Ekonomi Bakanı Çağlayan:
-(Petrol ürünlerine yapılan zamlar) Petrol bizim
babamızın çiftliğinden çıkmıyor. Petrolü biz üretmiyoruz.
Petrol dışarıdan ithal etmemiz gereken bir ürün
-Ümit ediyoruz ki, Suriyedeki sıkıntılar bir a
MERSİN (A.A) - Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, petrol
fiyatlarındaki zamlarla ilgili, Petrol bizim babamızın çiftliğinden çıkmıyor.
Petrolü biz üretmiyoruz. Petrol dışarıdan ithal etmemiz gereken bir ürün dedi.
Bakan Çağlayan, Mersin Auto Show Fuarının ardından Yenişehir Fuar
Merkezindeki VİP Salonunda basın mensuplarıyla sohbet toplantısı düzenledi.
Bakan Çağlayan, burada bir gazetecinin, ihracatta 2012 yılının 4. çeyreğinde
3. çeyreğine göre düşüş beklentisi olup olmadığı yönündeki sorusuna, ihracat
beklenti anketini bakan olduktan sonra başlattıklarını, ardından da bu anketi
resmi bir beklenti haline getirdiklerini söyledi.
İhracat beklenti anketinin nasıl oluşturulduğunu anlatan Çağlayan, şunları
söyledi:
Benim son çeyrekle ilgili beklentim, aslında hemen hemen bunun tam tersi
gibi. Çünkü geçmiş dönemlere baktığımız zaman, bilhassa son çeyrek ihracatın
arttığı dönemlerdir. En fazla yoğun ihracatı yaptığımız aylar ekim, kasım, aralık
aylarıdır. Daha önce, orta vadeli programda 148 milyar dolar ihracat hedefimiz
vardı. Bunu revize ettik. Şimdi 149.5 milyar dolara çıkarttık. Ekim ayının ilk 15
gününde ihracatımız yaklaşık 6.5 milyar dolar. Geçen senenin aynı dönemine göre
yüzde 12.2lik artış var. Bir önceki aya göre ise yüzde 14.2lik artış var. Yani
ihracat hız kesmeden devam ediyor. Bundan dolayı ümit ediyorum, bu yıl sonunu,
149.5 milyar dolar hedefini yani program hedefini geçmiş olacağız.
-Akaryakıt zamları-
Bakan Çağlayan, bir gazetecinin akaryakıt ürünlerine yapılan zamlarla ilgili
sorusunu da şöyle yanıtladı:
Petrol bizim babamızın çiftliğinden çıkmıyor. Petrolü biz üretmiyoruz.
Petrol dışarıdan ithal etmemiz gereken bir ürün. Geçen sene Türkiye, enerji
ithalatına petrol dahil 54.1 milyar dolar ödedi. Çıkıp herkes bize cari açığın
hesabını soruyor. Sanki cari açığın, benzinin tamamını ben kullanmışım gibi,
herkes bize bu soruyu sorabiliyor. 54 milyar dolarlık petrol ve enerji
çeşitlerini Türkiye tüketti, herkes tüketti. Benzin zammı rekorundan bahsederken,
acaba tasarruf yapma konusunda bir rekor düşünüyor mu bizim vatandaşımız-
Dışarıdan bedel ödeyerek aldığımız bilhassa petrolde, 2 seçenek var. Ya onu
yaparsınız, ya da vatandaşlardan diğer türlü alırsınız. Bu karşılıklı gideri
ödeyecek birileri lazım. Onu da gidip bir Almandan, Fransızdan almayacağız.
Türkiye kendi giderlerini karşılaması için gelirlerine ihtiyacı olan bir ülke.
Dünyanın her yerinde olduğu gibi.
Türkiye, bilhassa mali ve bütçe disiplinden dolayı övünerek söylüyorum,
Avrupanın 22 üyesinden çok daha iyi. Netice toplanan vergilerin doğru şekilde
kullanıp kullanılmamasıdır. Vatandaşın bunu sorgulaması lazım.
