İlmî araştırmalar geliştikçe bir taraftan mikroâlem olan hücre seviyesinde, diğer taraftan makroâlem olan uzayın derinliklerinde gezinti yapan insanlık, hayret ufkunda Yaratıcı’nın sanatını temaşa ediyor. Kâinatın fihristi ve normoâlem olan insan üzerindeki nakışlarla ilgili tıbbî araştırmalar, her gün yeni keşif ve tespitlerle mükemmel yaratılışı vurguluyor. Bu çerçevede yapılan son araştırmalardan birinde, Peygamber Efendimiz’in misvak kullanma ve diş sağlığına verdiği ehemmiyet yeniden göz önüne seriliyor.
Çağlayan dergisinin Ekim 2022 sayısında, Prof. Dr. İrfan Yılmaz imzasıyla yayınlanan makaleye göre, insan ağzı, diş eti hastalığına sebep olabilenler de dâhil olmak üzere yaklaşık 700 bakteri türüne ev sahipliği yapıyor. Diş eti hastalığı, dişleri yerinde tutan ağız dokularının enfeksiyonundan kaynaklanıyor. Diş eti kanaması, diş sallanması ve hatta diş kaybı, bu hastalığın temel neticesidir. Bakteriler ve sebep olduğu iltihaplı moleküller, ağızdaki enfeksiyonlardan kan dolaşımı yoluyla beyne gidebilir. Önceki laboratuvar çalışmaları, bunun demansa (bunamaya) yol açan bir seri olayı tetikleyen bir mekanizma olduğunu öne sürmüştür, ancak bu münasebeti doğrulamak için henüz çalışmalar yapılmamıştır.
Dergide yayımlanan yazıya göre; bir çalışmada, Alzheimer ile her türlü bunama ve ölüm vakaları arasında bir münasebet kurmak için ağızdaki en yaygın 19 bakteriye karşı antikorlar analiz edilmiş. Önceden yapılmış bazı araştırmalarda, diş eti iltihabı ile diyabet, böbrek hastalığı ve kardiyovasküler hastalıklar arasında münasebet kurmaya yönelik çalışmalar mevcuttur.
Yakın tarihli bir çalışmada, Alzheimer hastalığının önemli bir özelliği olan beta-amyloid protein plaklarının, bu diş eti enfeksiyonlarına cevap olarak üretildiği düşünülüyor. Diş eti hastalığı ve alzheimer hastalığı arasındaki bağlantıyı ortaya koyan bu inceleme, Efendimizin diş sağlığının önemi konusundaki ikaz ve tavsiyelerinin haklılığını tıp otoritelerine bir kere daha gösteriyor. Diş Hekimliğinde çalışan araştırmacıların tespitine göre, periodontal hastalığa sebep olan bakteriler hedef alınırsa, yakın bir zamanda Alzheimer’ın ilerlemesi yavaşlatabilecek ve belki de durdurulabilecek.
Chen ve meslektaşlarının tahminlerine göre, F. nucleatum bakterisini kontrol altına alıp faaliyetini engelleyebilirsek, 30 yaş üstündeki ABD’li yetişkinlerin %47’sinin mârûz kaldığı, neredeyse salgın gibi ilerleyen diş eti hastalığının ve hâlen altı buçuk milyon Amerikalının sıkıntısı olan, 2060 yılına kadar 14 milyon kişiyi etkilemesi beklenen Alzheimer’ın yayılmasının önüne geçilebilecektir.
Diş Eti Tedavisi, Alzheimer’ın İlerlemesini Durdurabilir
Beynimizin yapısında bulunan 80–100 milyar hücrenin (nöron) bazıları zaman zaman kafaya alınan darbeler gibi çeşitli sebeplerle arızalanınca, bu hasarlı hücreleri ortadan kaldırıp enfeksiyona sebep olabilecek parçacıkları temizleyerek, merkezî sinir sisteminin sağlığını korumaya yardımcı olan diğer bir hücre grubu da mikroglial hücreler ordusudur. Farelerde yapılan bir araştırmaya göre, diş eti hastalığına sebep olan bakteri, mikroglia hücrelerinde aşırı çoğalmaya sebep oluyor. Aslında beynin bağışıklık sistemini teşkil eden bu mikroglia hücreleri, sinir sisteminin genel sağlığını korumaya yardımcı olmak üzere vazifelendirilmiş olmalarına rağmen, sayıları aşırı şekilde artınca beyin dokusunda iltihabî bir cevap meydana geldiği gösteriliyor. Giderek kronikleşen bu enfeksiyonun şuur bozukluğunda ve kapasite gerilemesinde, dolayısıyla Alzheimer hastalığının ortaya çıkışında önemli bir faktör olduğuna inanılmaktadır. Bu konuda bir delil olarak F. nucleatum’un belirli sinyal yolları aracılığıyla farelerin hafıza ve düşünme performanslarında güç ve kabiliyet azalmasına yol açtığını söylüyor.
