Diyarbakır Barosu, ÖHD, İHD ve TUAY-DER, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin ortak açıklama yaptı. Pandemi döneminde işkencenin ve hak ihlallerinin arttığı belirtilen açıklamada, “Hapishanelerde mahpuslara yönelik işkence ve kötü muamele uygulamalarından derhal vazgeçilmeli. Görevini kötüye kullanan kamu görevlileri hakkında etkin soruşturma açılmalı” çağrısı yapıldı.
Diyarbakır Barosu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği, İnsan Hakları Derneği, Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Derneği, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin ortak basın açıklaması yaptı. Diyarbakır Barosu’nda yapılan açıklamada, salgınla birlikte cezaevlerinde hak ihlallerimin arttığına dikkat çekildi.
Açıklamada, “Bilindiği üzere 31 Aralık 2019’da Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ‘COVID 19’ olarak adlandırılan virüs, 11 Mart itibarıyla virüsün yayılma hızı, ciddiyeti ve yetkililerin gerekli önlemleri almaması gerekçeleriyle COVİD-19 virüsünü PANDEMİ olarak ilan etmiştir. Yaşanan salgın ile birlikte tüm cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin sürekli arttığı kamuoyu ve konuyla ilgili kurumlar nezdinde gözlemlenmektedir. Bir yandan pandemi gerekçesiyle hak ihlalleri yaygınlaşıp, sistematik bir şekilde artarken hem hapishanelere sevk/sürgün esnasında hem de yeni açılan hapishanelerde bu hapishanelerin yeni açılmış olması ve henüz fiziksel şartlar noktasında tamamlanmamış olması sebebiyle var olan hak ihlalleri katmerleşmiştir. En olağan koşullarda bile sürekli yaşanan hak ihlalleri pandemi, sevk/sürgün neticesinde hukuken izah edilemez bir hal almıştır. Bu durumun son örneği Diyarbakır Kampus Hapishanelerinde yaşanmıştır.
‘SEVK SIRASINDA İHLALLER YAPILDI’
Hak ihlallerine karşı mahpusların açlık grevi başlattığı bilgisini paylaşan raporda, şöyle denildi:
“Diyarbakır Hapishane Kampusu içerisinde eylül ayında 1 ve 2 nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarının açılması üzerine Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishanesinden ve ülke genelindeki birkaç hapishanede bulunan mahpusların yeni açılan hapishanelere sevklerinin yapıldığı bilgisi tarafımıza ulaşmıştır. Bu kapsamda mahpusların ve ailelerinin sevk/sürgün esnasında hak ihlallerinin olduğu yönündeki iddiaları içerir başvuruları ve talepleri üzerine yeni açılmış olan Diyarbakır 1 ve 2 no’lu yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumlarına aşağıda ismi bulunan kurum üyelerince ziyaret gerçekleştirilmiştir. Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishanesinden 14 Eylül tarihinden 17 Eylül tarihine kadar 46 mahpus Diyarbakır 1 ve 2 no’lu yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumlarına sevk edilmiştir. Yine açıklamamızı yaptığımız bugün itibariyle de yeni sevklerin olacağı bilgisi edinilmiştir. Gerçekleşen sevkler sonrasında ağır hak ihlallerinin gerçekleştiği bilgisi üzerine, mahpuslar ile görüşmeler yapılmış ve hak ihlalleri kayıt altına alınmıştır. Belirtmek gerekir ki, yaşanan hak ihlalleri neticesinde mahpusların açlık grevine başladığı bilgisi de belirtilmiştir.”
