DEVA Partili Mustafa Yeneroğlu, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu hakkında kararı onamasını değerlendirerek, Yargıtay'ın Gergerlioğlu kararı AYM kararlarına aykırı" dedi.
DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu, Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin Ömer Faruk Gergerlioğlu'na dair verdiği karara ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Yeneroğlu, açıklamasında, "Terör örgütü propagandasını yapma suçundan dolayı Ömer Faruk Gergerlioğlu hakkında Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen 2 yıl 6 ay hapis cezası, istinaf başvurusunun esastan reddi sonrası, Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından onanarak kesinleşmiştir. Sn. Gergerlioğlu’nun bir haber linkini alıntılayarak yapmış olduğu paylaşımın suç teşkil edip etmemesi bir yana mahkûmiyet kararının kesinleştiği dönemde Sn. Gergerlioğlu halen milletvekili sıfatına sahiptir." dedi.
Yeneroğlu'nun açıklaması şöyle:
"Karar AYM ve Yargıtay içtihatlarına aykırıdır. Sn. Gergerlioğlu, seçimden önce işlenmiş bir suç iddiası ile yargılanmaktadır. Soruşturma açıldıktan sonra 2018 yılı içerisinde yapılan genel seçimlerde milletvekili seçildiği göz önüne alındığında, yasama dokunulmazlığı gözetilerek hakkında durma kararı verilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay’ın ilgili dairesi bu hususu dikkate almamıştır. Anayasa Mahkemesi’nin açık kararı gereğince, yasama dokunulmazlığına sahip bir milletvekilinin terör örgütü propagandası suçu nedeniyle 83. maddenin 2. fıkrasının 2. cümlesi nezdinde değerlendirilebilmesi için “düşünce açıklamasının demokratik yaşam için doğrudan açık ve yakın bir tehlike oluşturması” gerekir. Oysa Yargıtay kararında Sn. Gergerlioğlu’nun paylaşımının doğrudan ya da dolaylı olarak demokratik yaşam için nasıl açık ve yakın bir tehlike oluşturduğu hususunda bir değerlendirme dahi yapılmamıştır.
Öte yandan, AYM ve Yargıtay içtihatlarında terör propagandası suçu için; terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek, övecek ya da teşvik edecek şekilde propaganda yapılmalıdır. Ayrıca propagandanın gerçekleştirildiği yer, zaman ve koşullar dikkate alındığında eylemin etkisinin toplum nezdinde yaygın bir karşılık bulması gerekir. Dolayısıyla propagandanın düşüncenin açıklanmasının hitap ettiği kitleyi harekete geçirme potansiyeli olup olmadığı ve icra edilen fiilin, ancak açık ve yakın tehlike teşkil etmesi hususlarının bir arada değerlendirilmesi şarttır. Oysa Yargıtay kararında kendi içtihatlarına aykırı şekilde bu hususların oluştuğuna dair bir tespit yahut da değerlendirme yapmamış, suçun maddi ve manevi unsurlarını açık bir şekilde ortaya koymamıştır.
Bu minvalde, öncelikle bir milletvekili olan Sayın Gergerlioğlu hakkında verilen söz konusu karar, isnat edilen suçun Anayasa’nın 14. maddesi kapsamında yer alan istisnai suçlardan olmaması nedeniyle Anayasa’nın 83. maddesine aykırı bir şekilde yapılan yargılama neticesinde usul ve esas açısından hukuka aykırılıkları bünyesinde barındırmaktadır. Haksızlıklar ile sürekli mücadele eden Sn. Gergerlioğlu’nun bizzat kendisi büyük bir haksızlığa yargı eli ile maruz bırakılmaktadır. Yasama dokunulmazlığı ve terör propagandası suçu kapsamında Anayasa Mahkemesi’nin -bundan sonra sahip çıkıp çıkmayacağını maalesef kestiremediğimiz- içtihatları dikkate alındığında, ilk derece mahkemesinin verdiği hukuka aykırı kararın Yargıtay tarafından onanması -karşı oy yazısında da ifade edildiği gibi- hukuken izah edilememektedir."