'Dündar ve Gül'ün tutuklanmaları basın özgürlüğüne darbedir'

Çukurova Gazeteciler Cemiyeti (ÇGC) ile Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Adana Şubesi Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün tutuklanmasını protesto etti.

ÇGC önünde toplanan gazeteciler, "Susma, sustukça sıra sana gelecek, özgür basın susturulamaz" şeklinde sloganlar atarak, Atatürk Anıtı'na kadar yürüdü. ÇGC Başkanı Cafer Esendemir, burada yaptığı açıklamada, Türkiye'de son günlerde özellikle basına yönelik baskıların giderek arttığına dikkat çekti. Artan baskılar nedeniyle basının görevini yapamaz hale geldiğini belirten Esendemir, halkın haber alma özgürlüğü ve doğru bilgilendirilmesi hakkının kısıtlanmak istendiğini kaydetti.

'İKTİDARLARIN, YAYINLARDAN RAHATSIZLIK DUYMASI, HUKUKUN AYAKLAR ALTINA ALINMASINA GEREKÇE OLAMAZ'

Özgürlük alanlarının daraltılmaya çalışıldığı, suskun ve tepkisiz bir toplum oluşturmak için demokratik kazanımların aşındırıldığı günümüzde son yapılan tutuklamalarla Türkiye'nin demokrasi karnesine bir olumsuz not daha düşüldüğünü bildiren Esendemir, Cumhuriyet Gazetesi'nin soruşturmaya konu olan haberinin yayınlanmasının ardından 5.5 ay geçtikten sonra dava açıldığını hatırlattı. Bu durumun Basın Kanunu'na aykırı olduğunun altını çizen Esendemir, "Hukukun ayaklar altına alındığı, cezalandırmaya dönük tutuklama basın tarihine kara bir leke olarak geçecektir. Son yıllarda ülkemizde basın üzerinde kabul edilemez bir baskı uygulanmak istenmektedir. Türkiye'de yazdıkları haberler, yaptıkları yorumlar ve gazetecilik faaliyetleri nedeniyle gazeteciler hapishanelere atılmış, basılmamış kitaplar toplatılmış, gazete matbaaları basılır hale gelmiştir. Siyasi iktidarların basının yaptığı yayınlardan rahatsızlık duyması, hukukun ayaklar altına alınmasına gerekçe olamaz." dedi.

'AYNI KONUDA KONUŞAN TUĞRUL TÜRKEŞ BAŞBAKAN YARDIMCISI YAPILIYOR, HABER YAPANLAR İSE CEZAEVİNE KONULUYOR'

Toplumu derinden sarsan her olayın üstüne yayın yasağı getirilerek gözlerden kaçırılmaya çalışıldığını vurgulayan Cafer Esendemir, gazetecinin görevini yapmasının çeşitli şekillerde engellendiğini dile getirdi. Esendemir, satın alma yoluyla yada baskı ve şantajla basının susturulmak istenmesinin Anayasa'nın çağdaş, demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığını anlattı. Avrupa Birliği (AB)'ne girme sürecinin devam ettiği, çağdaş normlarda demokratik yaşamın, özgürlüklerin genişletilmeye gayret edildiği bir ortamda ülke hapishanelerinin gazetecilerle doldurulduğunu aktaran Esendemir, şöyle devam etti: "Can Dündar ve Erdem Gül, bu baskıların son örneğidir. Meslektaşlarımız gazetecilik görevlerini yerine getirmiş, toplumun haber alma hakkı ve doğru bilgilendirilmesini amaçlayan bir yayıncılık örneği sergilemişlerdir. Kaldı ki; Basın Kanunu'na göre 'Gazetede yayınlanan haber için 2 veya 4 ay içerisinde soruşturma açılabilir' denilmektedir. Bu örnekte ise yayının üzerinden 5.5 ay geçtikten sonra soruşturma başlatılmıştır. Bu soruşturma bu yönüyle de daha en baştan kadüktür. Asla kabul edilemez. Dündar ve Gül'ün gazetecilik faaliyetlerini yerine getirirken tutuklanmaları, basın özgürlüğüne darbedir. Askeri yönetimlerde bile rastlanmayan böylesi kabul edilemez bir tutuklama, ülkemizin demokrasi karnesine yazılmış bir zayıftır. Bu davada; siyasiler yaptıkları beyanlarla acıkça yargıya müdahale etmişlerdir. Basın özgürlüğü demokrasinin vazgeçilmez ilkesidir ve toplumun nefes alma yoludur. Dündar ve Gül'ün bir an önce serbest bırakılmaları, cezalandırmaya dönük olarak gerçekleştirilen tutuklamanın kaldırılarak yargılamanın tutuksuz olarak yapılması gerekmektedir. Türkiye çelişkiler ülkesi olmuştur. Aynı konuda konuşan Tuğrul Türkeş Başbakan Yardımcısı yapılıyor, haber yapanlar ise cezaevine konuluyor."

'BU ÜLKEDE HER ŞEY DÜZGÜN DE BİR GAZETECİLER Mİ BOZUK?'

TGS Adana Şube Başkanı Salim Büyükkaya ise Anadolu'nun değişik kentlerinde her gün onlarca basın emekçisinin benzeri davalara muhatap olduğunu açıkladı. Büyükkaya, "Bu linç kültürü ve havasına bir son verilmese işin sonunun geleceği yok. Birisi Cumhurbaşkanı'na 'hakareti' gerekçe gösteriyor. Ama Anadolu'da kaymakama, rektöre, belediye başkanına, polis müdürüne 'hakaret' gerekçe gösterilerek, gazeteciler sudan bahanelerle yargı önüne çıkarılıyor. Bu baskılara son verilmesi lazım. Gazetecileri tüm olumsuzlukların suçlu gibi görenlere şunu soruyoruz: Bu ülkede her şey düzgün de bir gazeteciler mi bozuk? Elinizi vicdanınıza koyarak, 'evet' diyebiliyorsanız biz bu işi bırakalım. Diyemiyorsanız, bırakın işimizi yapalım." şeklinde konuştu. CİHAN
28 Kasım 2015 12:53
DİĞER HABERLER