyutlardadır. Derslik açığına getirilen geçici çözümler, hem okulları, hem de il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerini plansız ve çaresiz bırakmaktadır. Okullarda ikili öğretim ve kalabalık sınıflar nedeniyle oluşan disiplin sorunları, eğitim kalitesini gittikçe düşürmektedir. Bunlar ayrıca eğitimde ulusal ve uluslararası alanda arzu edilen seviyede olmamızı engelleyen önemli etkenlerdir. Yurtiçinde derslik açığı varken yurtdışında okul açmaya çalışmak gerçeklerle bağdaşmıyor. Siyasiler, yurtiçindeki çaresizliği görmezden gelerek, yurtdışında Türk bayrağını başarıyla dalgalandıran okulları kapattırmak, yerine ise MEB'e bağlı okullar açılacağını ifade etmekte. MEB'in yurtiçi başarısı ayan beyan ortada iken bir de yurtdışında okul açmaya çalışmaya anlam vermek mümkün değil. Siyasiler, ya önünü görememekte, ya da 4+4+4'te yaptığı gibi işi oldubittiye getirmeye çalışmakta. Ülkemizde en iyi tahminle 28 bir derslik açığı varken bir de buna sosyoekonomik olarak dezavantajlı bölgelerde öğretmen açığı eklenmekte. Siyasileri ve bürokratları eğitimin içler acısını daha iyi tahlil etme, günlük politikalar yerine, daha iyi bir nesil için planlı ve bilimsel çalışmalar yapmaları konusunda uyarıyoruz." CİHAN
13 Nisan 2015 11:13
DİĞER HABERLER