Bilim insanları tarafından periodontal hastalık ve alzheimer arasında muhtemel bir bağlantı olabileceği öne sürülüyor. Chen ve arkadaşlarının yeni araştırması da F. nucleatum bakterisinin sebep olduğu diş eti hastalığının doğrudan alzheimer hastalığına yol açtığını göstermese de; tedavi edilmeyen veya kötü tedavi edilen periodontal hastalığın, alzheimer hastalığının semptomlarını şiddetlendirebileceği öne sürülüyor. Ayrıca erken dönem alzheimer hastalarında diş eti hastalığının ciddi bir şekilde tedavi edilmesi, Alzheimer’ın ilerlemesini yavaşlatabilir.
Araştırmacıların ikinci safhada yapmak istedikleri, bakteri yükünün diş eti hastalığına ve Alzheimer semptomlarına hangi derecelerde sebep olabileceğini ölçmek için mümkün olduğunca objektif bazı testler geliştiriyor. Ayrıca diş eti hastalığında bakterinin sebep olduğu iltihaplanmanın vücudun tamamında yaptığı hasarın yanı sıra, bizzat diş etinde meydana getirdiği iltihabı giderecek potansiyel ilaçlar, araştırma gündemine girmiştir.
Ağız Enfeksiyonları ve Sistemik Hastalıklar
Chen ve meslektaşları, diş eti iltihabının sadece Alzheimer’la değil, tip-2 diyabet de dâhil olmak üzere birçok iltihabî hastalıkla bağlantılı olabileceği üzerinde duruyor ve çok sayıda hastalığın diş temizliği ile önlenebileceğini ifade ediyorlar. Chen de dâhil olmak üzere giderek daha fazla bilim insanı, kodlanmayan bu genlerin sahip oldukları önemli fonksiyonları ortaya çıkarmaktadır.
Bazı kodlamayan RNA’lar, atardamarların sertleşmesinin yanı sıra, diş eti hastalığı, diyabet, kanser ve diyabetik kemik hastalığını tedavi etmek için kullanılabilir. Laboratuvarda yapılan araştırmalar, Laboratuvarda güçlü iltihap sökücü özelliklere sahip adipoAI adlı bir molekül tasarlanmış durumda olup tip-2 diyabet, alzheimer hastalığı ve diş eti hastalığı da dâhil olmak üzere bir dizi iltihabî hastalığın tedavisinde tesirli olup olmadığını araştırmak için klinik bir araştırmaya başlamak üzeredir.
“Ey Allah’ın kulları! Tedavi yollarını araştırın. Zira, Allah bir hastalık vermişse mutlaka ilacını ve tedavi yollarını da bahşetmiştir.” (Ebû Dâvûd, Tıp, 1) mealindeki hadis-i şerifin müjdelediği gibi, belki de bu tür araştırmalar, bir süre sonra Alzheimer gibi kanser hastalıklarının da çaresinin bulunmasıyla neticelenecektir.
Efendimizin (sallallâhu aleyhi ve sellem) misvak kullanmadaki hassasiyeti ve diş temizliği hususunda Ashâbını ikaz etmesi, koruyucu hekimliğin en başta gelen düsturlarındandır. Misvak kullanmanın diş eti hastalıklarını önlemesi bakımından sahip kılındığı üstün vasıflar hakkında dergimizin Eylül 2019 tarihli sayısında çıkan, “Eskimeyen Bir Sünnet: Misvak” başlıklı makaleye bakılırsa, Efendimizin çağlar üstü ifadelerinin bugün söylenmiş gibi, taptaze durduğu görülecektir.
Efendimizin insanlığa hediye olarak ifade buyurduğu sağlıkla ilgili mükemmel beyanlarını delillendiren ve dünyaya tanıtanların Müslümanlar arasından çıkması temennimiz olsa bile, bu durumun henüz tahakkuk etmemesi bizim için bir üzüntü kaynağıdır. Keşke İslâm dünyası içine düştüğü bilimden uzak kalma felaketinin büyüklüğünü bir an önce anlayıp Efendimizden nakledilen zengin koruyucu hekimlik mirasını araştırmayı perspektifine alabilse…
Prof. Dr. İrfan Yılmaz - Çağlayan Dergisi
Yazının tamamına ulaşmak için: