Durmaz: PKK ile Dolmahçe'de anlaşanlar, MHP'nin 4 ilkesini kabul etmemiştir

Durmaz: PKK ile Dolmahçe'de anlaşanlar, MHP'nin 4 ilkesini kabul etmemiştir
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Yozgat Milletvekili Sadır Durmaz, AK Parti hükümetinin çözüm süreci kapsamında Dolmabahçe Sarayı'nda PKK'nın özyönetim, özerklik maddelerinin yer aldığı 10 maddelik şartları kabul ettiğini, koalisyon görüşmelerinde ise MHP'nin ülkenin bekası olan 4 maddelik ilkesini kabul etmediğini söyledi.

MHP Yozgat İl Başkanlığı tarafından Grandser Otel'de düzenlenen basın toplantısında MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz, AK Parti hükümetini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştirdi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Sadir Durmaz, "Dolmabahçe Sarayı'nda Türk bayrağının önünde adeta başka bir ülkenin temsilcilerini kabul ediyormuşçasına, sırıtarak, sırnaşarak içerisinde özyönetim ve özerklik gibi maddelerin yer aldığı PKK'nın 10 maddelik şartlarını kabul edenler, Milliyetçi Hareket Partisi'nin bekamızın teminatı olan 4 ilkesini kabul etmemişlerdir. Koalisyon görüşmelerinde AKP'nin önceliği Türkiye ve Türk Milleti'nin bekası değil saraydaki adamın sırları, korkuları ve ihtirası olmuştur. Her fırsatta dünyanın 5'ten büyük olduğunu söyleyen saraydaki adama hatırlatmak isteriz ki 'Türkiye'de 1'den büyüktür' ve Büyük Türk Milleti senin sırlarına, korkularına ve ihtirasına mahkum ve mecbur olmadığını 1 Kasımda gür bir sesle haykıracaktır."
dedi.

"2009 yılından bu yana yaptığımız tüm ikaz ve haklı tespitlerimizi dikkate alamayan AKP göz göre göre Türkiye Cumhuriyeti'ni bir kardeş kavgasının, bir iç çatışmanın eşiğine getirmiş ve beka sorunu ile karşı karşıya bırakmıştır." diyen Durmaz, konuşmasına şöyle devam etti: "Oslo ile başlayan İmralı ve Kandil ile mutlu, mesut bir şekilde devam eden övgüler, İmralı canisini kutsama boyutuna varan açıklamalar, AKP'nin tek başına iktidarını kaybetmesiyle, yerini karşılıklı suçlamalara ve terörün hortladığı kaotik bir ortama bırakmıştır. AKP'nin süreç ortağı PKK aziz milletimize kanlı namlusunu doğrultarak gün be gün evlatlarımızı şehit etmektedir. Çözüm süreciyle terörün biteceğini, barışın geleceğini, silahların susacağını, kanın duracağını söyleyen yalancılar bugünlerde yüzünü saklamaktadır. Analar ağlamasın propagandasından ne mutlu şehit analarına sözüyle dümen kıran utanmazların ipliği pazara çıkmıştır. Yıllarca verilen tavizler PKK'ya cesaret aşılamıştır. Kanlı terör örgütü AKP'yle bir olup Türkiye'yi masaya yatırmıştır. Bugünkü terör cinnetinin arka planında Erdoğan'ın mimarı olduğu süreç ihaneti, bölücülüğe şaşkın, gayri milli ve sorunlu yaklaşımı vardır. Maalesef AKP, PKK'ya cephanelik vermiş, militan devşirilmesini sessizce izlemiş, cinayetlerin tahkimi için siper kazmıştır. Hatta AKP, PKK'yı iktidara taşımış, bakanlık koltuğu bile verecek kadar ardan, namustan ve milli vakardan uzaklaşmıştır." diye konuştu.