-Suriyedeki gelişmeler ve ihracat-
Suriyede yaşanan olumsuzluklar nedeniyle Türkiyenin ihracatında sorun olup
olmadığı ve bu konuda herhangi bir tedbir alınıp alınmadığı yönündeki soruları da
cevaplayan Çağlayan, alınması gereken tedbirleri zamanında aldıklarını kaydetti.
Libyadaki gelişmelerde de gerekli tedbirleri aldıklarını dile getiren
Çağlayan, şunları söyledi:
Birleşmiş Milletler Suriye ile ilgili bir karar çıkartmış olsaydı,
Suriyeye yönelik çok daha fazla ekonomik tedbir alma durumu ortaya çıkardı.
Tıpkı Libyada olduğu gibi. Evet Libya meselesinden sonra Mısıra baktığımız
zaman, ihracatımızın arttığını, hatta bunun rekor seviyelere ulaştığını
görüyoruz. Şimdi bizim Suriyeden dolayı bir ihracat kaybımız var. Eğer Suriyede
savaş olmasaydı, bizim ihracatımız bugün yaklaşık 3 milyar dolar olabilirdi.
Şuanda ihracatımız 400 milyon dolar ve bunun yaklaşık yarısı da elektrik enerjisi
satışından gelen bir rakam. Ama bilhassa zamanında alınan tedbirler ve Ro-Ro
seferleri can kurtaran simidi gibi imdadımıza yetişti. Ümit ediyoruz ki,
Suriyedeki sıkıntılar bir an önce çözülür ve sorunlar da ortadan kalkar.
-Avrupa ruhi bunalım yaşıyor-
Bakan Çağlayan, TOFAŞın ihracatının düşmesinden dolayı kısa çalışma
ödeneğine başvurduğu yönündeki iddiaların hatırlatılması üzerine, otomotiv
sektöründeki üretimin yüzde 75inin Avrupaya ihraç edildiğini bildirdi.
İhracatta pazar çeşitliliğini artırdıklarını vurgulayan Çağlayan, şöyle
devam etti:
Avrupa şu anda ekonomik değil, artık ruhi bir depresyon yaşamaya başladı.
Adeta ruhi bunalım yaşıyor. Avrupa ekonomisinin kısa vadede iki yakasının bir
araya geleceği görünmüyor. İhracatın yüzde 48ini geçen sene Avrupaya yapan bir
ülke olarak, ihracatının yüzde 25ini Kuzey Afrika ve Ortadoğuya yapmış bir ülke
olarak, eğer başka pazar çeşitliliği yapmamış olsaydık, 147 milyar dolar değil,
135 milyar doları bile rüyamızda göremezdik. Geçen senenin rakamını görmemiz
mümkün bile olamazdı. Otomotiv sektörünün kendisine alternatif pazarlar bulması
gerekiyor.
-Merkez Bankasına sitem-
Çağlayan, bir gazetecinin otomotivde ÖTVnin artırılmasının yabancı
yatırımcıyı etkileyip etkilemeyeceği yönündeki sorusu üzerine Türkiyeye yatırım
yapanların, Türkiyenin kuvvetli iç pazarını kullanmak ve coğrafi konumunu
kullanarak tüm dünyaya ulaşmayı amaçladığını söyledi.
