Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koronavirüsün ekonomideki olumsuz etkilerine karşı açıkladığı destek paketinde, şirketlere yönelik önlemler öne çıktı. Ancak pakette yoksullara dönük önlemler yetersiz, işsizler ise hiç yok.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın koronavirüs salgınının ekonomideki olumsuz etkilerine karşı açıkladığı ve "Ekonomik İstikrar Kalkanı" adını verdiği önlem paketi ile ekonomide toplamda 100 milyar liralık destek sözü verildi. Pakette yer alan önlemlere göre, perakende, AVM, otomotiv, lojistik gibi sektörlerin muhtasar, KDV, SGK primleri altışar ay ertelendi. Nakit akışı bozulan firmaların bankalara olan borçları üç ay ötelenirken, bunlara ilave finansman desteği sağlandı. Kredi Garanti Fonu'nun (KGF) limiti 25 milyar liradan 50 milyar liraya yükseltildi. Konaklama vergisi Kasım ayına kadar ötelenirken, otel kiralamalarına ilişkin irtifak hakkı bedelleri ve hasılat payı ödemeleri Nisan, Mayıs ve Haziran ayları için altı ay süreyle ertelendi. İç havayolu taşımacılığında ise üç ay süreyle KDV oranı yüzde 18’den yüzde 1’e indirildi.
Albayrak: Türkiye en hazırlıklı ülkelerden biri
Açıklanan önlemler TOBB, TİM, DEİK, MÜSİAD gibi hükümete yakın iş örgütleri tarafından memnuniyetle karşılandı. "Anadolu Ajansı Özel Yayını"nda pakete ilişkin açıklamalarda bulunan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da alınan önlemlerle Türkiye’nin 2020 için yüzde 5’lik büyüme hedefini tutturacağını söyledi. Albayrak, "Türkiye böyle bir küresel sürece en hazırlıklı, en güçlü giren ülkelerden biri, bu süreçten de en pozitif kazanımlarla çıkan ülke olacak" diye konuştu. Albayrak, Türkiye için şu aşamada IMF’den yardım isteme gibi bir durumun da söz konusu olmadığını söyledi.
Peki, açıklanan önlem paketi, ekonomide yaşanan olumsuzlukları giderebilecek mi?
DW Türkçe’ye konuşan ekonomistlere göre, pakette şirketlerin finansal sorunlarına ağırlık verilirken, yoksul hane halkları için alınan tedbirler yetersiz. 100 milyar TL’lik paketin yalnızca 2 milyar TL’sinin yoksul ailelere ayrıldığına işaret eden uzmanlar, pakette sayıları 4,5 milyona yaklaşan işsizlere ilişkin ise hiçbir destek olmamasına dikkat çekiyor.
"Pakette geniş halk kesimleri yok"
Küresel salgının ekonomide ortaya çıkaracağı kriz sürecine karşı para politikalarından çok maliye politikalarına ihtiyaç olduğunu vurgulayan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İşletme Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Öner Günçavdı, açıklanan pakette şirketlerin finansman ihtiyacına dönük adımlar atıldığını ancak krizden asıl etkilenecek geniş halk kesimlerinin görmezden gelindiğini söylüyor. Krizin boyutları düşünüldüğünde 100 milyar TL’lik paketin yetersiz kalabileceğini ifade eden Günçavdı, "Pakette daha çok vergi erteleme ve yeni kredi imkanları açıklanmış oldu. Ama sıcak para olarak hanelere girecek bir destek yok. Oysa harcama talebini artırabilmek için daha kapsamlı tedbirler gerekiyor" diye konuşuyor.
"Kaynaklar heba edildi"
Bu dönemde özellikle hizmet sektöründe çalışan dar gelirli insanların ihtiyaçlarının büyük önem kazanacağını dile getiren Günçavdı, "Bu kesimlere dönük bir tedbir göremiyoruz. Paketin açıklanma biçimi de propaganda doluydu. Oysa bu tür zamanlardan bir başarı hikayesi çıkarmaya çalışmak doğru değil. Bir ay sonra ne olacağını kimse bilemez" diye konuşuyor. Türkiye’nin salgın ile mücadele edebilmek için daha fazla kaynağa ihtiyacı olduğunu ancak bu kaynağın ne özel sektörde ne de devlet bütçesinde olduğunu ifade eden Prof. Günçavdı, "Kaynağımız yok çünkü kaynaklarımızı bugüne kadar heba ettik. Salgının boyutu arttığı takdirde, Türkiye uluslararası kurumlardan yardım talep edecek hale gelebilir" değerlendirmesinde bulunuyor.
