Dikkatli okuyun: Melekler canlarını alırken sorar

Dikkatli okuyun: Melekler canlarını alırken sorar
"O dört günde cevabınız ne olacak?" diye soran Ali Ünal yaşanan zulümleri hatırlattı ve çok çarpıcı bir soruyu köşesine taşıdı.
İnsan, yaptıklarından dolayı 4 gün veya yerde hesaba çekilir: dünyada hukuk karşısında; ölürken ve kabirde melekler karşısında; Âhiret'te Allah karşısında.

“Melekler, bizzat kendilerinin zalimleri olanların yüzlerine ve sırtlarına vura vura canlarını alırken sorarlar: ‘Derdiniz neydi de, (Allah'a şirk koştunuz, zulümler işlediniz)?' ‘Biz' derler, ‘bu memlekette zayıf, dolayısıyla baskıya boyun eğmiş kimselerdik.' Melekler, ‘Allah'ın arzı geniş değil miydi? Hicret edeydiniz!' derler. Böylelerinin nihaî barınağı Cehennem'dir..” (4:97; 8:50) Allah karşısında ise bütün sırlar ortaya dökülür ve sorulur, meselâ: hangi suçu vardı da, öldürüldü, zulme maruz bırakıldı? (81:9?11)

Evet, sorulduğu zaman, Kur'ân “Allah'a evlât isnat edildi (sıfatlarında O'na şirk koşuldu) diye nerdeyse gökler üstünden çatlayacak!” diye buyururken, ‘Allah'ın bütün sıfatlarına sahip (yani -haşa- ikinci Allah) liderimiz var!” türü tamamen küfür ve şirk sözleri; sorulduğu zaman, güya İslâm davasında bulunurken, İslâm'ın hak, adalet, doğruluk, samimiyet, emanet, tevazu gibi esaslarının berhava edilmesi; sorulduğu zaman devlet malının ganimet gibi görülmesi; eğitim ve aile kurumunun çökmesi; rant kaynağı yüksek binalarla birlikte artan fuhuş, zina, resmî kumar, dehşetli ahlâk ve maneviyat erozyonu; sorulduğu zaman, 13 asır fırâk-ı dâlleden görülmüş bir mezhebin hak mezhep diye eğitim müfredatına konması; zinaya mut'a, yolsuzluğa humus, yalana, iftiraya takıyye, yani din kılıfı geçirilmesi.

Sorulduğu zaman, PKK terörü 3 yıl önce bitirilecekken “Çözüm süreci” diye onun azmanlaşmasına göz yumulması; terör örgütüne ve başına övgüler düzülmesi; millet 400 milletvekili vermeyince yeniden azgınlaşan terörle sarsılan ülke, göçe mecbur kalan yüz binlerce masum ve ölen siviller; sorulduğu zaman Reyhanlı, Uludere, Soma, Suruç, Ankara, İstanbul ve daha başka yerlerde akan kanlar, işçi ölümleri, hemen verilen yayın yasağı kararları, gizlenen gerçekler; sorulduğu zaman hapislere tıkılan fikir ve eleştiri hürriyeti, gazeteciler ve aydınlar.

Sorulduğu zaman bilhassa 17?25 Aralık öncesi ak denilene kara, kara denilene ak denmesi; sorulduğu zaman polis fezleke ve yargı raporlarındaki dehşet verici rüşvet ve yolsuzluklar, bunları aklamak için yargıyı dizayn etme ve bunları ortaya çıkaran ve o ana kadar kahraman ilan edilmiş emniyet ve yargı mensuplarına reva görülenler; yüzlerce polis kolejleri öğrencilerinin kapı önüne konması; sorulduğu zaman savcısı olunduğu iddia edilen davaların masum insanların üzerine yıkılarak avukatı olma ve girilen Perinçek'in mevzileri; sorulduğu zaman üzerine namus ve şeref yemini edilen Anayasa ihlâlleri ve rafa kaldırılan hukuk; sorulduğu zaman “usulsüz” ihalelerle yeni zenginler türetilip, bunlar eliyle “biat” medyası oluşturulması; ülkede zengin ve fakir uçurumu ve gelir dağılım adaletsizliğinin arttıkça artması; sorulduğu zaman saraylar, saray harcamaları, lüks kamu arabaları, 150 bin küsur lira kiralı konaklar, 1 milyon TL'lik araba ve jakuzili evler, villalar, lüks, israf, rüşvet -içlerinden bazılarının itirafıyla- kasa-masa-nisa üçgeninde boğulma; sorulduğu zaman Irak ve Suriye'de sebep olunan zulümler, katliamlar.

Sorulduğu zaman, dünyanın dört bir yanına eğitim, ahlâk ve maneviyat taşımış, ülkenin bayrağını 160 ülkede dalgalandırmış, milyonlarca vatan evlâdına her bakımdan iyi eğitim vermiş bir hizmetin, yolsuzlukların, hukuksuzlukların karşısında durdu diye bütün cephelerden en haksız hücumlara maruz bırakılması; zekât, sadaka ve infakta yarıştıkları için hapse tıkılması; sorulduğu zaman sözkonusu hizmet ve onun ilmî-manevî rehberi hakkında tarihte görülmedik yoğunluk, nicelik ve çirkinlikte yalanların söylenip, iftiralar atılması; üzerine çökülen şahsî servetler, müesseseler; işinden, ekmeğinden edilen insanlar, akıtılan masum gözyaşları.

Ey iktidar sahipleri, ey “mülkün temeli” adaleti berhava ederek mülkü ülkenin üzerine yıkan yargı ve emniyet mensupları, kayyimler, iktidar destekçileri ve her türlü haksızlık karşısında sesi ilk çıkması gereken ehl-i ilim ve diyanet! Bunlar ve bunlar gibi yüzlerce mesele hukuk önünde sorulduğu, sorumlularınız hakkında Kıyamet'e kadar peşinizi takip edecek ceza ve tazminat davaları açıldığı, ölüm ânında, kabirde ve Mahkeme-i Kübra'da da sorguya çekildiğiniz zaman haliniz nice ve cevabınız ne olacak?

Ali Ünal - Zaman
15 Şubat 2016 09:31
DİĞER HABERLER