"Müstağni yaşayanların piri Hz. Sevban anlatıyor... Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz:
“Kim insanlardan bir şey istemeyeceği hususunda bana tekeffülde bulunup söz verirse, ben de onun cennete gireceğine kefil olurum” dedi. Ben de: “Ben bunu tekeffül eder söz veririm” dedim. Hz.Sevban bundan sonra hayatı boyunca hiç kimseden bir şey istemedi."
Hüseyin Yağmur | samanyoluhaber.com
Efendimiz'in (as) Hizmetkarı Hz. Sevban’ın İstiğnası...
Sevgili dostlar, bugün sizlere çok fazla bilinmeyen bir sahabi efendimizden bahsetmek istiyorum..
O, her biri gökteki yıldızlar gibi bize yolumuzu gösteren sahabi efendilerimizden biri..
Efendimizin hizmetinde bulunan ve aynı zamanda O’nun müezzinlerinden biri olan Hz. Sevban..
Müstağni davranıp başkasından bir şey istememe konusunda güzel bir örnek olan Hz. Sevban..
Hakkında hiçbir şey olmasa O’nun bir ömür müstağni yaşayışı onu anlatmaya yeter..
Efendisinden öyle bir ders almış, o dersine de bir ömür sadık kalmış..
Cenab-ı Hak bizi bu yüce sahabinin şefaatine erenlerden eylesin.
Efendimizin namaz sonrası okuduğu duayı Hz. Sevban (r.a)’dan öğreniyoruz.
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’in hizmetinde bulunan ve aynı zamanda O’nun müezzinlerinden biri olan Hz. Sevban(radıyallahu anh) Efendimizin namazdan sonra nasıl dua ettiğini bize şu şekilde naklediyor:
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz namazında selam verince üç defa istiğfar eder, sonra şu duayı okurdu:
“Allâhümme ente’s-selâm ve minke’s-selâm tebârekte yâ ze’l-celâli ve’l-ikrâm:
“Allah’ım! Selam Sensin. Selamet ve esenlik de Sendendir. Ey Celal ve İkram sahibi Allah’ım Sen münezzeh ve yücesin”.
Velid, hadisin ravisi Evzaî’ye:
- İstiğfar ne şekilde yapılır? Diye sorar.
O da:
- Estağfirullah, estağfirullah..
(Allah’tan beni bağışlamasını dilerim) şeklinde söylersin, diye cevap verir. (Müslim, Mesacid 135,136.)
Namaz kılarken selam verdikten sonra okunması tavsiye edilen bu duada geçen kelimeleri kısaca açıklayalım:
“Allah’ım! Selam Sensin”: Yüceliğine ve üstün sıfatlarına yakışmayan her kusur, noksan ve değişimden uzak ve münezzehsin, demektir.
Tebarekte: Sen hayır ve bereketin kaynağısın. Sen inkarcıların yakıştırdığı yaratılmışlarda bulunan sıfatlardan uzaksın. Sen kendisine –ne kadar yapılırsa yapılsın- layık olduğu ibadet hiç bir zaman yapılamayacak olan yüce Allahsın, manasına gelmektedir.
Zü’l-Celal’i ve’l- İkram: Cenab-ı Allah’ın isimlerinden biri. Kur’an’ı Kerim’de iki yerde geçmektedir.
Celal: Azamet sahibi, yüce, büyük ve her türlü kusurdan münezzeh manasına gelmektedir.
İkram: Cenab-ı Allah’ın sonsuz iyilik ve kerem sahibi olduğu manasına gelmektedir.
Zü’l-Celal’i ve’l- İkramı bazı alimler İsm-i â’zam kabul etmişlerdir.
Celal ismi selbî sıfatları, ikram ise sübûtî sıfatları ifade ettiği için bu kanaate varmışlardır.
Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde:
“Yâ ze’l-Celali ve’l-İkram” duasını sık sık okuyun” buyurmaktadır.
Müstağni yaşayanların piri Hz. Sevban anlatıyor:
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz:
“Kim insanlardan bir şey istemeyeceği hususunda bana tekeffülde bulunup söz verirse, ben de onun cennete gireceğine kefil olurum” dedi.
Ben de:
“Ben bunu tekeffül eder söz veririm” dedim.
Hz.Sevban bundan sonra hayatı boyunca hiç kimseden bir şey istemedi. (Ahmed, Nesai, İbn Mace, Ebu Davud).
Efendiler Efendisi kendisine “Sakın kimseden bir şey isteme” diye tavsiyede bulunduğundan, Sevban atının üzerindeyken kamçısı yere düşerdi de kimseye “kamçıyı yerden al, bana ver” demezdi. Atından inerek kamçıyı kendisi alırdı. (Terğib, II/101 (İbn Mace’den).
Cenabı Hak bizi Hz. Sevban gibi müstağni yaşamaya muvaffak kıldığı kullarından eylesin. Amin..