Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Konyada:
-"(İrandaki deprem) Herhangi bir ihtiyaç zuhur etmesi
halinde Türkiye Cumhuriyeti, komşu ve dost ülke İranın
yanında olacaktır"
-"(Bostondaki patlamalar) Sebebi ne olursa olsun bu tür
ol
KONYA (A.A) - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İranda meydana
gelen depremle ilgili herhangi bir ihtiyacın doğması halinde Türkiyenin, komşu
ve dost ülke İranın yanında olacağını söyledi.
Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan Spor ve Kongre Merkezinin
açılışına katılan Davutoğlu, ardından uğradığı Mevlana Kültür Merkezinde
gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Bir soru üzerine İranda meydana gelen depremin ardından İran Dışişleri
Bakanı ile görüştüğünü açıklayan Davutoğlu, "Biraz önce İran ile ilgili haber
bana ulaştı. İran Dışişleri Bakanı ile temasa geçtik. Ama kendisi uçaktaymış. En
kısa zamanda görüşeceğiz. Yazılı olarak da her türlü yardıma hazır olduğumuzu
bütün imkanlarımızla İranın yanında olacağımızı belirttik. Dolayısıyla deprem
felaketini en iyi biz biliriz. Biz de yakalandık. Herhangi bir ihtiyaç zuhur
etmesi halinde Türkiye Cumhuriyeti, komşu ve dost ülke İranın yanında olacaktır.
Vefat edenlere taziyelerimi sunuyorum" diye konuştu.
-Bostondaki patlamalar-
Davutoğlu, dün ABDnin Boston kentinde meydana gelen olayın da çok üzücü
olduğunu belirtti.
ABDnin bir anlamda kültür başkenti ve üniversite şehri Bostanda meydana
gelen iki ayrı patlamanın sebepleri üzerinde ABDli yetkililerin çalıştıklarını
anlatan Davutoğlu, "Biraz önce bu konuda ABD Dışişleri Bakanı, değerli
meslektaşıma bir mesaj göndererek taziyelerimizi ilettik. Sebebi ne olursa olsun
bu tür olaylar üzüntü vericidir. Amerikan halkının acılarını paylaşıyoruz.
Herhangi bir terör olayı olduğu tespit edilirse her türlü teröre karşı
dayanışmamızı bir kez daha ifade etmek istiyoruz" dedi.
Bakan Davutoğlu, bir gazetecinin "Bazı basın yayın organlarında, Filistin
Devlet Başkanı Mahmud Abbasın Türkiye ziyaretini, Başbakan Erdoğanın Gazze
temaslarını iptal etmesi için yapacağı şeklinde haberler yer alıyor. Bu konuda
neler söylersiniz-" sorusunu ise şöyle cevapladı:
"Bu tamamıyla spekülatif niteliktedir. Sayın Abbas, Türkiyeye ilk defa
gelmiyor. 28 Kasımda 2012de Bileşmiş Milletlerde Filistinin, üye olunan
devlet statüsü kazanması sonrasında Türkiyeye geldi. Daha sonra da geldi.
Kendisiyle son olarak 15 gün önce Dohada görüştük. Sayın Abbasın gelişinin
kesinlikle Sayın Başbakanımızın Gazze ziyaretinin engellenmesi yönünde bir
taleple ilgisi yoktur. Tabii biz isteriz ki Başbakanımızın Gazze
ziyareti,simgesel önemi yanında önemli bir uzlaşıya da zemin teşkil niteliği
taşısın.
Bu çerçevede de Filistinli kardeşlerimizin bir zamandır beklediği
uluslararası uzlaşı görüşmeleri konusuna bir an önce başlamalarını diliyoruz. Bu
konuyu yine ben Sayın Abbas ile Dohada görüşmüştüm. Aslında bu ay içinde Sayın
Abbas ile Sayın Meşalin Kahirede bir araya gelmesi öngörülüyordu. Biz bu konuda
teşviklerimizi sürdüreceğiz ama esas itibariyle Abbasın Türkiye ziyareti,
Filistinli kardeşlerimiz arasındaki ulusal uzlaşı çabalarıyla ilgilidir."
