''İşçiden yarı aç yarı tok yaşamanın ötesinde bir fedakârlık bekleyen Çalışma Bakanı, aileleriyle beraber 20 milyonu aşan nüfusa sahip asgarî ücretliyi Türkiye’nin yüzde 11,1 büyüdüğüne ikna edebilir mi? Para varsa işçiden niye saklıyorsunuz?''
Tarık Ziya / samanyoluhaber.com
Büyüme nedir? Millî gelirin (GSYH) artmasıdır. Bir ekonomide büyümeden bahsediliyorsa işsizlik, fakirlik azalmalı. Halkın refahında gözle görülür müspet bir değişim olmalı.
Bu zaviyeden Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 11 Aralık’ta paylaştığı verilere dair bir-iki şerh düşeceğim.
2017 senesinin temmuz-ağustos-eylül aylarını ihtiva eden üçüncü çeyrek rakamlarına göre üç ayda yüzde 11,1 büyüyen ekonomi senenin dokuz ayında yüzde 7,4 büyümüş.
Kulağa ne hoş geliyor: “Türkiye büyümede dünya rekoru kırdı.”
Bu şekilde hepimizin gözünün içine baka baka yalanlara hakikat elbisesi ile aramızda dolaştıranlara itirazım var.
Ne kadar çok büyümüşüz! Büyümüşüz diyorum zira Türkiye ekonomisinde değil yüzde 11,1, yüzde 2’lik büyümeye emare olacak bir tabloya rastlanmıyor.
2011’DEKİ YÜZDE 11’DEN ESER YOK
2011’den beri yüzde 11 büyümeden eser yoktu. 2011 senesinde yüzde 11 büyüme rakamı açıklandığında memleketin ahvali niceydi bugün nice?
Sadece bu suâle cevap verirken bile TÜİK’in rakamlarının hormonlu olduğu anlaşılacaktır. Çarşının pazarın hali, ekonominin 2011 senesinin semtine dahi uğrayamayacağını gösteriyor.
TÜİK formülü geçen sene bu vakitler değiştirdiğinde masa başında karar verilen büyüme rakamlarının geleceği belliydi.
TÜİK FORMÜLÜ KEŞFETTİ
İş olsun diye yapılmadı o değişiklikler. Talimat Saray’dan verildi. TÜİK’e de Saray ne kadar büyümeden hoşnut kalacaksa ona denk rakamlara kılıf uydurmak kaldı.
Türkiye’nin Çin’i bile geçecek kadar çift hane büyüdüğüne bir an için inanalım. O halde işsizlik niye azalmıyor?
2016’ya nazaran en az 400 bin kişi daha işsiz kalmışsa ortada izaha muhtaç bir vaziyet yok mu? İşsiz sayısı TÜİK’e göre bile 4 milyona yaklaştı.
10 aylık karşılıksız çek ve protestolu senet tutarı 10 ayda 25 milyar lira.
Madem ekonomi bu kadar kuvvetli ise hükûmet, memur, işçi ve emekliye niye yüzde 13’e tırmanan enflasyonun altında zammı reva gördü.
Her fırsatta coşan, dünya yansa bir kalbur samanı yanmayan Borsa İstanbul (BIST) niye bu büyümeyi alkışlamadı ki!
Şöyle 10 bin puanlık artışla selam duramaz mıydı dünya rekoru büyümeye?
AÇLIK SINIRININ ALTINDA MAAŞ
Ücretler cenahında büyüme değil küçülme, fakr u zaruret var.
Türkiye’de açlık sınırı 1.544 lira. Asgarî ücret 1.404 lira.
Açlık sınırının altında hayatını idame ettirmeye çalışan 6 milyon çalışana 2018 zammı müzakere edilirken Çalışma Bakanı Jülide Sarıeroğlu ‘fedakârlık’tan bahsediyor.
İşçiden yarı aç yarı tok yaşamanın ötesinde bir fedakârlık bekleyen Çalışma Bakanı, aileleriyle beraber 20 milyonu aşan nüfusa sahip asgarî ücretliyi Türkiye’nin yüzde 11,1 büyüdüğüne ikna edebilir mi? Para varsa işçiden niye saklıyorsunuz?
Hakikatte büyüme söz konusu ise işçiler, çiftçiler, velhasıl halk artan refahtan pay almalı.
MİLLÎ GELİRİN YARISI KADAR DÖVİZ BORCU
Hazine’nin borçlanma maliyeti bir senede yüzde 4’ten fazla arttı. Büyüyen, ilave kaynak tesis edebilen bir ekonomide faizler niye yükselsin.
Bilakis o para biriminin kuvvetlenmesi icap eder.
Borçluluk da arttı. 432,4 milyar dolar döviz borcu millî gelirin (TÜİK’in geçen sene gece yarısı artırdığı haliyle bile) yüzde 51’ine tekabül ediyor.
Ana para azalmıyorsa, firmalar yana yakıla kaynak arıyorsa reel sektöre uğramayan bir büyümenin neresinden tutacağız?
Madem ekonomi dünyada bir numara. 23 bin şirketin döviz borcu almayı niye yasaklıyorsunuz?
Gümbür gümbür bir ekonomide borcunu ödeyemeyen firmaların batma riski yoktur herhalde. Bırakın firmalar borçlanabildiği kadar borçlansın. Döviz getirsinler ki ekonomi coşmaya devam etsin.
VİRGÜLLE VAKİT KAYBETMEYİN
Nasıl olsa alıştınız. Devleti bütün müesseseleri ile hükûmetin kuklası yaptınız. İplerin hepsi elinizde. Oynayın oynatabildiğiniz kadar.
Müteakip büyüme rakamında kendinizle yarışacaksınız. Ne o öyle: Yüzde 11,1. Virgülle, binde 1 ile niye vakit kaybediyorsunuz.
Zaten kaç vakittir, “Büyüme çift hane olacak. Dünya rekoru kırabiliriz.” beyanlarıyla sokağı hazırlıyordunuz. Açtığınız yolda tam gaz gidin...
Nasıl olsa TÜİK’in garabetini kritik edecek iktisatçı, ‘bu nasıl büyüme?’ diyecek muhalefet, TÜİK verilerini tahlil edecek ekonomi gazetecisi kalmadı.
YÜZDE 20 BÜYÜMEYİ BEKLİYORUZ
Hasıl-ı kelam içiniz rahat olsun.
Paşa gönlünüzü ne hoşnut edecekse o büyüme rakamını şimdiden ilan edin. 2018 büyümesi için 2019’u beklemek mecburiyetinde bırakmayın.
Büyüme yüzde 20 niye olmasın!
Atış serbest piyasa teorisinin duayenlerine yakışır.
Sayenizde memleket idaresinin ismi oldu idare-i maslahat...
Zaten ekmek de fırıncılar çift haneli dünya rekoruna ayak uyduramadığı için 50 gram küçülmüştü değil mi?
Ekmekler küçülürken yüzde 11,1 büyüdük.
Helal olsun hepimize...