Dünyaca ünlü Profesör Acemoğlu: Ekonomiyle ilgili daha en kötüsü başlamadı

MIT (Massachusetts Teknoloji Enstitüsü) İktisat Profesörü Daron Acemoğlu, Türkiye ekonomisinin gidişatına ilişkin değerlendirmesinde “Büyük ihtimalle henüz en kötü kısmı başlamadı” yorumunda bulundu.
Acemoğlu'nun Agos Gazetesi'nden Yetvart Danzikyan'a verdiği röportajda Acemoğlu önemli uyarılarda bulundu. 

-Türkiye’nin zaten zayıf olan ekonomik durumu, pek çok kişiyi ikna etmeyen İstanbul seçimlerinin tekrar edilmesi kararıyla yeni bir görünüm kazandı. Dolar/TL, 6 liranın üzerine yerleşmiş görünüyor. Uzun süredir “Hukukun üstünlüğü kurulmazsa ekonomi de sağlıklı yürümez” uyarıları yapılıyordu Türkiye için. Bu son gelişmeyle Türkiye dışarıdan nasıl görünüyor, Türkiye’yi neler bekliyor?

-İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptal edilmesi kararı uluslararası kamuoyunu şoke etti. Türkiye demokrasisi, sahip olduğu azıcık inandırıcılığı da kaybetti. Bu durum ekonomi açısından kötüye işarettir.
Birkaç yıldır Türkiye’yi, her şeye rağmen, gelişmekte olan ekonomiler portföyü içinde değerlendirerek ‘idare eden’ yabancı yatırımcılar, bu tutumlarını gözden geçirmeye başladılar bile.
Fakat mesele yabancı yatırımcıların görüşlerinden ibaret değil. Ancak sağlam ekonomi kurumları, hukukun üstünlüğünü ayakta tutan yasal kurumları ve bu kurumları destekleyen güvenilir demokratik bir yönetimi olan ülkeler uzun vadeli olarak sürdürülebilir bir büyüme yakalayabilirler. Türkiye hiçbir zaman geniş, kapsayıcı ekonomi kurumlarına sahip bir ülke olmadı ve hiçbir zaman tamamıyla demokratik bir siyasi sistem inşa edemedi. Fakat on yıldır işler daha da kötüye gidiyor. Bu da her şeyden önce Türkiye şirketlerinin sağlığı ve potansiyeli ile Türkiye vatandaşlarının refahı açısından önem taşıyor.

-Dolar/TL’nin yükselmesi ekonomi yönetimini de zorluyor. Önceki hafta Türkiye bankaları uluslararası piyasalarda 4,5 milyar ABD Doları sattı. Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin hızla eridiği belirtiliyor, bütçe de açık veriyor. 2018 ve 2019’un ilk dört ayı karşılaştırıldığında, toplam giderlerin yüzde 29 arttığı görülüyor. Bu sağlıklı bir gidişat mı?

-Türkiye’de neredeyse beş yıldır bir “aşırı sıcak seçim ekonomisi” söz konusuydu. Bu, devlet harcamalarında ve kredilerde ekonominin ihtiyacını ötesinde bir genişleme anlamına geliyordu. Cari işlem açığı ve liranın değerinin düşmesi, bunun sonuçları. Kamu maliyesinin durumu daha da sorunlu; orada durum, kamu kuruluşları aracılığıyla verilen örtük garantiler nedeniyle, göründüğünden bile kötü olabilir. Her şey sağlıksız ve çok riskli görünüyor.

-Türkiye’nin bir krize doğru sürüklendiği söylenebilir mi? 

-Vaziyet pek iyi görünmüyor. Büyük ihtimalle henüz en kötü kısmı başlamadı. Yerel seçimler yaklaşırken hükümet çok harcama yaptı ve devlet bankaları kredileri genişletti – o kadar ki, özel bankaların uyguladığı sıkı politika, devlet bankalarının kredilerindeki artış nedeniyle reel sektörü etkilemedi. Fakat bu geçici bir durum. Kredi genişlemesi durduğunda –ki eninde sonunda bu olacak–, özellikle inşaat sektöründeki birçok şirketin bilançosundaki sorunların ne kadar derin olduğu ortaya çıkacak. O noktada Türkiye’nin orta ölçekli mi yoksa büyük bir sorunla mı karşı karşıya olduğu daha kolay görülebilecek (sorunun küçük olması ihtimalinin sıfıra yakın olduğunu varsayabiliriz).
Orta ölçekli bir sorunla, yabancı sermaye girişleriyle baş edilebilirdi. Fakat şimdi, Türkiye siyasetine ve ekonomisine yönelik güven dibe vurmuşken, bu ihtimal çok düşük.

01 Haziran 2019 12:48
DİĞER HABERLER