Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachau, Türkiye'nin yaptığı şeyleri yapmaya devam etmesinin yeterli olacağını söyledi.
Zachau, "Bağımsız bir Merkez Bankası, iyi bir makro ekonomik politika, borç yönetimi. Bütün bunları yapmaya devam etmelidir." dedi.
Gaziantep Sanayi Odası (GSO) ve Dünya Bankası ortaklığında düzenlenen ''Türkiye Ekonomisindeki Son Durum'' konulu toplantı GSO toplantı salonunda yapıldı. Toplantıda konuşan Zachau, krize yakalanan Türkiye'nin sıkıntı yaşadığını, ancak istihdamın ve işsizliğin iyileştiğini, ekonomik büyümenin geri geldiğini ifade etti. Zachau, "Bu nasıl oldu? Türkiye çok fazla ihracat yapıyor ve AB'ne de çok fazla ihracatı var. Yatırımlarını karşılayabilmek için yurtdışından kredi de alıyor." diye konuştu.
"TÜRKİYE'DE EKONOMİK BÜYÜME ARTIŞA GEÇTİ"
Türkiye'deki ekonomik büyümenin artışa geçtiğini anımsatan Zachau, şöyle konuştu: "Yüzde 6 -7'lik büyümeden bahsediyoruz, muhtemelen yüzde 7'lik büyüme olacak. Türkiye'nin GSYİH'na gelen katma değer ve ekonomik değer, kriz döneminin öncesindekinden de daha iyi hale geldi. Dünyadaki bütün ülkelere bakacak olursanız, sadece birkaç ülke var. Hali hazırda bugün kriz öncesinden çok daha iyi durumda olan çok az ülke var ve Türkiye bunlardan bir tanesi. Hızlı bir düşüş yaşandı ama, çok hızlı bir toparlanma ve iyileşme yaşandı. Bunun temel sebebi, aslında yapılan değişiklikler. 2001 krizinde müdahale etmek için yapılan değişiklikler gerçekten Türkiye'ye bu krizi iyi şekilde geçirmesi için yardımcı oldu. Mali sektör şu anda çok iyi durumda."
"TÜRKİYE'NİN BÜYÜK BİR ŞEKİLDE BÜYÜMEYE DEVAM EDECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ"
Zachau, Türkiye'deki bankaların sermaye oranların yaklaşık yüzde 20 olduğuna dikkat çekerek, bunun dünyaya oranla çok iyi olduğunu ifade etti. Hükümetin de çok iyi makro ekonomik yönetim izlediğine işaret eden Zachau, "İnsanlar dünyada (paramı nereye yatırabilirim) diye baktığı zaman, artan bir şekilde Türkiye'yi hedef alıyorlar. Mali olarak iyi bir yatırım ortamı ve iş ortamı görüyorlar. Türkiye'ye giren paranın büyük kısmı kısa vadeli. Ama, uzun vadeli yatırımları çekebilmek önemli. Türk firmalarının bilançoları çok iyi durumda. İleriye bakacak olursak bizi ne bekliyor? Daha normal görünen rakamlara geri döndük diyebiliriz. Bizler Dünya Bankası'nda, Türkiye'nin büyük bir şekilde büyümeye devam edeceğini düşünüyoruz. 2011 ve 2012'de de, ama 2009'daki kadar hızlı bir büyüme olmayacağını düşünüyoruz. Geçen yıl yaşanan büyümenin büyük kısmı aslında telafi büyümesiydi. Şimdi ihracat biraz daha duraklamaya girdi.'' diye konuştu.
Kriz öncesinde Türk firmalarının stoklarını hızlı şekilde düşürdüğünü ve krizin ardından stoklarını tekrar artırdıklarını belirten Zachau, bu stok döngüsünün Türkiye'de yaklaşık 2 yıl sürdüğünü ifade etti. Zachau, "Bu döngünün sonuna geldiğimizi söyleyebiliriz. Türk ekonomisi için şöyle birşey öngörüyoruz; gelecek yıldan itibaren başlamak suretiyle şirketler stok artırmaya bu kadar hızlı gitmeyecek, hatta azaltım bile söz konusu olabilir. Bunun GSYİH'ya katkısı da eskiden olduğundan daha az olacak büyümeye." şeklinde konuştu.
Uluslararası belirsizliklere değinen Zachau, şunları kaydetti: "Türkiye'deki seçimlerle ilgili uluslararası birtakım belirsizlikler var. Her ülkede böyle olur. Bir ülkede seçim olduğu zaman, seçimden sonra ne olacak diye bir belirsizlik olur. Bu özellikle uluslararası piyasalar ve yabancılar için çok geçerli. Bu ne anlama geliyor; Türkiye'de yatırım yapmayı düşünen kişiler en azından bazıları (biraz durup, bekleyelim) tavrı sergileyebilirler. Hatta Türkiye'deki batı yatırımcılar bile seçim sonrasını beklemeyi tercih edebilirler. Ben aslında çok fazla bu tarz insan görmüyorum etrafımda. Herkes genellikle baktığım zaman 'artık bir istikrar var belirsizlik yok' diye düşünüyorlar. Ama biz yabancı yatırımcılar ve piyasalarla konuştuğumuz da genelde insanlar bu belirsizlik hissiyatını dile getiriyorlar ki, dünyadaki bütün demokratik ülkelerde bu şekilde olur. Türkiye'de de seçimler var, bu çok normal. Türkiye bununla ilgili ne yapabilir? Çok fazla bir şey yapamaz. Türkiye'nin yaptığı şeyleri yapmaya devam etmesinin yeterli olacağını söyleyebilirim, bağımsız Bir Merkez Bankası, iyi bir makro ekonomik politika, borç yönetimi. Bütün bunları yapmaya devam etmelidir. Hükümetin bu konuda çok iyi bir geçmişi var.''