Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin (AKPM) hazırladığı Türkiye raporunda demokratikleşme ve özgürlükler konusunda çok ciddi eleştiriler yer alırken, hükümetin Gülen hareketi ile ilgili “paralel yapı” iddiaları da çöktü. Raporda “paralel yapı” iddiaları “sözde” şeklinde tanımlarken, bu bahaneyle hakim ve savcıların tayin ve tasfiye edildiği yargı üzerinde baskı kurulduğu ifade ediliyor. Rapor, Çarşamba günü genel kurul salonunda tartışmaya açılacak.
Avrupa Konseyi Türkiye raportörleri Norveçli İngebjorg Godskesen ve Sırbistanlı Nataşa Vuckoviç’in hazırladığı raporda Türkiye’ye yönelik ağır eleştiriler yer alıyor. Yargı sistemindeki aksaklıklar, ifade özgürlüklerinde yaşanan sorunlar, Güneydoğu’daki insan hakları ihlalleri, vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması gibi konulara eleştiri ve tavsiyeler var. İzleme komitesi, Türkiye’de demokratik kurumların işleyişine tehditlerin olduğu görüşünde. Yasaların ve uygulamaların Avrupa konseyi standartları çekilmesi konusunda Türkiye’ye çağrıda bulunuyor.
‘Paralel yapı’ bahanesiyle memurlar tasfiye edildi
Raporda terörle mücadele söyleminin Gülen hareketine kadar genişletildiğini ifade ediliyor. Sözde “paralel yapı” iddiaları neticesinde devlet kurumlarında çalışanların tasfiye edildiği, hakim ve savcıların yerlerinin değiştirilmesi ve uzaklaştırmalarla yargı üzerinde baskı kurulduğunu belirtiliyor.
17/25 Aralık kötüye gidişin başlangıcı oldu
Ulusal hukuk sistemindeki kısıtlayıcı tedbirler, yargı üzerinde kontrol ve baskı, iç güvenlik yasalarındaki değişiklikler, özel mahkemelerinin kurulması ve internet üzerinde yapılan kısıtlamaların, 17-25 Aralık 2013 tarihlerinde yapılan 4 bakan ve Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlunun adının karıştığı rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarından sonra olduğuna dikkat çekiliyor.
Kayyım endişe verici
Avrupa Konseyi’nin 2015 yılında imzalanan gazetecileri ve medya özgürlüğünün güvenliğini korunmasına ilişkin aldığı kararı hatırlatarak son zamanlarda meydana gelen medya organlarına ve şirketlere el konulmasına endişe ile karşıladıklarını belirtildi. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 10. maddesindeki içtihatlar ışığında değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Konsey, gazetecilerin özgürce işlerini yapmalarının engellendiği ve kamunun doğru bilgilendirme hakkının ihlal edildiği görüşünde.
IŞİD ve PKK terörüne aynı derece kınama
Son yıllarda Türkiye’de IŞİD, PKK ve TAK tarafından Ankara, Suruç, Diyarbakır, Bursa ve İstanbul’da saldırılar ve bunun yanında Kilis’in sürekli bombardıman altına olduğuna değinildi. AKPM tüm grupları aynı derecede değerlendirerek ağır dille kınadı. Ayrıca PKK’ya silah bırakma çağrısında yapılıyor.
Terörle mücadele edilirken ve insan hakları ihlalleri yaşanmamalı
Temmuz 2015’te sona eren çözüm sürecinden sonra Güneydoğu’da yapılan askeri operasyonlar sırasında yaşanan insan hakları ihlallerinin doğuracağı insanı ve hukuki sonuçlarından endişe duyulduğu ifadeleri yer alıyor. Ayrıca AKPM’nin etkili şekilde gözlemler yaparak güvenilir raporlar oluşturulması için Türk hükümetine çağrıda bulundu.
Terörle mücadele operasyonlarından Güneydoğuda 1,6 milyon kişiyi etkilediği, 355.000 kişinin elektrik, su, eğitim, ilaç, gibi temel ihtiyaçlar noktasında problem yaşadığı ifade edildi. Bu operasyonlar sırasında 458 güvenlik gücünün, 338 sivilin hayatını kaybettiği ve 3321 kişinin de yaralandığı raporda yer aldı.
Terör suçları kanunu düzenlenmeli
Avrupa Birliği ile sorun olan terör yasasındaki değişlik konusu vize serbestisini kilitlemişti. Avrupa Konseyi de terör yasasının değişmesi noktasında 2013 yılında yaptığı çağrıyı yineledi. Ayrıca terörle mücadele kanununun ifade ve medya özgürlüğü önünde bir engel olduğu belirtilerek, Venedik Komisyonu’nun da isteği doğrultusunda Avrupa Konseyi standartlarına uygun olmasını istedi.
299. madde (Cumhurbaşkanına hakaret) kaldırılmalı
Avrupa Konseyi’nin anayasal konularda danışma organı olan Venedik Komisyonu, Mart ayında (cumhurbaşkanına hakaret) TCK 299. maddesinin kaldırılmasını istemişti. Gerekçe olarak, bu madde kullanılarak vatandaşlar üzerinde baskı oluşturulduğu gösterilmişti. Raporda konu tekrar gündeme getirilerek yaklaşık 2000 kişinin (gazeteci, akdemiysen..) bu madde yüzünden dava açıldığına değinildi ve yasanın kaldırılması istendi.
Yargı bağımsızlığı tekrar kazanılmalı
Yargı bağımsızlığının tekrar kazanılmalı için 30 Nisan 2016’da imzalan ve 2016-2019 yıllarını kapsayan eylem planının uygulanmasının elzem olduğunu dile getirdi. Adil yargılama ve ifade özgürlüğü hususundaki hassasiyet tekrar dile getirildi.
Dokunulmazlıkların kaldırılması endişe verici
TBMM’de dokunulmazlık dosyalarının kaldırılmasına ilişkin kanunun kabul edilmesinden Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin ciddi endişe duyduğu kaydediliyor. Dokunulmazlık dosyası olan her partiden milletvekili olsa da Parlamenter Meclisi’nin bu kanunun orantısız bir şekilde muhalefet partilerini, özellikle de HDP’yi etkilemesini ciddi endişe ile not ettiği belirtiliyor.
Mülteci korumasına övgü
İzleme raporunda Türkiye’nin 3 milyon civarında mülteciye ev sahipliği yaptığı belirtilirken 5 yılı aşkın süredir gösterilen çaba takdirle karşılandı. Özellikle Suriyeli 4000.000 çocuğun eğitim alabilmeleri için gösterilen çalışmalar takdir edildi.
Raporun sonunda Türkiye’de yaşanan ifade özgürlüğü ve hukukun üstünlüğü konusunda yaşanan erozyon ve Güneydoğu’da yaşanan hak ihalelerinin takipçisi olacağını yineledi. Türkiye’nin demokratikleşme yolunda şartları yerine getirmesi istenirken, Venedik Komisyonu ve Avrupa Konseyi’nin her türlü desteği vermeye hazır olduğu yinelendi.
MHaber