Dünya Gazetesi ekonomi yazarı Tuğrul Belli “Bu sene büyüme bir kez daha yüzde 3’ler seviyesinde gerçekleşmiş olacak. Cumhuriyet tarihinde 4 sene arka arkaya yüzde 4 ve altında büyüme sadece 1977-1980 dönemi arasında gerçekleşmişti” dedi.
Dünya Gazetesi yazarı Tuğrul Belli 31 Aralık 2015’te yayınlanan makalesinde geride bıraktığımız yılın ekonomik değerlendirmesini yaptı.
Yazısında 2015 yılının Türkiye için kayıp bir yıl olduğuna değinen Belli, bu sene büyümenin bir kez daha yüzde 3’ler seviyesinde gerçekleşmiş olacağını ve Cumhuriyet tarihinde 4 sene arka arkaya yüzde 4 ve altında büyümenin sadece 1977-1980 dönemi arasında gerçekleştiğini hatırlattı.
2015 KAYIP BİR YIL
2015 yılını değerlendiren Belli, “2015 yılı iç ve dış konjonktürde meydana gelen sert çalkantılar dikkate alındığında, belki de beklenenden daha iyi geçti bile denilebilir. Ancak bu aslında biraz da züğürt tesellisi oluyor, çünkü aslında 2015 performansı Türkiye’yi değil ileri götürecek, bulunduğu yerde bile kalmasını sağlayabilecek bir performans değil” dedi. Dünya genelindeki büyüme oranlarında düşüş varken bizim oranımız o kadar da kötü değil iddialarına karşı Belli “Burada 2 noktaya dikkat çekeyim. Birincisi bizim büyüme hızımız kişi başına büyüme oranı değil. Hâlâ, özellikle gelişmiş ülkelere göre, oldukça hızlı sayılabilecek bir nüfus artış hızımız (yıllık yüzde 1.4 civarında) söz konusu. İkincisi ise Suriyeli mültecilerin ekonomiye az da olsa mutlaka bir ivme sağlamalarına rağmen nüfus rakamlarına dahil edilmemiş olduğu gerçeği. Buna rağmen, sonuçta kişi başına büyümede bu sene 28 AB üyesinin 14’ünden gerideyiz” dedi.
REEL SEKTÖR OLUMSUZ ETKİLENDİ, İŞSİZLİK YÜKSELDİ
2015 yılındaki gelişmelerin, reel sektörü olumsuz etkilediğini vurgulayan Belli, “Reel sektöre baktığımızda, burada yatırım zaafiyetinin devam ettiğini görüyoruz. Zaten, seçimlerin, terörizmin, jeo-politik gelişmelerin ve son olarak da Rusya krizinin damga vurduğu ve güven endekslerinin dip yaptığı bir senede yatırımlarda reel artış görmek bir mu’cize olurdu” diyerek işsizlik oranlarını da “İşgücü verilerine mevsim etkilerinden arındırılmış şekilde baktığımızda ise, Nisan ayına kadar işsizlik oranında bir miktar azalma, sonrasında ise yeniden bir artış göze çarpmakta. 3. Çeyrekte büyüme oranı (sürpriz bir şekilde) yüksek gelmesine rağmen, bu çeyrekte işsizlik oranında bir toparlanma göze çarpmıyor. Tarım-dışı işsizlik yüzde 12.4 ile halen oldukça yüksek bir seviyede. Finans sektörü de zor bir yılı geride bıraktı” şeklinde ifade etti.
ENFLASYON ARTIŞI ENGELLENEMİYOR
Enflasyon oranının düşürülememesinin kanıksanmış hale geldiğini ifade eden Belli, yazısında “İki haneli enflasyondan kurtulduğumuz 2003 yılından beri ortalama enflasyon oranı yüzde 8.2 oldu. Bu sene ise bu oran yüzde 8.7 ile son 11 yıl ortalamasının da üstünde gerçekleşecek. Üstelik bu sene (Rusya ve Brezilya dışında) neredeyse bütün gelişmekte olan ülkelerde enflasyon oranlarının belirgin bir şekilde düşmüş olmasına rağmen. Evet, bu sene TL’nin değer kaybının enflasyon üzerinde bir miktar menfi etkisi oldu. Ancak burada da 2 noktayı hatırlamakta fayda var: Bu sene bizimle birlikte pek çok diğer gelişmekte olan ülke parası da hatırı sayılır şekilde değer kaybetti. Neden onlarda bizim kadar yüksek bir enflasyon yok? İkinci nokta ise, aslında kur sepeti baz alındığında, bu senenin ortalama devalüasyon oranı yüzde 12.6 ile geçen senenin yüzde 15.4 olan oranın gerisinde. Buna (ve bu sene özellikle enerji fiyatlarında görülen keskin düşüşe) rağmen enflasyon oranı geçen senenin üzerinde gerçekleşecek” ifadelerine yer verdi.