Doç. Dr. Ekmen: Suriye'ye girmeye kalkılırsa, uyuyan hücreler uyanabilir

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi Başkanı Doç. Dr. Serhat Erkmen, Suriye'ye yönelik muhtemel kara operasyonuyla ilgili olarak, "Suriye'ye girerken karşınıza en az iki tane (IŞİD ve PYD) düşman almış oluyorsunuz." dedi. IŞİD'in Türkiye'ye yönelmesinin ardında "askeri hareketliliği caydırmak, onu engellemek, güvensizlik ortamı yaratmak olduğunu' ifade eden Erkmen, "Uyuyan hücreler uyanabilir. Harekât öncesinde bile uyanabilir" diye konuştu.

Suriye'de IŞİD hedeflerine yönelik tartışılan kara harekatının çok iyi planlanması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Serhat Erkmen, Suriye topraklarında birden fazla radikal örgüt olduğunu vurgulayarak "Çıkış stratejisi olmadan Suriye'ye girmek başlı başına bir şey ifade etmez." diye konuştu. IŞİD'in konvansiyonel olarak hareket edebilen bir örgüt olduğuna işaret eden Ekmen, sözlerine şöyle devam etti; "Şimdi konvansiyonel olarak baktığımız zaman çok ciddi bir güç farkı var. Bunu Suriye'de ve Irak'ta görüyoruz. Oradaki diğer gruplarla askeri mücadeleye giriyor. Ama asimetrik olarak baktığınız zaman son derece etkin bir örgütten bahsediyoruz. Dolayısı ile hem Türkiye içerisinde, son zamanlarda yapmış olduğu eylemlerden de görüldüğü gibi hem de Suriye ve Irak'ta kendisinden ele geçirilen bölgelerde daha sonra geri almak için yapmış olduğu eylemlerde gördüğümüz gibi, asimetrik ve taktiksel olarak mücadelesini son derece başarı ile uygulayabilen örgütlerden bir tanesi. Bu anlamda baktığınız zaman mutlaka bunu bilirkişiler değerlendiriyordur ama bir yandan bu örgüt ile sahadaki mücadelede onu oradan sürme gibi bir evresi var. Bir yandan da orası ele geçirildikten sonra oranın elde tutulması yani güvenlik altına alınması ve kontrolün sağlanması gibi bir yönü var. İkinci evre de çatışmanın bir parçası. Dolayısı ile böyle bir tehditten bahsediyoruz."

'IŞİD SURİYE'DE KOLAY BİR HEDEF OLMAYABİLİR'

Türk medyasında yer alan haberlerde olduğu gibi 'IŞİD Suriye'de Türkiye için kolay bir hedef mi?' sorusu üzerine açıklamada bulunan Erkmen, "Eğer Türk Silahlı Kuvvetleri'nin oraya girmeye niyeti varsa, zaten olası tehditleri değerlendiriyordur. Ben bunun dikensiz bir gül bahçesi olmadığının altını çizmeye çalışıyorum" dedi. Erkmen açıklamasında şunları ifade etti: "Yani öyle bir tablo çiziliyor ki medya da, işte… gireceğiz, zaten orayı kolaylıkla kontrol altına alacağız. Ondan sonra da burayı elde tutacağız. Bunların hepsini Türk Silahlı Kuvvetleri yapabilecek kapasiteye sahip. Ama bir kez bu operasyon başladıktan sonra Suriye'nin içinde kalacak olan unsurlarımızın da risk altında kalacağının da altını çizmeye çalıştım ben. Bunu yaparken de illa zırhlı arabalarına binip askerlerimize doğrudan saldıracağından bahsetmiyoruz. Bunun dışında intihar eylemleri yaparlar, mayınlar döşerler, bombalı saldırılar yaparlar yani bu tür şeylerden bahsediyoruz. Bu anlamda baktığınız zaman Suriye'ye yönelik bir operasyon öyle basite alınabilecek yani üç gün sonra bitecek bir şey değil. En önemli şey zaten burada. Suriye'ye gireceğimizi biliyoruz da çıkışımız nasıl olacak? Bir çıkış stratejisi olması gerekiyor. Bütün askeri harekâtlar, bir siyasi kararın sonucunda ortaya çıkar. Buradaki siyasi iradenin uzun vadeli stratejisini bilmeden bizim o askeri harekât hakkında değerlendirme yapmamız güç. Eğer ki siyasi irade Suriye'nin kuzeyinde bir güvenli bölge yaratıp, bunu da diğer yerel müttefikleri, gerçek anlamda bunun güvenliğini sağlayıncaya kadar Türkiye eğer orada kalmaya devam edecekse geçen süre zarfında biz de burada Türkiye'de hedef olmaya devam edeceğiz, bunu söylemeye çalışıyorum."

