Ekrem Dumanlı: “Haberin olsun Zaman'ın içini boşaltacaklar.”

Ekrem Dumanlı:  “Haberin olsun Zaman'ın içini boşaltacaklar.”
"Yazarlarımız, editörlerimiz, muhabirlerimiz tekliflerle, tehditlerle karşılaştı. Bir-iki fire verdik; ancak -tıpkı okur gibi- yazarlar da dimdik durdu. Ne ilginç bir denk gelmedir ki tam bu süreç yaşanırken dönemin başbakanı Erdoğan, kendisine soru soran başörtülü bir muhabirimize canlı yayında “Sen oradan ayrıl.” diyebildi. Tesadüf müydü?"
(...)

Madem Ali Bulaç kumpasın bir parçasını ifşa etti, müsaadenizle kalan kısmı tamamlayalım. Ali Bey'e “Gazeteden ayrıl, oradan ne alıyorsan iki-üç katını verelim” dediler ve namuslu bir entelektüel duruşu karşısında üstü kapalı tehdit savurup gittiler. Yalnız o teklif sadece Ali Bey'e yapılmamıştı.

Haydi baştan anlatayım:  ‘Havuz' cenahından bir dost bana bir gün dedi ki: “Haberin olsun Zaman'ın içini boşaltacaklar.” Şaşkınlıkla karşıladım. “Nasıl yani?” Adam devam etti: “Yazarlarınızı, editörlerinizi, hatta muhabirlerinizi oradan ayrılmaya zorlayacaklar.” Ben çok ihtimal vermedim. Hatta kuşkuyla baktım. Çünkü Zaman'ı bitirmek için zaten düğmeye basılmış, gazete seçim meydanlarından hedef gösterilmiş, aboneler üzerinde terör estirilmiş, reklam verenlere tehditler savrulmuştu. Bunca haksızlık/hukuksuzluk irtikâp edildikten sonra gazete kadrosu ile niçin uğraşılsın ki diye düşünüyordum.

Yanılmışım. O günlerde “Bu gazetede yazan adam kalmayacak” nevinden yazılar kaleme alınmaya başlandı. Hatta devşirme bir yandaş, canlı yayında üst perdeden kehanetlerde bulundu ve “Zaman'dan kaçış” olacağını söyledi. Dedikodu artınca bazı yazarlarımızla buluştuk. Yandaş'tan aldığım haberi söyleyince bir yazarımız şöyle dedi: “İyi oldu bu konuyu açtığın. Ben de yanlış anlaşılma olmadan bunu nasıl söylerim diye düşünüyordum.” Meğer siyasetin en zirvesi telefonla aramış. İltifatların ardından bir yetkilinin kendisini ziyaret edeceğini söylemiş. Ve o yetkili gelince “Zaman'ı bırak; istediğin gazetede (Havuz'u söylüyor) ya da TV'de çalış” demiş. Allah var; o yazarımız da yiğit çıktı; önce “Bana bir iki ay müsaade” deyip zaman kazandı; ardından da kibarca reddetti o ahlaksız teklifi…

(...)

13 Temmuz 2015 10:09
DİĞER HABERLER