“Kur çıkışından her sektör etkilendi. Ancak, yoğun ithal girdi ve yüksek enerji kullananlar, daha çok iç pazara hitap edenlerle yurtdışı orjinli firmaların distribütörü, bayisi firmalar daha fazla etkilendi'
Dünya gazetesinden İbrahim Ekinci’nin haberine göre, JCR Eurasia Rating’in Başkanı Orhan Ökmen’le 11 bin 200 şirketin “son durum”una ve kur krizinin şirket bilançoları üzerindeki etkilerine ilişkin olarak “firmaların tüm fonksiyonları üzerinde ciddi etkiler bırakmaya başladığını, likidite, mali yapı, faaliyet etkinliği ve karlılık değişkenlerinin negatif yönde değişmekte olduğunu” söylüyor.
Kur çıkışının ve artan durgunluk risklerinin şirket bilançoları üzerinde yarattığı değişimleri izlemek için en önemli kaynaklardan biri JCR Eurasia Rating’in bulguları. Çünkü bine yakın kurumsal, 200’e yakın banka ve diğer finansal kuruluşlar ve 10 bini aşkın irili ufaklı KOBİ’ye ait olmak üzere toplam 11 bin 200 civarında işletme ve kurumun sayısal olan olmayan, sistematik ve standardize edilmiş güncel istatistiki veri setine hakim. JCR Eurasia Rating’in Başkanı Orhan Ökmen’le işte bu 11 bin 200 şirketin “son durum”unu, bazı iktisatçıların “kur krizi” dedikleri gelişmenin şirket bilançoları üzerindeki etkilerini konuştuk.
Şu ana kadar 30’dan çok firma ya kredi yapılandırmasına gitti, ya da konkordato ilan etti... Fakat bu düzeyde sıkıntı yaşayan daha birçok firmanın olduğu bilgilerinin geldiği bir zamanda, söylentileri bir kenara bırakıp, bilançolarda ne göründüğünü sordum. Kur krizinin, firmaların tüm fonksiyonları üzerinde ciddi etkiler bırakmaya başladığını, likidite, mali yapı, faaliyet etkinliği ve karlılık değişkenlerinin negatif yönde değişmekte olduğunu söyledi. “Elbette sektör, faaliyet, ölçek, yönetim, finansman teknikleri, pazarlama, varlık ve yükümlülük dengelenmesi bakımlarından farklı olan işletmeler bu krizden farklı ölçülerde etkileniyor” diyen Ökmen’in anlattıkları şunlar:
Ortalama yüzde 20 daralma: Genel olarak finansman maliyetleri ve işletme riskleri arttı, likidite ve kârlılık seviyeleri ile piyasa değerleri düştü. Ancak artan maliyetleri ürün fiyatlarına tam yansıtamada zorluk yaşadıklarını görüyoruz. Aşırı maliyet farkları nedeniyle ithalata bağımlı imalat sektörlerinde ortalama olarak yüzde 20 civarında üretim ve kapasite daralmaları başladı.
Tahsilat süreleri bazı sektörlerde 1 yıla çıktı: Alacak tahsil süreleri 2018’in 2. yarısından itibaren uzamaya başladı, ortalama 90 gün civarına ulaştı. Tekstil, kimya, elektronik, makine ve inşaat sektörlerinde bir yıla kadar çıktı. Perakende ile ulaşımda bu süre 40 gün civarında. Bir önceki yıl yüzde 20 daha düşüktü.
Yatırımları erteleme eğilimi var: Likiditeyi artırmak, mali yapıyı sağlamlaştırmak amacıyla ağırlıklı olarak özkaynağa yönelmek ve yatırım politikalarında değişiklikler yaparak, yatırımları ertelemek veya iptal etmek temel eğilim olarak belirginleşiyor. Ancak kurumsallardalikidite artırıcı süreçler zorlaştı.
KOBİ'lerin likidite durumu daha iyi: Likidite bakımından KOBİ’lerin daha hazırlıklı oldukları söylenebilir. Hem kriz öncesi hem de şu anda likidite seviyeleri, büyük kurumsal firmalara göre daha yüksek. Bunun nedeni KOBİ’lerin kısmen peşin satış stratejisine yönelmeleri.
Küçülme planları henüz istihdama sirayet etmedi: Uzun vadeli strateji oluşturma çabaları azaldı. Alacak vadelerini kısaltmaya, tedarikçi borçlarını daha gecikmeli ödemeye yönelik taktikler oluşturuluyor. Ana faaliyetler öne çıkıyor, yan faaliyetlere ayrılan zaman ve bütçe azaltılıyor. Yıllık bütçelerde kötümser varsayımlara dayalı küçülme yönlü revizyonlar yapılıyor. Müşteri limitleri periyodik olarak tekrar tekrar gözden geçiriliyor. Limit- risk eşitlemeleri çerçevesinde indirimlere gidiliyor. Ancak küçülme planlamaları henüz istihdam alanına sirayet etmedi.