'UYUYAN HÜCRELER UYANABİLİR, HAREKAT ÖNCESİNDE BİLE UYANABİLİR'

Suriye'ye yapılacak olası bir harekâtta, Türkiye'de varlığı iddia edilen uyuyan hücrelerin tepkisi ne olur? sorusu üzerine, "Uyuyan hücreler uyanabilir. Harekât öncesinde bile uyanabilir" şeklinde konuşan Erkmen şöyle konuştu: "Yani, şöyle izah etmekte fayda var, IŞİD'in Türkiye'ye bilhassa yönelmesinin, eylem yapmaya çalışmasının arkasında yatan temel nedenlerden bir tanesi, bu tür, bu veya benzeri bir askeri hareketliliği caydırmak, onu engellemek, ona ilişkin bir kamuoyu yaratabilmek, güvensizlik ortamı yaratmak olduğunu zaten görüyoruz. Dolayısı ile bir sene önce Türkiye'de kendisine Suriye'de askeri bölge yaratmak niyetinde değildi. Var mıydı geçen sene bu dönemde böyle bir şey? Yoktu. Bu sene Ocak, Şubat aylarında gündeme gelmeye başladı. Ondan sonra zaten bu örgütün buradaki bağlantılarının harekete geçtiğini ülkemizde terör eylemleri gerçekleştirdiğini görüyoruz. Dolayısı ile bu ihtimal her zaman var. Şimdi tabii bunları söylemek de pek yeni şeyler de değil. Herkes farkında. Sadece insanlar unutuyorlar. Ben onu hatırlatmaya çalışıyorum."

'SURİYE'YE GİRMEKTEN ZİYADE NASIL ÇIKACAĞINI BİLMEMEK'

Çıkış stratejisi olmadan, Türkiye'nin Suriye'ye girmesinin başlı başına bir şey ifade etmeyeceğini vurgulayan Erkmen şöyle devam etti: "Burada şimdi iki yönlü bir şey olduğunu hepimiz kabul etmeliyiz. Türkiye IŞİD bölgesine girip, oradaki IŞİD tehdidini bertaraf etmeye çalışırken diğer yandan ikinci hedefi de PYD'nin hareketi. Dolayısı ile Suriye'ye girerken karşınıza en az iki tane düşman almış oluyorsunuz. Eminim ki güvenlik uzmanları bunun değerlendirmesini yapıyordur. Buna ilişkin kendi planlarını da geliştiriyorlardır ama ne kadar iyi plan yaparsanız yapın ortada bir risk faktörünün olduğunu da umursamamız gerekiyor. Sonunu göremediğimiz bir çatışma ortamının içindeyiz. Orada olan bitene Suriye eksene baktığımızda. O kadar belirsiz bir ortam ki, oraya girdiğinizde kurşunun nereden geleceğini kestiremeyebilirsiniz. Düşmanın bir tane olduğu bir yer değil. Ama hepimizin bilmesi gereken şey, eğer ulusal güvenlik anlamın neyi bilmemiz gerekiyorsa bu yapılmalı. Ama bunun sonucunda ulusal güvenliğimizi sağlayamayacaksak odur sıkıntı."

Erkmen, Suriye'ye yapılacak harekatın risklerine değinerek şunları kaydetti; "Bu iş, riskli bir iş. Riskli diye bir iş yapılmaz mı? Yapılır elbette. Neden yapılmasın? Benim dikkate çekmeye çalıştığım kamuoyunda bu iş yapılırken hafife alınmaması. Öyle ki, ABD nasıl olsa zaten vuruyor, biz de bir tane vuracağız, onlar da orada susacaklar. Olaylar medyada sulandırılıyor hafife alınıyor kolay bir harekat olacak şeklinde haber magazinleştiriliyor. Çıkış süresi belli olmayan askeri bir harekatın sonrasındaki getirileri üzerinde durmakta fayda var. Bunu tartışmak gerekiyor bence. Ben Suriye'ye girilmesine karşıyım yüzde 100 bunun engellenmesi gerekir demiyorum. IŞİD, PKK, Nusra ve diğer marjinal sol örgütlerin de Türkiye'nin güvenliğine yönelik tehdit oluşturduğunu vurguluyorum. Bu konuya sınır güvenliği olarak bakmanın yetersiz bir anlayış olduğunu söylüyorum. IŞİD'in, PKK'nın ve diğer örgütlerin Türkiye içerisinde kendi yapılanmaları var, bunlar ülkeyi terörize edecek durumdalar ve bunlarla başa çıkılabilmesi için kolektif bir güvenlik anlayışının ortaya çıkması gerekiyor. Suriye'ye yapılacak bir kara yada hava harekatı için stratejik planların iyi gözden geçirilmesini, içte ve dışta karşılaşılacak getirilerin öngörülmesinden söz ediyorum."

'FRANSA'DA MEYDANA GELEN SALDIRILARI DEĞERLENDİRMEMİZ İÇİN HENÜZ ERKEN'

11 Eylül'den bu yana en kanlı terör saldırısına sahne olan ve Fransa'nın başkenti Paris'te gece saatlerinde meydana gelen terör saldırıları için değerlendirmede bulunan Doç. Dr. Serhat Erkmen, "Güvenlik uzmanları bu korkunç eylemi kimin, neden yapmış olabileceğini tartışıyor. Fransa'da meydana gelen saldırıyı değerlendirirken, hangi örgütün yaptığını söylemek şu an için acelecilik olur. Doğrudan tanıkların sözlerinden hareketle bunun IŞİD, El Kaide veyahut ona benzer bir örgütü işaret etmek, şu kişilerin, şu örgütün işi demek için henüz erken" yorumunda bulundu. CİHAN
14 Kasım 2015 12:27
DİĞER HABERLER