"Ne yazık ki bu ülkede insanlar kendilerine toplum nezdinde bir yer açarken birtakım kimliklerin arkasına sığınma lüzumu hissediyor."
(...)
AK Parti (Daha doğrusu AK Parti'yi avucunun içinden bir türlü bırakmayan irade) işte seçmenin bu temel özgürlüğünü unuttu ve yanıldı. Kimse de kalkıp partiye ve öncülerine şöyle diyemedi: 2002'den beri halk seni sırtında taşıdı. Sen de bir zamanlar güzel işler yaptın doğrusu. Lakin, yüzde 58'den beri (referandum) kibrin zulme dönüştü, iktidarın sonsuza kadar devam edeceğini sandın. Ve hata ettin! 2023'leri, 2071'leri sayıklarken etrafındaki meczupları efsunlamayı, siyasetin gerçekliği ile yüz yüze gelmeye tercih ettin. Neydi gerçek: Her iktidar geçicidir. Toplumun gerisine düştüğün an tökezlemeye başlarsın, sosyal talepler ile statüko arasında sıkıştığında kendi benliğini tercih edersin. İlişkiler laçkalaşır, suiistimaller artar, ihtikârların ardı arkası kesilmez ve sonuçta bütün iktidarlar yorulur, yorar. Değişim zamanı gelmiştir artık; ya sen özüne döner ilk söylemlerine avdet edersin ya da toplum daha yeni ve makulü tercih eder.
Demokrasi tarihi daima bu yolda yürüdü, yürüyecek de. Başkan Obama'nın Afrika'da yaptığı konuşma ne kadar sıcak bir misal. İki dönem seçildiğini, üçüncü periyodun artık mümkün olmadığını, bunun anayasa gereği olduğunu söylüyor ve kanunların üstünlüğünü ifade ediyor. Dahası, görevdeyken kanun değişikliği yapan, kendini milletin kurtarıcısı olarak gören bütün liderlere kendini vazgeçilmez sanmanın ilk büyük hata olduğunu söylüyor. Aynen öyle. Artık modern dünyada ebedi lider yok. Birileri öyle bir tevehhüme kapılırsa şayet diktatörlük kapısını aralamış, anayasa ve yasaların dışına çıkmış demektir. Partiler de öyle. Partisinin zorbalıkla sonsuza kadar yaşayacağını sanan her parti, demirperde siyasetinin akıbetine düçar olmaya mahkûmdur ve modern demokrasi ile hiç bir bağı kalmamıştır.
(...)