Meclis’e gönderilen Milli Eğitim Temel Kanunu’nda değişiklik yapılmasını öngören tasarıya eğitim camiasının tepkisi çığ gibi.
- MEB’in bunca yıllık birikimini, hafızasını bir anda sıfırlamak bir takım sıkıntıları da beraberinde getirecek.
- Talim ve Terbiye Kurulu, bakanlığın politika üreten beyni konumundadır
- Eğitim-Bir-Sen okul yöneticilerinin vali tarafından atanmasını öngeren maddeye karşı çıktı
Tasarı yasalaştığında 100 bin okul müdürü ve müdür yardımcısı tasfiye edilecek. Eski MEB Talim Terbiye Kurulu Başkanı Merdan Tufan, “Ömer Dinçer zamanında birçok üst düzey görevli pasifize edildi. 3 yıldan beri yeni atananlar, adapte olmaya çalışıyor. Bu, çok daha geniş bir operasyon görünümünde.” dedi. Eğitim-Bir-Sen ise tasarıdaki bazı kısımların, huzursuzluğa davetiye çıkaracağını belirtti.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) teşkilat yapısını kökten değiştirecek maddeleri içeren kanun tasarısı, endişeleri de beraberinde getirdi. Milli Eğitim Temel Kanunu’nda değişiklik öngören tasarıyı değerlendiren eski Talim Terbiye Kurulu Başkanı Merdan Tufan, hayata geçirilmek istenen uygulamanın ‘kadrolaşma’ algısı oluşturduğunu söyledi: “Ömer Dinçer zamanında köklü bir yapısal değişiklik yaşandı. Birçok üst düzey görevli aktif görevden alınarak, ‘müşavir’ adı altında pasifize edildi. 3 yıldan beri de yeni atanan arkadaşlar, eğitim camiasına adapte olmaya çalışıyorlar. Bu üç yıl önce yapılana göre çok daha geniş bir operasyon görünümünde. MEB, milletin geleceği için çok önemli bir bakanlık. Bakanlığın daha çok eğitimle ilgili görevleri öncelikli olarak ele alması lazım. Ama burada yapılan iş daha çok personel hareketi, kadrolaşma hareketi gibi görünüyor. Böyle olmasa bile kamuoyu bunu böyle algılayacak. MEB’in bunca yıllık birikimini, hafızasını bir anda sıfırlamak ve yeni kadro oluşturmak bir takım sıkıntıları da beraberinde getirecek.”
Okul müdürlerinin hangi kritere göre belirleneceğinde belirsizlik olduğunu belirten Merdan Tufan şu önerilerde bulundu: “Şu anda belli bir kriter görünmüyor. İdari görevde olan arkadaşları bütünüyle sistemin dışına çıkarmıyor yasa. Bunlar yine sistemin içinde var olmaya devam edecekler. Böyle incinmiş, kırılmış, gücenmiş bir kadroyla devam etmenin de birtakım sıkıntısı olacak. Bu insanlar, motivasyonsuz ve işi benimsemeyerek yapacak. Devletin koyduğu kural ve kriterleri yerine getirerek, yıllarını verip belli basamakları çıkan kişileri bir anda ilk geldiği noktaya geri döndürmek o insanları gücendirecektir. Bakanlığın asli işi personel ve kadrolaşma değil, eğitim olmalı.”
Talim Terbiye Kurulu’nun (TTK) yapısıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Tufan şöyle devam etti: “Talim ve Terbiye Kurulu, bakanlığın politika üreten beyni konumundadır. Ömer Dinçer zamanında yapılan düzenlemede TTK’nın özelliği büyük ölçüde azaltıldı, işlevsiz hale getirildi. Şimdi biraz daha görevlerinden arındırılıyor. Birtakım sıkıntıların yaşanacağını düşünüyorum.”
Öğretmen derse değil kariyere yoğunlaşacak
Tasarıda yer alan aday öğretmenlikten öğretmenliğe geçişte öngörülen sınav uygulaması da eleştirildi. Eğitim-Bir-Sen yetkilileri, yazılı açıklama yaparak tasarının bazı kısımlarına tepki gösterdi. Açıklamada şöyle denildi: “Tasarıda yer alan adaylıktan öğretmenliğe geçişte öngörülen sınav uygulaması, yönetilemez bazı sorunlara kapı aralayacak. Öğretmenliğe geçişte uygulanacak sınava katılım, adaylık döneminde herhangi bir disiplin cezası almamış ve performans değerlendirmesine göre başarılı olmak şeklinde iki şarta bağlanıyor. Bu da sınav öncesinde bir ön eleme sürecinin işletileceği algısını oluşturuyor. Tasarı hayata geçerse aday öğretmenler, yoğun idari baskı altında, iş güvencesi olmaksızın görev yapmak zorunda kalacak. Hedeflenen performans değerlendirmesi ise objektif, ölçülebilir ve denetlenebilir olmaktan ziyade, kuşkuları artırabilecek sonuçlara yol açacak.”
Eğitim-Bir-Sen ayrıca tasarıda büyük tepki çeken okul yöneticilerinin vali tarafından atanmasını öngeren maddeye karşı çıktı. Kurum müdürlerinin, il milli eğitim müdürünün teklifi üzerine, müdür başyardımcısı ve yardımcıların ise okul veya kurum müdürünün yazısıyla ve milli eğitim müdürünün teklifi ile vali tarafından dört yıllığına görevlendirilmesini öngören kısmın çıkarılmasını istedi. Sendika, işlevsiz hale getirilmek istenen TTK’ya da değindi. Kurulun icrai ve istişari olmak üzere iki ana daireye bölünmesi önerisinde bulundu.
Atama ve terfide kriter, liyakat olmalı
MEB’in teşkilat yasasını altüst eden tasarısına bir tepki de Demokratik Eğitimciler Sendikası’ndan (DES) geldi. Başkan Gürkan Avcı, tasarının Meclis komisyonunda ve kamuoyunca yeterince tartışılıp olgunlaştırıldıktan sonra toplumsal uzlaşıyla çıkarılması gerektiğini söyledi. Avcı, Milli Eğitim’deki tayin, atama, terfilerin tamamen liyakat ve ehliyet prensiplerine göre tanzim edilmesi gerektiğini kaydetti. Sadece teşkilat yapısında değişiklik yapmanın eğitim kalitesini artırmaya yeterli olmadığına işaret eden sendika başkanı şu soruları sordu: “Bu MEB tasarısı, öğretmenlerimiz ve diğer tüm eğitim bileşenleri için kariyer mi bariyer mi? Merdivenleri çıkıyor musunuz, iniyor musunuz? Merdivenin son basamağı nereye takılı, nereye asılı? Bunların çok iyi düşünülüp istişare edilip planlanması gerekiyor.”