Aksaray’da, “Bu hayvan pazarında dolar ve Euro geçmez’ pankartı açan besiciler ithal sığır ve dana ile ithal arpa-buğdayı ne ile alacak?
Et fiyatları aldı başını gitti. Kuzu pirzola 60 lirayı aştı. Dana bonfile 71 lira oldu. Kıymanın kilosu 45 lira. Kuşbaşının fiyatı muhitine göre 44 liradan 50 liraya kadar değişiyor. Zararını Hazine’nin üstlendiği Et ve Süt Kurumu’nun (ESK) satış noktalarında bile dana pirzola 51 liradan satılıyor.
Kilo başına 10 lira zarara rağmen ESK’nın fiyatı Avrupa’nın çok üzerinde. Avrupa’da ortalama 4-9 Euro arasında değişen et fiyatları Türkiye’de bunun iki katına yaklaştı.
Hazine’nin milyarlarca lira subvanse ettiği ESK da kasaplara getirilen ‘tavan fiyat şartı’ da kırmızı et fiyatlarını aşağı çekmeye yetmedi. Son çare olarak birkaç sene evvel olduğu gibi yine ithal et mekanizmasına müracaat edildi.
İTHAL ET, CANLI HAYVAN VE HUBUBATTA GÜMRÜK VERGİSİ DÜŞTÜ
Karkas et, canlı hayvan, buğday, arpa ve mısırda gümrük vergileri düşürüldü ve ithalat kapıları sonuna kadar açıldı. Hububatta hasat vaktine tekabül eden ithalatta vergi indirimi yüzünden iç pazarda alım-satım durdu. Yerli buğday ve arpada fiyatların düşmesinden endişe ediliyor.
Kendi kendine yeten Türkiye artık et ve canlı hayvanı dışarıdan getirmek mecburiyetinde kalıyor. Hem ithal hem de Türkiye’de yetiştirilen hayvanların yemi, arpası ve samanı için de yüz milyonlarca dolar ödeniyor.
6 SENEDE 5 MİLYAR DOLAR YURT DIŞINA GİTTİ
2010’dan bugüne kadar hayvancılık kaleminde yurt dışına giden döviz tutarı 5 milyar doları aştı. Bu arada ne et ucuzladı ne de besicinin mağduriyeti giderildi.
Göstermelik teşviklerden öteye geçilemedi. Yem başta olmak üzere diğer girdilerin artan maliyeti altında ezilen besicinin derdine derman olamadı.
Ne hazindir ki besicinin para kazanamadığı bir sektörde tüketici dünyanın en pahalı etini tüketiyor. Daha doğrusu tüketemiyor. ABD’de her sene kişi başına 120-170 kilo arası, Avrupa’da 70-80 kilo arası et tüketiliyor. Türkiye’de ise senelik et tüketimi sadece 14-15 kilo civarında.
İKİ KİLO BONFİLE ASGARİ ÜCRETİN YÜZDE 10’U
Bunlar ortalama rakamlar. Dar gelirlilerin ekseriyeti ayda 200 gram bile et alamıyor. Asgari ücret 1.400 lira, ortalama emekli maaşı da o civarda. 80 milyonluk nüfusun dörtte biri için iki kilo bonfile maaşın yüzde 10’una tekabül ediyor.
Türkiye’de et pahalı, zira ham madde yok. Çiftçiyi hayvan yeminde dışa bağımlı hale getiren Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı daha geçenlerde nispet yapar gibi meraların imara açılması için teşebbüste bulundu.
HAYVAN SAYISI 1980’DE 87 MİLYON, 2017’DE 57 MİLYON
Köyde geçinemeyen çiftçi haliyle şehire vasıfsız eleman olarak göç ediyor. Rakamlar bu göçün hayvancılığı nasıl bitirdiğini teyit ediyor. 1980’de büyükbaş ve küçükbaş hayvan toplamı 87 milyondu. Nüfus ise 44 milyon. Bugünkü toplam hayvan sayısı bütün o teşvik gürültüsüne rağmen 58 milyon. Nüfus ise 80 milyon.
Güya sanayi toplumu olacaktık. Bunun için köyler boşaldı, hayvancılık terk edildi. Sanayicilik hülyası ile çıkılan yolda inşaatta karar kıldık. Köyde kalanlar da nakite sıkıştıkça süt sığırlarını mezbahaneye satıyor.
SÜT FİYATI DÜŞTÜKÇE SIĞIRLAR KESİLİYOR
Çiğ süt fiyatı yazın dondurma tüketimi sebebiyle artsa da kışın yerlerde sürünüyor. Süt ırkı hayvan, et için kesilince hayvan sayısı tabii olarak azalıyor.