KOBİ'lerin özkaynakları daha kaliteli: KOBİ’lerin genelinde kısa vadeli kaynakların toplam kaynaklar içerisindeki payı her dönemde daha yüksek iken bu dönemde daha da arttı. KOBİ’lerin özkaynaklarının daha kaliteli olduğu söylenebilir. Ödenmiş sermaye/Özkaynak oranları, büyük firmaların rasyolarına oranla 5 kata yakın daha yüksek. Kurumsallarda özkaynaklarının yüzde 50’den fazlası her an ortaklara dağıtılabilir durumda, geçmiş yıl kar kalemlerinde bekletiliyor. Her an dağıtılabilir türdeki özkaynak yedeklerinin koruyucu gücü ve kalitesi doğal olarak zayıf. Alacak devir hızında da KOBİ’lerin daha başarılı oldukları, devir hızlarının yüzde 15 arttığı görülüyor. Kurumsallarda yüzde 20 gerileme söz konusu. KOBİ satışlarının kara dönüşüm oranları (Net kar/Net satış değişkenleri) kriz öncesi büyük firmalara göre bariz şekilde üstündü. Bu pozitif fark devam etmekle birlikte azalma eğiliminde. Açık pozisyon riski olmayan büyük kurumsalların net kar/net satış değişkenleri mutlak miktar olarak önemli tutarda bir kar seviyesine yükseldi. Ancak açık pozisyon riski olanlar önemli tutarda zarar üretiyor.
Satışlar ikinci yarıda azalmaya başladı: Genel talep seviyesinin zayıfl amaya başlaması, tüketici kredisi maliyetinin artması nedeniyle, firmaların satış seviyeleri özellikle yılın ikinci yarısından itibaren reel olarak azalmaya başladı. Hemen hemen her sektörü etkilendi. Ancak, yoğun ithal girdi ve yüksek enerji kullananlar, daha çok iç pazara hitap edenler ile yurtdışı orjinli firmalarının distribütörü, bayisi firmalar daha fazla etkilendi. Krizlerin maliyetlerinde son yüklenicinin her zaman hane halkı olduğu düşünülürse, tüm sektörler bir şekilde transfer etmenin yolunu bulacaktır. Ancak ani maliyet transferleri toplumsal şok ve sosyal huzursuzluğa, kademeli maliyet transferleri ise uzun süreli ekonomik durgunluğa sebep olur. Ekonominin bu ikilem içerisine girmemesi için uluslararası finansman kanallarına erişiminin önündeki her türlü yapısal, hukuksal engellerin vakit kaybetmeden kaldırılması gerekir. Döviz krizinin orta ve uzun vadeli pozitif çıktısı, yerli girdi kullanan sanayiyi koruyucu ve teşvik edici cazip bir etki oluşturması olur.
Bankacılık iyi, faktöring ve leasingde faaliyet kaybı var
Kur çıkışı en çok hangi sektörleri etkiliyor? Orhan Ökmen’in değerlendirmesi şöyle: “Yeme-içme, spor giyim başta olmak üzere tekstil, turizm, organize perakende, demir çelik imalatçıları, özellikli kumaş üreticisi mensucat sektörü, mobilya gibi sektörlerin negatif etkilenmesi en düşük seviyede. İplik imalatçıları, elektrikli ev aleti imalatçıları, seyahat acentaları, akaryakıt bayileri de az etkilenen grupta. Geri kalan tüm sektörlerin etkilenme derecesi yüksek. Özellikle inşaat, enerji gibi sektörler en fazla etkilenenler. Gayrimenkul, tüm alt grupları dahil genel olarak imalat sektörü, ilaç-sağlıkmedikal ürünler sektörü, kimya, havacılık, otomotiv, medya-basın-yayın başta dövizli yükümlülükleri olan her sektörde firmalar çok etkilendi veya etkileniyor. Bankacılık şimdilik ve genel olarak sürdürülebilir düzeydeki sağlığını koruyor. Faktoring ve leasing genel olarak küçülme ve faaliyet kaybı sürecinde. Eğitim sektörü (basım ve yayımcılık hariç) krizin yükünü önemli ölçüde transfer etmeyi başardı.
Kur zararı KOBİ'lerde özkaynağın yüzde 7,2'si, büyüklerde yüzde 70'i düzeyine ulaştı
Finansman maliyetlerinin artması tüm firmaların faiz karşılama kabiliyetlerinde ortalama yüzde 20 erozyona yol açtı. Hatta birçok firma açısından faiz karşılama kapasitesi istatistiki açıdan yetersiz bölgelere indi. Finansman maliyetlerinin giderlerdeki payı bütün ölçeklerde son dönemde arttı. Açık pozisyon riski olanlarda daha fazla artarak EBITDA seviyesini geçip zarara dönüştü. İçsel kaynak üretemez duruma geldiler. Mevcut örneklemden tümevarım yöntemiyle tahmin istatistiği yapıldığında, 2018 yılı ilk 8 ayında, kur zararı KOBİ’lerde özyanakların % 7.20’sine, kurumsallarda özkaynakların 3’te 2’sine tekabul ediyor.
Temmuza kadar KOBİ kredilerinde ciddi artış oldu
Son dönemde büyük firmalar KOBİ’lere oranla daha az borçlanıyor. KOBİ’lerin yüksek likiditelerini yüksek borçlanmayla devam ettirdikleri söylenebilir. Kurumsalların göreceli olarak düzelirken küçüklerin kaldıraç oranları daha da bozuluyor. Kredilerin gelişimi bu durumu teyit ediyor. Temmuza kadar KOBİ kredilerinde kur artışından arındırılmış artış yüzde 21.7 iken, kurumsal kredilerde yüzde 3,27’lik düşüş oldu. Daha çok, büyük ölçekli KOBİ’ler açısından duran varlıkların finansmanının daha da kısa vadeli finansmana kaydığını, risklilik seviyesinin ve vade uyumsuzluğunun arttığını gözlemliyoruz.