Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) kredi derecelendirme şirketlerinin son dönemde Türkiye ekonomisine yönelik birbiri ardına açıkladıkları düşük notların önümüzdeki dönemde yabancı sermaye girişini daha da yavaşlatıp ülkeden sermaye kaçışını hızlandırabileceği uyarısında bulundu.
Son dönemde Türkiye'de döviz kurunun hızla artmasında siyasi belirsizliklerin yanı sıra, özellikle yabancı sermaye girişinin yavaşlaması, yerli sermaye kaçışının ise hızlanmasının etkili olduğu belirtiliyor.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) bünyesinde faaliyet gösteren TEPAV, Türkiye'ye gelen ve Türkiye'den giden doğrudan yatırımlardaki gelişmeleri içeren raporunun nisan sayısını yayımladı. Rapora göre, Türkiye'den yurt dışına giden (ODI ) ve yurt içine gelen (FDI ) doğrudan yatırımların seyrini gösteren ODI/FDI oranı nisan sonunda, geçen yılın sonuna göre 2.9 puan birden yükselerek yüzde 24.8'den yüzde 27.7'ye çıktı. ODI/FDI oranındaki yükseliş, Türkiye'de yerleşiklerin, yani yerli sermayenin yurt dışına yönelişinin, yabancıların yurt içine yönelişinden daha hızlı arttığını ifade ediyor.
2.8 MİLYAR DIŞARI KAÇTI
TEPAV'ın raporuna göre, geçen yılın sonu itibariyle yurt dışından 10 milyar 904 milyon dolarlık yabancı sermaye Türkiye'ye yatırım için gelmiş, buna karşılık Türkiye'den 2.7 milyar dolarlık yatırım sermayesi kaçışı olmuştu. Nisan sonuna gelindiğinde ise yıllık bazda ülkeye gelen yabancı sermaye tutarı 10 milyar 36 milyon dolara düşerken ülkeden kaçan sermaye 2 milyar 779 milyon dolara yükseldi. Raporda bu bozulmanın özellikle 2008 yılından itibaren arttığına dikkat çekilirken, 2006-2016 dönemi itibariyle yurt dışına kaçan sermayenin milli gelire oranının yüzde 0.2'den yüzde 0.4'e çıktığı, yurda gelen yabancı sermayenin milli gelire oranın ise yüzde 3.7'den yüzde 1.6'ya düştüğü bilgisi verildi.
ODI/FDI oranının Türkiye'deki yatırım ortamının cazibe düzeyini anlatan önemli bir gösterge olduğu ifade edilen raporda, yatırımcıların ülkeye giriş ya da ülkeden kaçış yönündeki kararlarını, iç pazarın cazibesi, hukuki düzenlemeler, işgücü maliyetleri, vergi yükleri, işgücünün sahip olduğu beceri seti ve siyasi, ekonomik istikrar gibi durumların etkilediği belirtildi. Raporda, son dönemde hükümetin adeta görmezden geldiği, dış müdahale olarak değerlendirdiği, hatta seçim sonrasında ders verileceği uyarısında bulunduğu kredi derecelendirme şirketlerinin Türkiye ekonomisi ve bankalara yönelik ‘kırık' not açıklamalarına ilişkin de kritik bir analiz yer aldı. Raporda, olası not düşüşlerinin ülkeye sermaye girişlerini daha da yavaşlatıp yerli sermaye kaçışlarını hızlandırabileceği endişesi şöyle ifade edildi:
KÖTÜ NOT CAZİBEYİ BOZAR
“Kredi derecelendirme kuruluşlarının ülkelere ve o ülkedeki finansal kuruluşlara verdiği notlar da yurt dışındaki yatırımcıların bir ülkeye yapacakları yatırımlara ilişkin kararlarını etkileyen önemli göstergeler olarak ele alınmalıdır. Bu çerçevede, Haziran 2018 başında Fitch'in 25 Türk bankasını negatif izlemeye alması, Moody's'in de Türkiye'nin Ba2 olan kredi notunu önümüzdeki dönemin makroekonomik politikalara ilişkin belirsizlik barındırması gerekçesiyle izlemeye alması dikkate alınmalıdır. Söz konusu derecelendirme kuruluşları, gelecek dönemlerde ekonomide olumlu gelişmeler yaşanmaması halinde Türkiye'ye yönelik not indirimleri açıklayacağından, bu izleme kararları Türkiye'nin yabancı yatırımcılar için cazibesini olumsuz yönde etkileyebilecek gelişmeler olarak değerlendirilmelidir.”