Bu tür düzenlemelerin kısa vadeli gelişme olduğunu ve yatırımcıda çok etki
yapacağı kanaatinde olmadığını dile getiren Çağlayan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Aylardır bir şey söylüyorum, diyorum ki (Ey Merkez Bankası faiz koridorunu
daralt). Ben bunu söylerken, Merkez Bankası üzerinden prim yapmak aklıma bile
gelmedi. Çünkü buna ihtiyacım da yok. Burada, bizde bir senkronizasyon arızası
oldu. Senkronize olamadık. Cumhuriyet tarihinin en iddialı teşvik sistemini
yaptık. Benim feryadım bu. Çok iyi anlaşılmadı, anlayanlarda farklı yerlere
çekti. Benim ifade etmek istediğim şu, böylesine cömert yatırım teşvik sistemini
açıkladığımızda, bu tek başına bir şey ifade etmez. Diğer kuruluşların da
senkronize olarak Türkiyeye yatırımcı gelmesinin sinyallerini verecek çalışmalar
içerisinde olması gerekir. Benim faiz lobisiyle olan derdim bu. Ama Merkez
Bankası bu çalışmayı 3 ay önce yapmış olsaydı, dünyadaki yatırımcılar Merkez
Bankasının sinyalini dikkate alacaktı. Çünkü dünyanın her yerindeki Merkez
Bankası dikkate alınır. Böyle bir ortamda icraatlarımızın, düzenlemelerimizin
aynı notaya basması lazım. Ama biz ayrı notaya basıyoruz. Buradaki problem bu.
Böyle bir ortamda Türkiye, bu sene maalesef alması gereken yatırımları alamadı.
Geçen senenin gerisinde kaldık. Siz (Ekonomiyi küçülteceğim, daraltacağım)
derseniz ve siz haddinden fazla fren yaparsanız, frene basan bir ülkeye kimse
balata kokusu koklamaya gelmez. Bunu söylerken, sanayici geçmişimi göz önünde
bulundurarak söylüyorum. İşin içinden gelen biri olarak söylüyorum.
-İstihdamdaki değişiklik-
Türkiyenin istihdam dağılışında bazı değişikliklerin yaşandığını anlatan
Çağlayan, sanayide istihdamın azaldığını, istihdamın hizmet sektörüne kaydığını
belirtti.
Türkiye gibi dinamik bir ülkeyi, hizmetler sektörünün tek başına
kurtaramayacağını ifade eden Çağlayan, Bunun içindir ki, bakanlık olarak birkaç
aydır yeni bir çalışma üzerindeyiz. Bu kapsamda dünya ekonomisinin konjonktürünü
okuyabilecek bir büyüme sistemi üzerinde çalışıyoruz. Yakın bir süre içinde bunu
açıklayacağız. Artık ne Türkiye, ne de dünya eksi yapısıyla durmuyor. Yeni
dünyanın gidişatını görüp, ona göre hareket etmeliyiz dedi.
Türkiyenin büyümesini isterken mali kuraldan taviz verilmesinden yana
olmadığını kaydeden Çağlayan, konuşmasını şöyle noktaladı:
Bu konuda, büyüme talebimle, mali kuraldan taviz verilmesi birbirinden çok
bağımsız şeyler. Asya ile Amerika gibi birbirinden bağımsız şeyler. Bunu
özellikle faiz lobisinin kalemşörleri için söylüyorum. Burada yoklar ama
kendilerini bilirler. Faiz lobisi istiyor ki, Türkiye yüksek bedeller ödemeye
devam etsin. Böyle bir lüksümüz de yok, hükümet de... Öyle eskisi gibi 3-5 faiz
lobisine teslim olacak kimse yok. Faiz lobisi isteyecek ki, daha fazla sömürsün.
Ama ben buna hükümet olarak izin vermemeliyim. Avrupa küçülürken, biz büyümeye
devam etmeliyiz. Ama yüzde 3lük büyüme beni tatmin etmiyor. 3,2 beni mutlu
etmiyor. Ama bu rakam da çok ciddi rakam, özellikle dünyadaki duruma bakarsanız.
Ama Türkiyenin gücüne hızına müsait değil. Fuarda bir araç vardı, 440 beygirlik
bir araç. Türkiye de böyle bir araç. 440 beygirlik bir araca gaza basacaksan
bineceksin. Bir gaza, bir frene basacaksan, bu arabaya binmeye gerek yok. At
arabasına bin, aynı hızı onda da yakalarsın. Türkiye 2023 hedefine ulaşmak için,
gaza basmak zorunda.
Muhabir: Kerem Kocalar / Zuhal Uzundere Kocalar
Yayıncı: Tevfik Işık