Pakette çalışanlara ilişkin önlemler
Önlem paketinde çalışanlara dönük de bazı adımlar atıldı. Bu kapsamda asgari ücret desteği sürdürülecek ve Kısa Çalışma Ödeneği devreye alınacak. Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın belirlediği kriterlere göre ihtiyaç sahibi ailelere yapılacak nakdi yardımlar için iki milyar liralık bir kaynak ayrılacak. İstihdamdaki sürekliliği temin etmek amacıyla da iki aylık telafi çalışma süresi de dört aya çıkarılacak. Ancak açıklanan "Ekonomik İstikrar Kalkanı" adlı pakette Türkiye’de sayıları 4,5 milyona yaklaşan işsizler konusunda herhangi bir adımın olmaması dikkat çekti.
"İşsizler hesaba katılmamış"
Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) Direktörü Prof. Seyfettin Gürsel, ekonomide önceki krizlere hiç benzemeyen bir süreç yaşandığına işaret ederek, "Ama görünen o ki hükümet, mevcut krize eski şablonlarla yaklaşmayı tercih etti" diye konuşuyor. Önlem paketinde firmalara yönelik kredi borçlarının ötelenmesi ve KGF desteği gibi olumlu sayılabilecek adımlar olduğunu ifade eden Prof. Gürsel, buna karşın sayıları her geçen gün artan işsizlere dönük bir tedbir olmadığına vurgu yapıyor. Kısa çalışma ödeneği gibi istihdamı korumaya yönelik önlemlerin işsizliği durdurmak için yetersiz olacağını kaydeden Gürsel, şöyle konuşuyor: "Bu paketteki en büyük eksiklik, işsizlerin hesaba katılmamış olması. Ciddi bir krize doğru gidiyoruz, işsiz sayısı daha da artacak. Neden bu paketin içinde işsizlik tazminatının kolaylaştırılması yok? Neden tazminat süresinin uzatılması yok? Hükümet, milyonlarca işsizi hâlâ bir sorun olarak görmüyor."
Emekli maaşı 1500 TL’ye çıkarıldı
Pakette koronavirüs salgınına karşı en savunmasız kesim olarak bilinen yaşlılara dönük de bir dizi destek açıklandı. Buna göre, en düşük emekli maaşı bin 500 liraya çıkarıldı. Ayrıca emeklilerin bayram ikramiyesinin Nisan ayı başında ödeneceği açıklandı. Yine emeklilerin maaş promosyon ödemelerinin de, şubelere gitmelerine gerek kalmaksızın, doğrudan hesaplarına yatırılması sağlanacak. Tek başına yaşayan 80 yaş üstü yaşlılar için sosyal hizmet ve evde sağlık hizmetlerinden oluşan periyodik takip programı devreye alınacak.
"Bazı önlemler tamamen alakasız"
Salgının ekonomideki olumsuz etkilerine karşı hazırlanan paketin, ekonomi yönetimi tarafından geçen aylarda açıklanan Yeni Ekonomi Programı (YEP) ve İVME Paketi ile benzer olduğunu dile getiren Yeditepe Üniversitesi Finansal İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Ulusoy, "Bu pakette yaşadığımız ekonomik hastalığa bir ilaç tedavisi yok. Geçmişteki paketler gibi soruna yara bandı yapıştırmayı amaçlıyor sadece" diyor. Paket içinde konaklama vergisinin ertelenmesi, havayolunda KDV oranının yüzde 1’e indirilmesi veya konut satışlarında peşinat oranının düşürülmesi gibi başlıkların krizle mücadele kapsamında ‘tamamen alakasız’ önlemler olduğunu vurgulayan Prof. Ulusoy, "Turist olmayacak ki konaklama vergisi olsun. Ya da kaç kişi uçakla yolculuk yapacak ki, KDV’si düşse ne olur? Ekonomi hayatı tamamen durmaya başlarken, bunlara önlem demek mümkün değil" diye konuşuyor.
"Halka para dağıtılmalıydı"
Türkiye’nin böyle giderse kısa sürede bir gıda krizi yaşayabileceği uyarısında bulunan Prof. Ulusoy, tarım sektörüne, özellikle çiftçilere dönük desteklere acil ihtiyaç olan bir dönemde ortaya konan pakette bu konunun hiç yer almadığına dikkat çekiyor. Veysel Ulusoy, halka para dağıtılması kararının alınmamış olmasının ise paketteki en büyük eksiklik olduğunu söylüyor. Salgından etkilenen pek çok ülkenin hane halklarına para dağıtarak talebi canlı tutmaya çalıştığına işaret eden Ulusoy, "Önceki krizlerden çok daha ağır olacak bu salgın krizine karşı açıklanan paket, son üç yıldır açıklanan ve işe yaramayan diğer destek paketlerinin aynısı oldu. Asıl soruna yönelik bir müdahale yok, olumlu bir etkisi de olmayacak" şeklinde konuşuyor.