"PKK YOL KESMİŞ, HARAÇ TOPLAMIŞ AKP ÇÖZÜM DEMİŞTİR"

PKK'nın eylemlerine hız kesmeden devam etmesine rağmen AK Parti'nin çözüm sürecinde ısrar ettiğini kaydeden MHP Genel Başkan Yardımcısı, sözlerini şöyle sürdürdü: "PKK haraç toplamış, insan kaçırmış, şehirlere inmiş; AKP dağlardan çiçek böcek toplayacağız hayaliyle milleti avutmuştur. PKK, doğu ve güneydoğuyu silahlarla doldurmuş, dağa taşa bomba döşemiş, Erdoğan valilere operasyon yapmayın emri vermiştir. Terör örgütü PKK devletin egemenlik haklarına saldırırken buna göz yuman, alttan alan, sakın karşılık vermeyin diye talimatlar yağdıran işbirlikçilerin adı, sanı, mevki, makamı ne olursa olsun, bunlar topluca vatana ihanetten mutlaka yargılanacaklardır. 7 Haziran sonrası terör olaylarının niçin arttığı henüz cevabını bulamamış bir sorudur. Suruç'taki katliamı soran ve soruşturan görülmemektedir. Gizli bir el, derin bir nefes Suruç'un konuşulmasına adeta sansür koymuştur. Koalisyon kurulma süreciyle terör saldırıları arasında nasıl bir bağ ve bağlantının varlığı yorum ve izaha muhtaç bir konudur. AKP ile PKK'nın kan üzerinden pazarlığa tutuşmasıyla terörün tırmandırıldığı, böylece Türkiye'nin bir istikrarsızlık çemberine alınmak istendiği kuşkusu bizde çok güçlüdür."

"ERDOĞAN'IN 400 VEKİL OLSAYDI TERÖR OLMAZDI SÖZÜ ESASEN GİZLİ BİR İTİRAFNAME GİBİDİR"

Erdoğan'ın '400 vekil olsaydı terör olamazdı' sözünün gizli bir itirafname olduğunu vurgulayan Durmaz, "Buradan çıkardığımız sonuç şudur, AKP 7 Haziran'da 400 vekil kazansaydı PKK saldırmayacak, ülkede huzur havası hakim olacaktı. Erdoğan 17-25 Aralık'tan dolayı yakayı ele vereceğinden korktukça şuurunu kaybetmiş, terörün önündeki bariyer ve duvarları birer birer kaldırmıştır." şeklinde konuştu.

Bir gazetecinin, Twitter fenomeni Fuat Avni'nin, Twitter hesabından duyurduğu iddialar arasında Erdoğan ailesinin 'kaçış' planları yaptığını ve Bilal Erdoğan'ın İtalya'ya yüklü miktarda para gönderdiği yönündeki bir soruya MHP Yozgat Milletvekili Sadır Durmaz, "Twitter fenomeni Fuat Avni'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan için söylediği yandaş medya tarafından farklı boyutuyla açıklanmasının bunlarında doğru olduğunu gösteriyor. Esasen başka ülkelerde hırsızlığa ve yolsuzluğa bulaşanların sonunun ne olduğunu göz önüne aldığımızda ülkemizde de hırsızlıkla, yolsuzlukla anılan şahsiyetlerin mutlaka bir gün aynı sonla tanışacaklarına herkesin emin olması lazım. Milliyetçi Hareket Partisi olarak Allah bize o imkanı verdiğinde biz her bir kör kuruşun hesabını sonuna kadar soracağız. Kaçmalarına da fırsat vermeyeceğiz. Kaçarlarsa da nerede olursa olsun kulaklarından tutup getireceğiz ve adaletin önüne çıkaracağız." diye cevap verdi

"CUMHURBAŞKANI HAYSİYETİ VE ŞEREFİ ÜZERİNE ETTİĞİ YEMİNE SADIK KALMAMIŞTIR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AKP'nin genel başkanı gibi davrandığını ifade eden Durmaz, sözlerini şöyle tamamladı: "Cumhurbaşkanı şeref haysiyeti üzerine ettiği yemine ne yazık ki sadık kalmamaktadır. İlk günden beri Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz bunu dile getiriyoruz. Sayın cumhurbaşkanı hangi şartlarla seçildiyse o anayasaya, meşru olan, cari olan, geçerli olan anayasaya uygun davranmak zorundadır. Nitekim koalisyon için bize geldiklerinde öne sürdüğümüz şartlardan birisi de buydu. Bu bizim haklılığımızı ortaya koyan bir tespitti. Cumhurbaşkanı öyle anlaşılıyor ki daha önce 400 milletvekili istiyordu, şimdi ise 550 yerli ve milli milletvekili istediğini söylüyor. Buda ayrı bir tartışma konusu ama Cumhurbaşkanı muhakkak anayasa sınırlarına çekilmek zorundadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz iktidara geldiğimizde kendisi zaten saraydan çıkamayacak ve bu sınırların dışına çıkamayacaktır." CİHAN
06 Ekim 2015 15:50
DİĞER HABERLER