[Turhan Bozkurt yazdı] Dolar tamamen kontrolden çıkabilir!
Dolar ve euro yükselirken hükûmet olup biteni uzaktan seyrediyor. Uluslararası camianın desteğinden mahrum kalan Türkiye'nin döviz talebini tek başına karşılaması mümkün mü? Merkez Bankası'nın mühimmatı kaldı mı? Müdahaleler niye etkili olmuyor? Samanyoluhaber ekonomi yazarı Turhan Bozkurt, Türkiye'nin çıkmaza sürüklendiğini belirtti.
Dolar tamamen kontrolden çıkabilir!
TURHAN BOZKURT
Türkiye iki yıldır makyajlanmış bilanço ile krizden çıkmış gibi gösteriliyordu. Koronavirüs salgını iktidarın suratındaki o kalın maskeyi söküp attı.
Dünyanın kıskandığı iddia edilen Türkiye'nin iç ve dış borcunu artırırken evdeki gümüşlere kadar harcadığı anlaşıldı.
Hazine tam takır kuru bakır. Kasadaki bakiyi -43 milyar TL. Aylık bütçe açığı 40 milyar lirayı aştı.
HAFTADA 20 MİLYAR TL KARŞILIKSIZ PARA BASILIYOR
Merkez Bankası’nın döviz rezervleri emanet paralar dahil 56 milyar dolara kadar indi.
Banknot ve madeni para tutarı bu hafta 200 milyar lirayı aştı. 27 Aralık 2019’de 157 milyar TL idi.
Amerika'da perakende satışlar mart ayında adeta çakıldı. Sanayi üretimi yüzde 5 düştü. Dünyanın en büyük ekonomisindeki bu veriler Korona Krizi'nin artçılarının daha şiddetleneceğini ortaya koyuyor.
Diğer tarafta dolar ve euro tırmandıkça tırmanıyor. Borsa İstanbul’da ocak ayında yüzde 66 seviyesinde olan yabancı yatırımcı payı nisan başında yüzde 58’e geriledi.
Yabancı bavulunu toplayıp Türkiye'den kaçarken borsa tırmanıyor.
Nasıl tırmandığını merak edenler bir aydır tek uçağı bile havalanmayan Türk Hava Yolları ve Pegasus hisselerindeki yüzde 50’lere varan artışlara bakabilir! Borsa yükseldi mi? Yükseldi, kime ne!
DOLAR HER AN 7 TL EŞİĞİNİ GEÇEBİLİR
Dolarda 7 TL eşiği, euro da 7,50 eşiği kritik.
Bu eşikler kalıcı olarak birkaç hafta içinde geçilirse 2018 yılı ağustos ayında patlak veren kur şokunun üzerinden iki yıl geçmeden Türkiye ekonomisi yeni bir devalüasyon daha maruz kalacak.
2018 yılı ağustos ayında 7,20 TL'ye tırmanan dolar iki yıl geçmeden aynı seviyeye yükseldi.
24 ayar altının gramı 370 lirayı aşarken, çeyrek altın İstanbul Kapalıçarşı’da 635 liraya kadar yükseldi.
Kur artışının 4 aylık zaman zarfında sadece kamuya getirdiği ilave maliyet 100 milyar TL. Özel sektörün borcu da TL olarak 170 milyar TL arttı aynı dönemde. Nasıl ödenecek bu paralar?
KİMSEYE İHTİYACIMIZ YOK MU?
Ahval-i umumi böylesine perişan iken Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Kimsenin desteğine ihtiyacımız yok.” dedi.
Keşke Türkiye’nin kendi yağı ile kavrulabilecek kadar birikimi olsa.
Yedek akçe yandı, bitti, kül oldu olmasına da dünyayı kasıp kavuran Korona Krizi’nde el uzatacak bir ülke de yok etrafımızda.
Amerikan Merkez Bankası’nın (Fed) Endonezya ve Brezilya’yı bile dahil ettiği dolar havuzuna Türkiye’yi almadığına “Amerika şimdi mi aklınıza geldi?” başlıklı makalede işaret etmiştim.
