Ege Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülsen Ünver, Fuar İzmir Sanat'ta düzenlenen, "Eğitim İçin Devlet-Devlet İçin Eğitim" adlı konferansta konuştu. Türkiye'deki çocukların içinde bulunduğu olumsuz şartları anlatan slaytlarda gösteren Ünver, eğitimin çocuk gelişimindeki önemine değinerek, bu gelişimin devlet yoluyla baskı aracı olarak kullanılmamasının, çocuğun bireyleşme sürecinde bu eğitim ve bilgilenme sürecini isteyerek yaşamasının önemli olduğunu belirtti.
Ülkelerin belirlediği mecburi eğitime başlama yaşında, gelişmişlik düzeylerinin ve ekonomik durumlarının önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Ünver, Finlandiya'nın bu konuda örnek teşkil ettiğini söyledi. Program türlerine de değinerek, devlet için eğitimin en kârlı, en pahalı, sonucu en geç alınan ve iyi yönetilmezse zararı en korkunç olan yatırım olduğunun altını çizdi. Politikacıların bir felsefe sahibi olması gerektiğini belirten Ünver, bu sayede halka doğru mesajlar verip doğru şekilde ulaşabileceklerini kaydetti. Bugüne kadarki anayasalarda beirlenen eğitim politikalarından bahsederek, ilgili kanunlara da değinen Ünver, politikacıların eğitime karışmaması gerektiğini savundu. Bu konuda eğitimcilerin söz hakkı olduğunu, yetkin isimler olarak eğitimin eğitimcilerine bırakılmasının daha doğru olduğunu söyledi. 4+4+4 sisteminden bahsederek konuşmasına devam eden Doç. Dr. Ünver, bu sistemin çocuklar için uygun olmadığını, eğitimin gitgide ticarileştirildiğini, çocukların sistem içinde yarış atına dönüştürülerek, gerçekten seçmek istedikleri meslekleri yapamadıklarını ve bir sınava bağlanan meslek seçiminin yanlış olduğunu söyledi. Çocukların ilköğretimden itibaren bu yarışa katılmak mecburiyetinde olduğunu, bunun ise olumsuz etki yapacağını belirtti.
'BAĞIMLI BİREYLER YETİŞTİRİYORUZ'
Finlandiya'dan örnek vererek konuşmasına devam eden Gülsen Ünver, orada eğitimin parasız olduğunu ve her öğrencinin istediği mesleği yapmak için küçüklükten itibaren yönlendirildiğini ifade etti. Bugünkü eğitim sistemlerininse çocukları özgür ve kişilikli, bağımsız düşünen bireyler olarak yetiştirmek yerine tektipleştirmeye ve siyasi güdümün etkisinde bağımlı bireyler oluşturmaya yönelik olduğunu söyledi. Eğitim politikalarının kişi ve toplum faydasını gözeten, tutarlı, sürekli, belli bir uzmanlık ve yeterliliğe sahip kişilerce oluşturulması gerektiğini belirten Doç. Dr. Ünver, Konfüçyüs ve Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin'in sözlerinden örnekler vererek, politikacıların günü kurtarmak yerine geleceğe yönelik hedefler belirlemesi, halkın da devlet içinde sorumlulukları olduğunu bilerek davranması gerektiğini sözlerine ekledi. Loris Malaguzzi'nin, İtalya'nın küçük bir bölgesi için sosyal sorumluluk projesi hazırladığını ve bölgede ilk resmi anaokulu açılmasına öncülük ettiğini de anlatan Ünver, "Bu çerçevede bölge halkıyla konuşup onları ikna eden Malaguzzi, okul öncesi eğitimin İtalya'da sistemli bir şekilde yapılaştırılmasını sağladı." dedi. CİHAN