Almanya, Fransa, Amerika gibi ekonomiler Türkiye’den daha mı az sanayi memleketi ki oralarda süt de ucuz et de… 2005’te 409 bin ton et ithal eden AKP, pahalı ete kalıcı bir çare bulamadı. 10 sene içinde canlı hayvan ve karkas et toplamında 1 milyon tonluk ithalat yapıldı.
İTHALAT SADECE BELLİ İSİMLERİ İHYA EDECEK
İthalat ile gıda fiyatlarının, kırmızı etin ucuzlamayacağını gayet iyi biliyorlar. Sadece ithalatçı grupları ihya edecekler. Besici, çiftçi yüksek maliyetler altında ezilmeye devam edecek. En sonunda hayvancılığı tamamen bırakacak.
Irk ıslahı yapmadan, hammadde açığını giderici üretim modelleri geliştirmeden, mazot ve gübre gibi girdilerde maliyetleri düşürmeden, çiftçiyi doğru ve etkili teşviklerle köyünde tutmadan günü birlik kararlarla hayvansal proteinde dışa bağımlılık bitirilemez.
Mevzu çiftçi, besici ya da kasaplarla mahdut tutulmayacak kadar ciddi esasında. Nüfusun sağlıklı ve zinde olması ile doğrudan alakalı…
Protein kaynağı olarak et tüketimi çocukların beslenmesinde hayati bir role sahip. Et yemeyen erişkinlerde B12 vitamini eksikliği ve demir eksikliği farklı hastalıklara kapı aralar. Uzmanlar sıhhat için bir insanın haftada 3-4 kez (bir öğünde 120 gram) kırmızı et yemesini tavsiye ediyor.
HELALLİK VE HİJYEN KRİTERLERİ KİMİN UMURUNDA!
İthal etin hangi şartlar altında temin edildiği de meçhul. Bu etlerin elde edildiği hayvanların ne ile beslendiğini kimse bilmiyor. Kesim esnasında İslamî usullere riayet edilip edilmediği de açıklanmıyor.
Et bu kadar pahalı olunca fırsatçılara gün doğuyor. ‘Ucuz’ diye kaçak et özellikle restoran, lokanta ve otellere satılıyor. Etin helallik ve hijyen kriterlerini taşıyıp taşımadığı hastane, kışla ve öğrenci yurtları gibi tüketimin fazla olduğu kamu kurumlarının yemek ihalesini alan şirketlerin idarecilerinin insafına kalmış. Manisa ve Edirne’de peşi sıra askerlerin yemekten zehirlenmesi bu mevzudaki teftişlerin ne kadar etkili olduğu hakkında önemli ipuçları veriyor!
BU ŞEKİLDE SEKTÖR BATAR
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar, ithalat kararı alınırken üretici maliyetlerinin dikkate alınmadığını vurguluyor: “Et fiyatlarımız yüksek ama üretici fiyatlarına baktığımızda üreticinin kilogram başına 1,5 lira para kazandığı görülüyor. Sekiz ay besi yapan üreticinin kârı yüzde 5,3’ü geçmiyor. Bu gümrüklerle ithalat yaparsak sektör batar. Üretimi sürdüremez hale geliriz.”
Başlığa döneyim…
İthalatın önünün kimler için açıldığı az çok anlaşıldı.
Esas merak ettiğim husus şu:
Kasım 2016’da Aksaray Hayvan Pazarı’nda ellerinde maket 1 dolarları yakan besiciler şimdi ne yapacak?
Yerli hayvan sayısı ihtiyacı karşılamadığına göre ayakta kalmak için onların da ithal dana ya da sığır almaktan başka çaresi yok.
Hepsi dolar ve Euro kullanmayacaklarını taahhüt etmişti. O halde ithal hayvan besiciliğini içlerine sindirecekler mi?
TL İLE İTHALAT MÜMKÜN MÜ?
Ödemeyi TL ile mi dolarla mı yapacaklar?
AKP’nin gözdesi ithalatçı firmalar TL ile satışa razı olacak mı?
Türkiye petrol ve doğalgaza 50 milyar dolar ödüyor. Petrol ve doğalgaz kaynaklarımız olmadığı için bu rakamı sineye çekiyoruz.
Pekâlâ aynı Türkiye, hayvan ve hububat ithalatına senede 1,5 milyar dolara yakın döviz ödeyecek kadar zengin mi?
TARIK ZİYA