DİTİB gurbetçinin cenazesini yıkamadı, namazını kıldırmadı

Almanya'da madende çalışarak emekli olduktan sonra köyünde yaşamaya başlayan, dışlandığı için tekrar Almanya'ya dönmek zorunda kalan ve 75 yaşında vefat eden işçi emeklisi Ali Önal'ın cenazesini DİTİB'in Hamm'daki şubesi yıkamadı.

Almanya’ya misafir işçi olarak gelen ilk kuşak gurbetçilerin en büyük hayali, emekli olur olmaz memleketine dönmek, hayatının ikinci baharını vatan topraklarında geçirmekti. 

75 yaşında hayatını kaybeden Ali Önal’ın isteği de son nefesini doğup büyüdüğü köyünde vermekti. 

Çalıştığı madenden emekli olduktan sonra Manisa Akhisar’a yerleşen Önal, son dönemlerde yüz binlerce insanın hayatını altüst eden hukuksuzluklardan ve kutuplaşmadan nasibini aldı.

DİTİB CAMİİ CENAZESİNİ YIKAMADI

15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünden sonra yerleştiği köyünde ithamlardan rahatsız olan Ali Önal tekrar Almanya’ya dönme kararı aldı. 

Hem eşinin hem de kendisinin çeşitli rahatsızlıkları olan Ali Önal önceki gün 75 yaşında vefat etti. Fakat dışlama gurbette de peşini bırakmadı. 

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nin (DİTİB), Hamm’da Müslüman mezarlığının yakınında bulunan şubesi Önal’ın cenazesini yıkamadı, namazını kılmadı. 

Çevresinde yardımseverliğiyle bilinen Ali Önal, dün Hamm-Herringen’deki Müslüman Mezarlığı’na defnedildi.


 
4 YILDIR VATANINDAN UZAKTI

Kronos'un haberine göre Manisa Akhisarlı olan Ali Önal, Türkiye’ye yerleştikten sonra ara sıra tedavi amaçlı Almanya’ya gidip geliyordu. 

Daha çok Akhisar’da ve köyünde yaşıyordu. Zeytinliklerinin de bulunduğu köyünde bağ-bahçe işleriyle uğraşmayı seviyordu. Dün öğle namazından sonra Hamm-Herringen’deki Müslüman Mezarlığı’na defnedilen Ali Önal’ın cenaze namazına değişik yerlerden birçok seveni katıldı. 

Köyünde yaşamayı ve son nefesini vatan topraklarında vermeyi arzu etmesine rağmen insanları sürekli kutuplaştıran ve yüz binlerce masum vatandaşı işinden, aşından ve özgürlüğünden eden siyasi gelişmelerden dolayı 4 yıl önce ülkesini terk etmek zorunda kaldı.

DIŞLAMA, ÖLDÜKTEN SONRA BİLE PEŞİNİ BIRAKMADI

Ali Önal’ın kızı Atike Yılmazer babasının yardımsever ve nüktedan bir kişi olduğunu belirterek şunları söyledi: “Karaciğer hastalığından dolayı son günlerini yaşarken bile nüktedanlığından taviz vermiyordu. Başkalarının hakkına girmez, hukukuna saygı gösterirdi. Hem Almanya’da hem de Türkiye’de her türlü imkanını seferber eder, insanlara faydalı işler yapmaya çalışırdı. Fakir öğrencilere burslar verir, çevresinden de toplamaya gayret ederdi." 

Yılmazer şöyle devam etti: "Yaptığı güzel işler sebebiyle köyündeki bazı şahıslar tarafından ispiyonlandı. O zaman 70 yaşındaydı babam. Tekrar birçok hastalıkla boğuşan eşiyle birlikte geldiği Almanya’da zor şartlarda yaşadı. Emekli parasının bir kısmını Türkiye’de zaruri ihtiyaç içinde yaşayan yakınlarına gönderiyordu. Defin işlemini yürüten cenaze firması, mezarlığın yakınındaki Diyanet’e bağlı bir camide yıkama işlerini halletmek için yönetimle görüştü fakat bu talep ‘başımız ağrır’ denilerek reddedildi. Dışlama ve ötekileştirme, öldükten sonra bile rahmetlinin peşini bırakmadı.”

“TÜRKİYE ÖZLEMİYLE HAYATA VEDA ETTİ”

Yılmazer babasını tarif ederken, “Memleket sevdalısıydı, emeklilikten sonra hemen ülkesine dönmüş ve yılların özlemini gidermeye çalışmıştı.” ifadelerini kullandı. 

Yılmazer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yıllarca hasretini çektiği ülkesinde, kendi köyünde dost ve akrabaları tarafından camide hakaret görmüş ve çok üzülmüştü. O çok sevdiği camiye cemaate de gidemiyordu artık. Üyesi olduğu, yıllarca maddi destek verdiği camide hem de bir bayram gününde kendisine hakaret edilmişti ve yılların dostları bile artık ona selam vermiyordu.”

“BİZİM ÖLÜMÜZÜ DE İSTEMEZLER, ÇOCUKLARI ÜZERLER DEDİ”

Yaşadıklarının onu çok yorduğunu kaydeden kızı Atike Yılmazer, “Fakat artık gitmek istiyordu memleketine. Akhisar’ın Üyük Dibi Köyü'ne gömülme isteğini birkaç kez dile getirmişti. Ama ülkesinin şartları ve sevdiklerine zarar gelmesi gibi korkular onu bu isteğinden de vazgeçirdi. Eşi kendisine sorunca “Hatun bizim ölümüzü de istemezler, almazlar oraya, çocukları da üzerler, kimse sıkıntı yaşamasın buralara bir yere gömersiniz beni..” demişti.

KÖYÜNDE DE GURBETTE DE AYNI DIŞLAMA

Maalesef çektikleri öldükten sonra da devam etti. Bulunduğu Hamm şehrinde pek çok DİTİB camisi olmasına rağmen cenazesini yıkamak için cami bulamadık ve Dortmund’da yıkayıp kefenleyebildik. Yıllarca oturduğu, destek verdiği ve pek çok dostunun olduğu cami de bile yönetim “bu durum öğrenilirse sıkıntı yaşarız.” deyip kabul etmemişti.

Hayatı boyunca kimseye yük olmamak için gayret etti, hayır işlerine ve hizmetlere koştu, evinden ve arabasından misafir eksik olmadı, sade yaşayıp dünyanın ağırlığını sırtına almak istemedi ve bir garip olarak bu fani dünyayı sessizce bırakıp gitti.”

07 Mart 2020 12:11
DİĞER HABERLER