‘PANDEMİ GEREKÇESİYLE TECRİT UYGULANIYOR’
Açıklamada sevkler sırasında mahpusların maruz kaldığı ihlallere de yer verildi: “Sevkler/sürgünler yapıldığı esnada mahpuslara ait eşyalar herhangi bir yasal engel olmamasına rağmen kendilerine verilmemiştir. Özellikle kurşun kalem verilmediği, yazılı tüm kitap ve notlarına el konulduğu, şalvarlarının yasak olduğu gerekçesi ile verilmediği, kısıtlanmış renkler olmamasına rağmen kısıtlanmış renk iddiasıyla belirli kıyafetlere el konulduğu bilgisi verilmiştir. Yine sevkler/sürgünler esnasında yapılan aramalarda mahpusların ayakkabılarının çıkartıldığı bunun yanı sıra ayakkabılarının bağcıklarının da çıkartılarak idareye teslim edilmesini istediklerini, yapılan aramanın pandemi sürecine rağmen elle yapıldığını ve bu anlamda sağlık koşullarına dikkat edilmeden uygulamalarda bulunulduğu belirtilmiştir. Akabinde mahpusların aynı ring aracıyla getirilmelerine rağmen pandemi süreci gerekçe gösterilerek her bir mahpus tek kişilik hücrelere alındıklarını belirtmişlerdir. Pandemi gerekçe gösterilerek İnfaz yasasına aykırı bir şekilde tek kişilik hücrelerde tutulan mahpuslara yönelik tecrit koşullarına derhal son verilmelidir.
‘HAKARET VE KÜFÜRLERLE DARP EDİLDİ’
Yine yapılan görüşmeler neticesinde mahpusların bulundukları tek kişilik hücrelerin henüz kaba inşaatının tamamlanmış olduğu, temizliğinin yapılabilmesi mahpuslara herhangi bir temizlik ürününün verilmediği, mahpusların kendi kişisel temizlik malzemeleri ile kaldıkları yeri temizleye çalıştıkları tarafımıza aktarılmıştır. Mahpuslara yönelik bu durum, TC Anayasasının 17. Ve 56. maddeleri ile koruma altına alınan sağlık ve yaşam hakkının açık ihlali anlamını taşımaktadır. Diyarbakır 1 no’lu yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumunda mahpusların kapalı avukat görüşü yapmaları için bulundukları odadan çıkarıldıkları esnada ayakkabılarının çıkarılmaları istenerek bu şekilde mahpuslara arama yapılmak istendiği belirtilmiştir. Aynı uygulamanın mahpusların ziyaret sonrası odalarına götürüldüğünde de yapıldığını söylemişlerdir. Bu uygulamayı kabul etmeyen mahpusların birçoğu avukat görüşlerine çıkmamış ve bu sebeple de görüşler gerçekleştirilememiştir. Mahpuslara yönelik insanlık onuruna aykırı bir şekilde gerçekleştirilen arama prosedürünün aynı zamanda mahpusların adalete/avukata erişim hakkını kullanılamaz hale getirmiştir. Yine bir mahpusun şalvar ve tişörtünü çıkarmasını istediklerini, bu şekilde bir arama dayatıldığını, mahpusun bu şekliyle aramayı kabul etmemesi üzerine kalabalık bir grup şeklinde infaz koruma memurlarınca kamera bulunmayan bir odaya alınarak kendisine hakaret ve küfür ederek, darp ettiklerini, şalvarın zorla çıkarıldığını söylemiştir.”
SORUŞTURMA TALEP EDİLDİ
Açıklamanın sonunda, söz konusu ihlallerin raporda ayrıntılı olarak verildiği belirtilerek, hukuka aykırı davranan kamu görevlileri hakkında soruşturma açılması istendi: “Hapishanelerde mahpuslara yönelik işkence ve kötü muamele uygulamalarından derhal vazgeçilmeli; hukuka aykırı fiiller gerçekleştiren kamu görevlileri hakkında etkin soruşturma mekanizmaları işletilmelidir. Bizler aşağıda isimleri belirtilen kurumlar olarak tarafımıza yapılan başvuruların takipçisi olacağımızı yüksek sesle dile getirip yaşanan hak ihlallerin bir an evvel sonlandırılması için herkesi sorumlu olmaya davet ediyoruz.”