Davutoğlu, Abbasın bundan sonra da sık sık geleceğini, her gelişe özel bir
anlam yüklememek gerektiğini dile getirdi. Filistinlilerin Türkiyeyi kendi
ülkeleri gibi gördüklerine dikkati çeken Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Nerede bizlerle karşılaşsalar davalarına sahip çıktığımız için bizi tebrik
ediyorlar. Hem de kendi vatandaşı gibi yakından, sıcak bir şekilde kucaklıyorlar.
O bakımdan Filistinlilerin Türkiye ziyaretlerine konjonktürel anlamlar yüklememek
lazım. Türkiyenin Filistin politikası bellidir. Filistinli kardeşlerimizin
uzlaşması en kısa zamanda sağlanmalıdır ve 1967 sınırları içinde, başkenti Doğu
Kudüs olan Filistin devletinin doğuşu temin edilmelidir. Başbakanımızın Gazze
ziyaretini hatta Filistin ziyareti olarak adlandırmak lazım. Bu ziyaret
Filistinli kardeşlerimizin uzlaşısına katkıda bulunacak tarihi bir gelişme
olacaktır."
-Suriyedeki tarihi eserlerin tahribi-
Davutoğlu, Suriyedeki gelişmelerin yürekleri sızlattığını, yüz bini aşkın
insanın katledildiğini; tüm insanlık tarihinin ve medeniyetimizin en nadide
eserlerinin tahrip edildiğini dile getirdi.
Son olarak Hz. Ömer Camisinin minaresine isabet eden saldırıyla, caminin
ciddi hasar gördüğünü aktaran Davutoğlu, "Bunlar Suriye rejiminin ne kadar sınır
tanımadığını ortaya koyan gelişmelerdir. Biz UNESCO nezdinde de çağrıda
bulunuyoruz. Daha önce de kimyasal silahlar konusunda Kimyasal Silahların
Engellenmesi Örgütüne yaptığım ziyarette bunu vurguladım. Şu anda Suriyede
savaş suçunun her türlüsü işleniyor. Savaş suçu mahiyetinde silahların kullanımı,
insanların topluca katledilmesi, şehirlerin topluca cezalandırılması, tümüyle
tahrip ve tasfiye edilmesine dönük bir kampanya yürütülüyor. Ama ne yaparlarsa
yapsınlar bu zulmün kalıcı olması mümkün değil. Biz uluslararası alana bütün bu
konuları taşıyacağız. Önümüzdeki Cumartesi günü Suriyenin Dostları Grubunun
çekirdek ülkeleri olarak bir araya geleceğiz ve toplantıda bu konuları ele
alacağız."
-Kabedeki revakların durumu-
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Cidde temaslarının ardından Mekkeye geçip
revakların son durumunu bizzat müşahede etme imkanı bulduğunu açıkladı.
Suudi Arabistanlı yetkililerle daha önce devlet nezdinde yapılan
görüşmelerde revakların aynen muhafazası ancak alanın genişletilmesi projesi
bağlamında yerlerinin değiştirilmesi konusunda bir anlayış birliğine vardıklarını
anımsatan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Suudi Arabistan yetkililerine bu konuda teşekkürü borç biliyorum. Gerçekten
hac ve umre yapan kardeşlerimizin sayısı arttıkça alan değişikliğine ihtiyaç var
ama bu, tarihi doku muhafaza edilerek yapılmalı. Şu anda yaklaşık 3te birinde
yenilenme çalışması var. Oradan kaldırılan revakların sütunları kubbeler ve diğer
revak unsurlar Arafatta bir bölgeye taşınıyor. Bu çalışmayı yürüten de bir Türk
firmasıdır. Türkiyede tarihi eser restorasyonunda büyük tecrübeye sahip bir
firma. Onlarla irtibat kurarak Arafattaki taşınan alanı bizzat ziyaret ettim ve
bilgi aldım. İşçi kardeşlerimizle kucaklaştık. Kendilerine Bu öyle bir husus ki
hesabı Yüce Rabbimize, Peygamberimize, Mimar Sinana ve hepimize verilecek bir
hesaptır. Hepimiz bu konuda titiz olmalıyız. Büyük bir tarihi eserden
bahsediyoruz. Şu ana kadar çalışmalar profesyonel ve titiz bir şekilde
yürütülüyor. Bazı kaybolmuş eksik unsurlar da dahil tamamlanarak revaklar eski
estetiğiyle hacılara kıyamete kadar hizmete devam edecektir."
Muhabir: Mümin Altaş
Yayıncı: Murat Aslan