"Patronlar kulübü” TÜSİAD'ın Başkanı Simone Kaslowski, özel sektörün 220 milyar doları bulan döviz borçlarına acilen çözüm bulunması için hükümete çağrıda bulundu. Kaslowski'nin teklifine göre bankalar döviz borçlarını bilançodan çıkaracak ve söz konusu borçlar için karşılık ayırma külfetinden kurtarılacak. Bir nevi şirket borçları kamulaştırılacak.
SAMANYOLUHABER | ÖZEL- "Patronlar Kulübü” olarak bilinin Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’nin (TÜSİAD) Başkanı Simone Kaslowski, "Bir ekonominin kalkınması, ancak ve ancak reformlarla gerçekleşebilir.” dedi.
Reform çağrısında hukuk ve demokrasi açığına dikkati çeken Kaslowski özel sektörün birikmiş döviz cinsinden borçlarına da çözüm bulunması için biran önce harekete geçilmesi gerektiğini de söyledi.
SICAK PARANIN SONUCU
TÜSİAD'ın tarafından İstanbul'da düzenlenen arama konferansında konuşan Kaslowski, “Bol ve ucuz para ister dışarıdan sermaye akımları ile gelsin ister içeride oluşturulsun her zaman temel meseleye yol açar, yüksek borç ve enflasyon. Kısa vadede büyüme ve istihdamı artıran genişlemeci politikalar, borcun ve enflasyonun da artmasına sebep olur.” diye konuştu.
TASARRUFUNU KORUYABİLMEK İÇİN DÖVİZ ALIYOR
Kaslowski, yüksek enflasyon sebebiyle Türk Lirası’ndan kaçışın nasıl hızlandığını şu sözlerle aktardı: “Hepimiz gördük ki enflasyon hedeflemesinden vazgeçildiğinde çok kısa bir süre içinde yeniden çift haneleri görüyoruz. Tasarruf sahipleri birikimlerini enflasyondan koruyabilmek için dövize ya da altına yöneliyor. Bu sebeple iş dünyası daha düşük faizli olduğu için dövizle borçlanmayı tercih ediyor.”
EKONOMİDE DOLARİZASYON ARTTI
Kaslowski, yüksek enflasyonun Türk insanını kendi para biriminden uzaklaştırdığını anlatarak, "Kendi para birimimizde uzun vadeli düşük faizli finansmana erişim kısıtlanıyor. Yüksek enflasyon yalnızca hayat pahalılığına ve gelir eşitsizliğine değil, ekonomide dolarizasyona yol açıyor. Bugün döviz cinsinden borçlanmanın nasıl büyük bir sorun olduğunu hep beraber görüyoruz. Bu meseleyi çözmenin yolu serbest piyasa ilkelerine bağlı kalarak enflasyonu düşürmektir.” dedi.
Kaslowski, kur ve faizdeki bozulmanın, girdi maliyetlerindeki artışların şirket bilançolarına ve yatırım yapma kapasitelerine çok ciddi zarar verdiğini belirterek, “Ama artık kalıcı çözümler üretmek zamanı.” ifadelerini kullandı.
BANKALAR BORÇLARI BİLANÇODAN ÇIKARSIN
Kaslowski özel sektörün 220 milyar doları bulan net döviz borcuna çözüm bulunmasından neyi kastettiğini de aktardı.
Buna göre döviz borçları banka bilançolarından çıkarılmalı ve bankalar bu krediler için kaynak (munzam karşılık) ayırma mükellefiyetinden kurtarılmalı.
Kaslowski’nin teklifi döviz borçları karşılığında bankalara devlet iç borçlanma senedi (DİBS) verilmesi anlamına geliyor.
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’nin (TÜSİAD) Başkanı Simone Kaslowski, döviz borçlarının banka bilançolarından çıkarılmasını teklif etti.
ŞİRKET BORÇLARI KAMULAŞTIRILACAK MI?
Devletin borçları üstlendiği sistemde bankalar borçlar karşılığında Hazine kâğıtlarını teminat olarak gösterip yeni kredi alma yollarına bakacak.
Uzmanlar döviz borçlarının kamulaştırılmasının faiz ve kur üzerindeki etkilerinin farklı olabileceğini belirtirken, “Hazine’nin şu anda böyle bir gücü ve imkânı yok. Borçluluk çok yüksek.” tespitinde bulundu.
TÜSİAD’A GÖRE VAKİT KALMADI
Kaslowski, “Bankacılık sektörünün elindeki kaynakları en verimli alanlara aktarabilmesi, taze kredilerle ekonominin sağlıklı büyümesini sağlayabilmesi için sorunlu kredilerle ilgili somut adımların aciliyet kazandığına inanıyoruz.” diyerek döviz borçlarında gerekli adımların biran önce atılması gerektiğini iddia etti.
TEMEL HAK VE HÜRRİYETLER TEMİNAT ALTINDA DEĞİLSE...
Kaslowski, yatırım için demokrasi ve hukukun en önemli kriter olduğunu vurguladı.
Kaslowski, "Hukukun üstünlüğü, kurallı ve güven veren bir ekonominin ön şartıdır. Temel hak ve hürriyetmeri teminat altında olmadığı bir sistemde yatırım, istihdam, girişimcilik ve inovasyondan bahsetmek mümkün değil.” diye konuştu.
TÜSİAD Başkanı Kaslowski dünyada mevcut dengelerde ancak bir hukuk devleti ve özgürlükler toplumu olan bir Türkiye’nin rekabet edebilme ihtimali olduğuna dikkati çekti.
“DEVLET KENDİNİ HUKUK KURALLARI İLE BAĞLAMALI”
Kaslowski, hukuk devletini güçlendirmek demenin Türkiye'yi ve ekonomiyi güçlendirmek demek olduğunun altını çizdi.
Kaslowski, "Devletin kendini hukukun kurallarıyla bağladığı bir sistem ekonomide de çok ihtiyaç duyduğumuz güveni verebilir. Ekonomik anlamda yapacağımız tüm reform ve istikrar programlarının başarısı bu toplumsal güvenin sağlanmasıyla doğru orantılıdır.” dedi.