Dünyada herkes dolara hücum ederken, Fed’in yardımı olmadan Türkiye gibi döviz açığı rekoru kıran bir devletin bu savaştan sağ çıkması imkânsız. Ya çok zengin bir rezerviniz olacak ya da petrol-doğalgaz denizi üzerinde yüzeceksiniz.
Rezervlerin hâli içler acısı ki iki aylık ithalatı bile karşılamaya yetmez.
IMF PARA SAÇARKEN ERDOĞAN...
Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) SDR (Özel çekim hakkı) üzerinden en az 6 milyar dolar kaynak temin etme imkânı var ki bunun için herhangi bir şart da yok.
Vaktinde “IMF’ye 5 milyar dolar borç verdik” yalanı ile milyonları aldatan Erdoğan için böyle de olsa borç istemek kolay değil tabiî.
Salgının sebep olacağı ekonomik krizin 1929 Büyük Ekonomik Buhranı’nı çoktan geride bıraktığı artık sır değil.
IMF, Almanya, Fransa ve İngiltere gibi Türkiye’nin ihracat pazarlarında daralmanın yüzde 10’a yaklaşacağını belirtiyor ki bu tahminlere göre Korona salgını bitse bile bizim için kriz yeni başlamış olacak.
İhracatta düşüş, turizmde çöküş ve yüzde 17’yi geçen bir işsizlik dahildeki tüketimin de öyle kolay toparlanmayacağını haber veriyor.
Krizin tahribatını azaltmak için devletlerin açıkladığı yardım ve destek paketlerinin milli gelirlerine oranında Türkiye (15 milyar dolar) sonlarda yer alıyor. Almanya'nın paketi şimdilik 700 milyar euro.
Ertelenen borçlara her ay faiz işleten bankaların batık kredi kalemi iki ay sonra şişecek. Üretmeden, satış yapmadan o borçların ödenmesi mümkün mü?
HALK SEFALETE TERK EDİLİYOR
Krizde yardım etmesi icap eden vatandaşa IBAN numarası vererek “bağış yap” çağrısında bulunacak kadar acziyet içine düşen AKP lideri Erdoğan’ın “Kimsenin yardımına ihtiyacımız yok.” sözleri mevcut tabloda halkı eşi görülmemiş bir sefaletin beklediği manasına geliyor.
Tekalif-i Milliye veya Varlık Vergisi gibi acı reçeteler ilan edilmese de hakikatte devlet vatandaşın ambarındaki buğdaya kadar göz koymuş vaziyette.
Tek adam rejiminden taviz vermeden Batı liginden destek alınamayacağına göre İran, Çin, Kuzey Kore ve Rusya’da olduğu gibi halk otoriter bir rejimin dişlileri arasında maddi ve manevi acılar çekmeye devam edecek.
Yoksulluk yeni Türkiye’nin yeni normali olacak.
DOLAR ARTARSA ARTSIN!
Kaptan pilot ve yardımcısı irtifa kaybetmeyi “hızlanıyoruz” diye anons edecek kadar yalan söylemekten hicap duymuyor.
Yolculara da son dualarını etmekten ve vasiyetlerini yazmaktan başka yol kalmıyor.
“Dolar artarsa artsın. Bize ne!” diyenler için bir misal: 1 Ocak 2009’da tedavüle çıkarılan 100 TL, 65,4 Amerikan Doları’na tekabül ediyordu.
17 Nisan 2020’de 100 TL sadece 14,4 dolar ediyor. 11 senede 100 TL'nin 79,1 TL'si buharlaşmış.
Bir başka ifade ile 100 liranın alım güce 18,9 liraya inmiş.
Altın ve dolarda kâr satışları ile geri gelişi büyük yatırımcılar çifte kazanca dönüştürüyor.
Her düşüş alım için fırsat olarak görülüyor. Cuma günü tekrarlandı bu hareket.
Merkez Bankası'nın dolaylı müdahaleleri tansiyonu artırmaktan başka netice vermiyor.
Halkın daha fakirleşmesine yol açan sinsi devalüasyona çare bulunmazsa doların tamamen kontrolden çıkması an meselesi…
Sitemizi kullanmaya devam
ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz.
Detaylı bilgi almak için Çerez Politikasını ve Gizlilik Politikasını inceleyebilirsiniz.