Döviz krizi Erdoğan'a zarar verecek mi? Son anketler ne diyor?

Türkiye'nin yaşadığı ekonomik kriz Erdoğan ve AKP'nin oy oranına yansır mı?
Ahwalnews.com'un haberine göre  Washington Post Erdoğan'ın döviz krizinden sonraki popülerliği ile ilgili bir analiz yayınladı 

Türk Lirası’nın yıl boyu sürdüğü değer kaybı bu ay iyice hızlandı ve Lira çöktü. Lira 2018 yılında %60’ın üzerinde değer kaybetti ki, bu Lira’da 2001 yılından beri görülmüş en hızlı düşüş. 

David A. Steinberg, Washington Post'taki yazısında "Türkiye’de seçmenler arasında yapılan yeni bir araştırma, krizin hükümetin popülerliğine zarar verdiğini gösteriyor" diyor ve ekliyor:

"Ancak ödenecek siyasal bedelin çok yüksek olması beklenmiyor, zira hükümet, Türkiye vatandaşlarını, krizden kendisinin sorumlu olmadığına ikna etmeyi başarmış." 

Steinberg'in yazısı şöyle devam ediyor:

Türkiye’nin döviz sorunları, bazı başka gelişmekte olan piyasaları olumsuz etkilediği gibi, Amerikan borsalarında son günlerde gözlemlenen düşüşe de katkı yaptı. Ancak krizin asıl mağdurları Türkiye vatandaşları olacak. Para birimlerindeki bu büyüklükteki değer kayıplarının, Gayri Safi Milli Hasılada büyük düşüşlere, yüksek enflasyona ve banka iflaslarına neden oldukları biliniyor. 

Döviz krizleri görevdeki politikacılar açısından da kötü haber anlamına geliyor. 1980’lerde Arjantin ve Uruguay’daki, 1998’de ise Endonezya’daki otoriter rejimlerin düşüşünde döviz krizlerinin payı büyüktü. Jeffrey Frankel’in yaptığı bir araştırmaya göre, ulusal liderlerin  bir döviz krizinden sonraki ilk altı ayda iktidardan düşmeleri %70 daha muhtemel. 

Söz konusu son araştırma geçtiğimiz ay, Türkiye’de Frekans Research tarafından tesadüfi örneklem yoluyla seçilmiş 2000 kişinin katılımıyla yapıldı. 

Araştırma Türkiyelilerin çok büyük bir çoğunluğunun Liranın değer kaybı ile ilgili olumsuz görüşlere sahip olduğunu gösteriyor. Görüşülenlerin %84’ü liranın değer kaybının kendileri ve Türkiye ekonomisi için kötü olduğunu söylediler. Görüşülenlerin sadece %5’i Liradaki değer kaybının kendileri ve ülke için iyi olduğunu söylediler. 

Liradaki değer kaybı, hükümetin popülaritesini de olumsuz etkiledi. Araştırmada insanların hükümetin performansına 0 (kesinlikle onaylamıyorum) ile 10 (kesinlikle onaylıyorum) arasındaki bir not vermeleri istendi. Hükümet’in onay notu Liranın değer kaybının kendileri ve ülke için iyi olduğunu söyleyenler arasında özellikle iyi görünüyor. Hükümetin nüfusun bu küçük kesiminden aldığı onay notu ortalaması 7.7. Buna mukabil Lira’daki değer kaybının kendileri ve ülke için kötü olduğunu söyleyenler arasında hükümetin aldığı onay notu ortalaması sadece 5.2. 

Onay oranlarının araştırmanın yapıldığı iki haftalık süre zarfında ne şekilde değiştiğine bakıldığında da benzer bir tablo ortaya çıkıyor. Araştırmanın yapıldığı ilk hafta içinde (2-8 Temmuz arasında), Türk Lirası nispeten daha güçlüyken, ortalama onay notu %5.7’ydi. 

Sonra Lira’da, 9 - 11 Temmuz tarihleri arasında, %6.5’luk bir değer kaybı yaşandı ki bu Lira’da 2010 yılından beri gözlemlenen en büyük üç günlük düşüş oranıydı. 

Araştırmanın son altı gününde (Temmuz 12 - 17 arasında) görüşülenler arasında hükümetin performansından hoşnut olanların çok az olduğu görüldü. Hükümetin bu dönemde görüşülenler arasındaki onay notu ortalaması sadece 3.7’ydi. 

Bu ilişkiyi yorumlarken temkinli olmakta fayda var, zira araştırma ülkenin farklı bölgelerinde, farklı zamanlarda yürütüldü. Liradaki değer kaybı ile, hükümetin onay notunun da düşmüş olması, döviz krizinin iktidar partisine verilen desteği erittiğine işaret ediyor. 

En önemlisi Türk halkı, krizden hükümetin sorumlu olduğuna inanmıyor. Liradaki değer kaybından en çok kimin sorumlu olduğu sorulduğunda, görüşülenlerin sadece %36’sı’nın yanıtı AKP oldu. 

Sorumluluğun çok büyük bir kısmını Erdoğan’a yüklemek için çok haklı ve geçerli sebepler olmasına rağmen, durum buydu. En dikkat çekici olan ise, daha fazla sayıda Türkiyelinin bu durumdan sorumlu olanların yabancı hükümetler olduğunu söylemesiydi.
Görüşülenlerin %42’si bu görüşteydi. 

Erdoğan’ın krizin suçunu başkalarına yükleme kabiliyeti olağanüstü. Cumhurbaşkanı yabancı düşmanların Türkiye’ye karşı ekonomik bir savaş açtıklarını defalarca tekrarladı. Türk halkının bu tezleri kabul etmesinin temel sebebi, bunun karşıtı tezlere erişimlerinin olmaması ki bu da hükümetin medyayı neredeyse tamamen kontrol ediyor olmasının doğal bir sonucu. 

Ancak Türkiye’deki, haberleri çoğunlukla Internetten ve sosyal medyadan takip eden ve dolayısıyla konu hakkındaki alternatif görüşleri de duyabilen azınlık arasında, Liradaki değer kaybının sorumluluğunu hükümeti yükleme oranı (%47) yabancı hükümetlere yükleme oranından (%32) epeyce daha yüksekti. 

Hükümetin ekonomik krizin suçunu başkalarına yükleme beceresi, popülaritesini desteklemeye yardımcı oldu. Liradaki değer kaybından yabancı hükümetlerin sorumlu olduğunu söyleyen insanlar aynı zamanda AKP hükümetine en güçlü desteği verenler. Bu insanların onay notu ortalaması 7.4. Buna mukabil, krizden hükümeti sorumlu tutanların onay notu ortalaması, hükümet açısından acınası düzeyde: 2.4. Erdoğan’ın siyasi geleceği, büyük ölçüde Türkiye halkını liradaki değer kaybından kendisinin sorumlu olmadığına ikna etmeye devam edebilmesine bağlı. 

Son analizde, dövizdeki düşüşten hissedilen yaygın hoşnutsuzluğun, Erdoğan’ın popülaritesine halel getirmesi muhtemel. Ancak bir çok başka döviz krizi ile kıyaslandığında, bu kriz hükümet açısından nispeten daha düşük bir tehdit oluşturuyor zira hükümet kendi yarattığı krizin suçunu başkalarına atmakta çok büyük bir maharet gösteriyor. 
01 Eylül 2018 21:24
DİĞER HABERLER