"DİTİB'in siyasallaşması Almanya'da resmen tanınmasını engelleyebilir"

Türk asıllı Alman siyasetçi Arif Ünal, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'nin (DİTB) siyasalaştığına yönelik göstergelerin, gelecekte dini cemaat olarak resmen tanınmasını engelleyebileceğini öne sürdü.

DİTİB'te siyasallaşma iddiaları AK Parti'nin Avrupa teşkilatı gibi görev yapan Avrupalı Türk Demokratlar Birliği'nin (UETD) dernek yöneticileri ve cami imamlarına "1 Kasım seçimlerinde katkılarından dolayı" teşekkür belgesi vermesiyle güç kazanmıştı.

Yeşiller Partisi de raporunda, Almanya'daki İslami kuruluşların dini değil, milli, çıkar ve siyasi eksenli kuruluşlar olduğunu iddia ederek, devlet tarafından resmen tanınmamasını istedi. DİTİB dışındaki İslami kuruluşlar yaptıkları açıklamalarla bunu reddetti. Türk kökenli politikacılar ise raporun bağlayıcı olmadığını ancak siyasallaşmanın DİTİB'in eyaletlerde anayasal olarak resmen "Dini Cemaat" (Religionsgemeinschaft) olarak tanınmasını engelleyebileceğinin altını çizdi.

1,5 milyon Müslümanın yaşadığı Kuzey Ren Vestfalya (KRV) eyaletinde, İslami çatı kuruluşu KRM bünyesindeki DİTİB, İslam Konyesi (Islamrat), İslam Kültür Merkezleri Birliği (VIKZ) ve Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi'nin (ZMD) tanınma süreci 2016'da sonuçlandırılacak. Yeşiller Partisi Eyalet Milletvekili ve Uyum Komisyonu Başkanı Arif Ünal, tanıma sürecinde konuyu inceleyen bilirkişinin DİTİB'le ilgili durumu göz önünde bulunduracaklarını vurguladı. UETD'nin seçimlerin kazanılması için yaptıkları katkılardan dolayı DİTİB imamlarına plaket vermesinin çok dikkat çektiğini belirten Ünal, "Bu, DİTİB'i bütün olarak etkiler. Hocaların seçimlerde bir parti için, onun kazanması için çalışması camilerin siyasallaştığını gösteriyor." dedi.

"POLİTİK ÇALIŞMALARI DİTİB'İN TANINMASINA ENGEL OLARAK KENDİNİ GÖSTERİR"

Düne kadar DİTİB imamlarının Türkiye'den gelmesinin bile resmen tanınmada sorun olarak görüldüğünü hatırlatan Ünal, "Dini cemaatin görevi kendisine bağlı cemaatin tamamen teolojik ihtiyaçlarına cevap vermesidir. Dini grupların politik görüşü olabilir. Ama çalışmaları tamamen teolojik olmalı. Kiliselerde örneğin sosyal işleri bile kilise yapmıyor, Caritas (Vakfı) yapıyor. Hepsinin görevi ayrılmış durumda. Tabi, ki şimdi böyle politik çalışmalar onların dini cemaat olması önünde bir engel olarak kendisini gösterecektir." dedi.

"DİTİB'DEKİ SİYASALLAŞMA BİLİRKİŞİ RAPORUNDA DİKKATE ALINIR"

Eyalette iktidara geldikten sonra 2010 yılında KRM ile bir sözleşme yaparak hem İslam Din Dersi'nin uygulanması, ardından tanınma işleminin yürütülmesi için görüşme başlatıldığını hatırlatan Ünal, "DİTİB camilerine AKP broşürleri asılması, partiye yaptıkları katkıdan dolayı teşekkür belgeleri verilmesi tabiiki bilirkişi raporunda dikkate alınacak. Devletin atadığı kişinin otomatik olarak DİTİB genel başkanı olması bile bir problemdi. Siyasallaşma DİTİB'in tanınmasını engelleyebilir." dedi.

Siyasallaşmanın DİTİB'e itibar kaybettireceğini vurgulayan Ünal, "Bunu yapanlar belki iktidara hizmet ediyor ama DİTİB'e hizmet etmiyorlar." dedi. Ünal, Cem Özdemir ve Volker Beck'in hazırladığı Yeşiller'in raporunun bağlayıcı olmadığını, tanımanın eyaletlerin işi olduğunu da kaydetti.

ZMD: YEŞİLLER BİZİ HEM ŞAŞIRTTI, HEM ÜZDÜ

ZMD Genel Sekreteri Nurhan Soykan ise, "Cem Özdemir ve Volker Beck bizi hem şaşırttı, hem üzdü. Yeşiller Partisi'nin anlayışı bugüne kadar tanıdığımız kadarıyla bir din düşmanlığı içermiyor ve diyaloğumuz da iyi idi. Eyalette Eğitim Bakanı Sylvia Löhrman, Milletvekili Ali Baş değer verdiğimiz siyasetçiler arasında. Bu çıkışın Yeşiller'de sağduyulu insanlar tarafından protesto edileceğini umuyoruz. Aksi takdirde Yeşiller birçok Müslümanın oyunu ve güvenini kaybedecektir." dedi.

KRM olarak cami cemaatlerinin çoğunu temsil ettiklerini bildiren Soykan, "İçerikleri belirliyor, dini hizmet veriyoruz. Bünyemizde bulunan fetva konseyleri ile dini sınırları belirliyoruz. Dini cemaatler haricinde kim bunları yapabilir?" diye sordu.

"Dini cemaatlerin devletle birlikte çalışması ve dini meselelerde siyaset yapması da Alman Anayasasına aykırı değil." diyen hukukçu Soykan, "Bunu kiliseler de yapıyor. Almanya'da, Fransa veya Türkiye'deki laiklik algısı yok. Dini cemaatler ve devlet partnerdir." dedi.

KRV eyaletinde ilk yayınlanan hukuki raporun lehlerine sonuçlandığını bildiren Soykan, ikinci raporun da onu tasdik edeceğine ve resmen tanınacaklarına inandığını kaydetti.

DİTİB'İ ASKERLER CEMAATLERE KARŞI KURDU, DİNİ CEMAAT OLARAK GÖRMEK ZOR

Berlin Türk Cemaati (TGB) Başkanı Bekir Yılmaz ise Yeşiller'in bir yıl önce tam tersi bir rapor yayınladığın hatırlattı. VIKZ ve ZMD'ye "politize olmak" suçlaması yapmanın haksızlık olduğunu vurgulayan Yılmaz, "Bir cemaat kalkıp sadece bir partiye angaje olduysa ona itiraz edilebilir." dedi.

DİTİB'in zaten Türkiye'de askeri cunta işbaşındayken 1981'de kurulmaya başlandığını hatırlatan Yılmaz, "Bu anlamda DİTİB'i bir dini cemaat olarak görmek belki biraz fazla. Kuruluş felsefesi de farklı. Avrupa'daki Müslümanların Milli Görüş, İslam Kültür Merkezleri gibi gruplara kaymasını engellemek için devletçi bir kuruluşun oluşturulmasıdır. Aslında kuruluş amacına uygun olarak devleti kim yönetiyorsa; dün asker, bugün AK Parti'nin tarafında. Birinin DİTİB'in yönetim kuruluna girmek için bile ataşenin onayını alması lazım tüzüğe göre. Devletçi bir yapısı var. Ama bunlar buraya yönelik zarar verebilecek hareketler." ifadelerini kullandı. CİHAN
21 Kasım 2015 15:26
DİĞER HABERLER