CHP'nin İstanbul Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu, Uğur Dündar'ın sunduğu Halk Arenası programına konuk oldu. Programda AKP'li rakibi Binali Yıldırım'a çağrıda bulunan Ekrem İmamoğlu, ''Sayın Yıldırım naklen yayın programı için beni ima ederek tek başıma verebileceğim bir karar demiş. Buradan söylüyorum ben hazırım. 'Bu ülkede iki insan konuşabiliyor'un ispatı için ben hazırım. İki medeni insan gelip konuşuyor olacak. Ben bile sizi alkışlayacağım'' dedi.
Uğur Dündar'ın sunduğu, Sözcü TV ekranlarında ilk kez yayınlanan Halk Arenası programının konuğu İstanbul'un seçilmiş Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu oldu.
ANNE BABASI İMAMOĞLU'NU ANLATTI
Ekrem İmamoğlu'nun anne ve babası da programdaydı. Programın sonunda Uğur Dündar, mikrofonu Ekrem İmamoğlu'nun annesi Hava İmamoğlu ile babası Hasan İmamoğlu'na uzattı. Hava İmamoğlu 'Ekrem Bey'i anlatır mısnız?' sorusuna şu şekilde yanıt verdi:
''Anlatmama gerek yok, nasıl görüyorsanız öyle birisidir. İBB başkanı olacağı aklıma gelmezdi, ben okumadım ev hanımıyım. Ama çocuklarım okusun diye çok uğraştım. Hakkını yediler. Onun bir damla terini bile helal etmiyorum''
İmamoğlu'nun babası da, ''Yüzüne karşı onu ilk kez methediyorum, asla yalan söylemez. Siyasete atıldı, ona iki şey söyledim bir sakın hak yeme, iki, asla partizanlık yapma. Asla yalanı dolanı yoktur. Siyaseti yalan konuşmadan nasıl sürdürecek diye düşünüyorum bazen. Hak yemez.'' ifadelerini kullandı.
İMAMOĞLU'NUN AÇIKLAMALARI
CHP'nin İstanbul Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu'nun açıklamaları şu şekilde:
(YSK'nin İstanbul seçimi hakkındaki gerekçeli karar) Birkaç düşüncem var. Birincisi, biz tabii gerekçeli karar beklerken gerekçesiz karar geldi. Hiçbir gerekçe yok. Bana bu uzun sayfalar dolusu kararın hatırlattığı şey şu, edebiyat dersine bazen hazırlanmadığım zaman kompozisyondan imtihana tabiysek edebiyat öğretmenimizin gözüne girmek için bir konuyu yazar dururduk, konuyu da bilmiyorsak. Tabii kocaman bir zayıf not alırdık öğretmenimizden. Eğer konuya hazırsak bir paragraf yazardık. Saygıdeğer edebiyat öğretmenlerimiz bize 10 verirdi. Dolayısıyla bu rapora hem halkımız tarafından hem vicdanlar, hem içinde hukukun minnacık kırıntısı olan insanlar tarafından kocaman bir sıfır.
Tabii, beklentilerimizi büyütmüş değildik. Biz bu arkadaşlardan, o bir avuç insandan, o insanların katlettiği demokrasi sürecimizden, oluşturdukları travmadan dolayı edindiğimiz tecrübe dolayısıyla kendilerinden ekstra bir fayda beklemiyordum. Bu bir şaşkınlık oluşturmadı. Toplumun hiçbir kesiminde oluşturmadı, doğalmış gibi karşıladık. bu insanlardan böylesi beklenirdi.
Çokça söylenecek şey var bu raporla ilgili. Genel Başkan yard. açıklamalarda bulundu. Ben bazı kısımlarıyla ilgili notlar aldım. Paylaşmak isterim.
250 sayfalık raporun ilk 12 sayfası sadece AKP'nin itiraz dilekçesinin özeti, devam eden 84 sayfa YSK'nın yazışmaları, -az önce dedim ya tembel öğrencinin edebiyat dersinde yazdığı sayfa- daha sonra ilçe seçim kuruluna yazılan yazılar, daha sonraki sayfalar yine tespitler. Bu şekilde sayfalar dolduruluyor. Geriye sadece 12 sayfa kalıyor. 7 üye, 17 gün boyunca sadece 12 sayfalık bir rapor düzenlemiş aslında. Ve içi bomboş. İçinde hiçbir şey yok. Yani 7 üyenin ne bulduğuna bakmayın, hukuk adına hiçbir şey göremeyeceksiniz. Demiş ki 108 sandıkça sayım döküm cetvellerinde eksikler var. 18 sandıkça sayım döküm cetvelleri boş, çok büyük mesele. YSK, sayım döküm cetvelleriyle ilgilenmez, YSK'nın tarihinde böyle bir şey yok, bununla ilgilenmez.
