Diyanetin, psikolojik harekatta kullanılması yeni değil. 1960'lı yıllarda derin devletin düşmanı, Nurculuktu.
Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, Nurculuğu "anayasaya aykırı” ilan etmişti. Nur talebeleri birer "terörist" gibi evlerinden toplanıyordu. 1965’te, Said Nursi’nin kitaplarının satış ve dağıtımı yasaklandı. İnsanlar fişlendi. Sunay’a verilen bir raporda, Nurcuların devlette kadrolaştıkları belirtiliyordu!
Psikolojik harekatta Diyanet'e de Said Nursi’yi karalayan, iftiralar ve yalanlarla dolu bir broşür hazırlama görevi verilmişti! Bütün müftüler Ankara’ya çağrıldı ve 45 gün seminerden geçirildi. Risale-i Nur hizmeti " yeni bir mezhep " gibi gösterilmeye çalışılıyordu. "Müritleri Said Nursi'ye kutsiyet izafe ediyor.” deniyordu.
1964’te Ankara Biricik Basımevi’nde 15 sayfalık, 'Tuhfetür-Reddiye alâ Mezhebil-Said-i Kürdiye’ adı verilen broşür bastırıldı.
Kendilerine kimsenin inanmayacağını bildikleri için sahtekârlıktan kaçınmadılar; broşüre, son Osmanlı Şeyh-ülislâmı Mustafa Sabri Efendi’nin imzasını koydular. İddiaya göre; Mustafa Sabri Efendi, Risale-i Nurları eleştiren bir risale kaleme almış ve ölümünden sonra yayımlanmasını vasiyet etmişti. Ancak gerçekler kısa süre sonra ortaya çıktı. Sabri Efendi’nin oğlu İbrahim Sabri Efendi 1965’te broşürün kat’iyen babasına ait olmadığını, olamayacağını bir mektupla açıkladı. Sabri Efendi, hayatta iken de Bediüzzaman’dan hep takdirle bahsetmişti. Broşürde eleştirilen Tarihçe-i Hayat adlı eser 1957’de basılmıştı.
Mustafa Sabri Efendi ise 1952 yılında Mısır’da Hakk’ın rahmetine kavuşmuştu.
Mustafa Sabri Efendi Arapça bilen bir insandı. Bediüzzaman için ‘Kürdiyyeti’ tabirini kullanması mümkün değildi. (Zira bu tabir müennes/dişi için kullanılır).
Broşürde, “Bu risaleyi tekrar ve tekrar oku ve okut.” notu düşülüyor ve şöyle deniyordu: “Nurcuların âlem-i İslam ve Arap âleminde alaka ve iltifata mazhar oldukları bu husustaki iddiaların ne kadar sahte, hatta bir siyasi cereyana hizmet bakımından ne kadar memlekete zararlı olduğunu ispat etmektedir. Nurculuk yeni bir mezhep ve Kur’an’ın yerine Nur risaleleri dedikleri cehalet örneklerinin okunmasını tavsiye eden batıl bir yoldur. İslam anlayışının tamamıyla zıddıdır.”
Peki, bu yalan ve iftiralarla dolu, sahte imzalı broşür halkın üzerinde etkili oldu mu? Hayır, tam tersi... Nur talebeleri cevabî broşür hazırlıyor, memleketin en ücra köşelerine kadar ulaştırıyorlar. Bu broşür, bütün iftiraları çürüttüğü gibi Nur düşmanlarının gayeleri hilafına Nur’un daha çok inkişafına vesile oluyor.
Diyanet'e bu defa Fethullah Gülen ve hizmet hareketi ile ilgili broşür hazırlattırılmış!
Olanlar tarihin tekerrürüdür...
Ali Emir Pakkan
Twitter@AliEmirPakkan