Komedi, ayıp, yazık, günah. Büyük tezgaha bak. Kime oy çıktığı belli. Bence bunun skeçleri yazılacak.
Bu ülkenin insanları, bazen konuşmazsa anlayın ki ağırlığındandır. Mağrurdur, ağırlığındandır. Günü gelir öyle konuşur ki. Herkes konuşsun. Bu ülkenin her daim konuşan insanları var onu biliyorum. Ben toplumun her kesimi konuşsun istiyorum.
(İmamoğlu'nun İstanbul vaatlerinin kabul edilmesi) İstanbul'un birikmiş çok sorunu var. İstanbul halkı çok birikimli, bu şehrin değerli bir insan kaynağı var. Potansiyelinin açığa çıkması lazım… Adaleti yönetim anlayışından eksik etmeyen İstanbul var etmemiz lazım. Bu mümkün. Sosyal medya üzerinden belediye meclisini İstanbul halkı ile paylaşınca insanlar belediyenin kendisine ait bir kurum olduğunu ilk kez hissettiler. ‘Mecliste çoğunluk değilsin nasıl yapacaksınız' dediler. ‘Halkın gerçek çoğunluk olacağını hissedeceksiniz' dedim. Günün sonunda, şeffaf bir İstanbul oluşturduğumuzda, vatandaşın gözünüz üzerinde olduğunu hissettiği anda, mecliste olmasam da söylediğim her şeyi geçirdiler. Kürsüde ben oturmasam da gölgemiz yetti. Öğrenci aylık akbili 85 TL'den 40 TL'ye indi. İstanbul'un uzun zamandır belediye başkanı yoktu. O da geldi. En büyük güvencem İstanbul halkı… Yüzüm hep onlara dönük olacak.
Şeffaflık adil bir İstanbul, İstanbul’un bütün nimetlerini bütün halkına yayan. Kesinlikle yeşil bir İstanbul. Doğaya saygı duyan İstanbul’un geçmişine sahip çıkan bir İstanbul. Elbette farklı bir kentin olması lazım İstanbul’un. Onların farklı ruhları dünyaya biz üretebiliyoruz diyebilen bir İstanbul olması gerekiyor. Bunu var etmek için tüm koşullar var uzun zamandır belediye başkanı yoktu o da geldi.
(CNN Türk'te İmamoğlu'nun katıldığı program) CNN Türk'te katıldığım son programı çeken dört kameramanın işine son verildiğini duydum. İnşallah doğru değildir. Kameramanın ne suçu var?
Bu karşımızdaki akıl o kadar tükenmiş ki, "çaldılar" dediler. Kim kardeşim kim? "Siyaseten söylenmiş bir söz" demiş. Ya bu kadar basit değil, yapmayın. "Çaldınız" lafı. Kardeşim 250 sayfalık hikayede, ona rağmen çaldılar yok. Organize iş diyorlar. Siz çocuklarınızı emanet ettiğiniz öğretmenlere mi güvenmiyorsunuz, çocuklarınızı emanet ettiğiniz bankacılara mı güvenmiyorsunuz. Ben İstanbul halkının yüzde yüz doğru karar vereceğini düşünüyorum. Bu insanların anlayışını herkesin gözünün önüne sereceğiz, en başta vicdan ve ahlak.
Biz 18 gün görev yaptık. Bu da aldığımı yeni haber. 18 gün görev yaptığımızda aynı oradaki insanlar bize hizmet ettiler. Ya bizim insanımız. İBB'de çalışanın sizden bir farkı yok ki. Siz de benim komşum, onlar da benim komşum. Bu ülkenin insanı. Emeğini kazanıyor. Torpille girmiş falan geçelim bunları. Ya inanır mısınız, o süreç içerisinde çalışanların büyük bir kısmı Sultanbeyli'ye sürülmüş.
Sayın Topbaş istifa ettirildi. Sonra sayın Ünsal Meclis'ten seçildi geldi. Topbaş'ın çevresinde kim varsa oraya buraya sürüldü. İnsana saygısı, hürmeti olmayan bir yönetim anlayışı.
Beni arıyorlar, efendim neymiş İmamoğlu gelecekmiş İSMEK'teki çalışanları işinden atacakmış. Ya kardeşim akılınızı başınıza toplayın. Ben kapatmaya, atmaya değil, ben açmaya, almaya geliyorum. İnsanları oraya almaya geliyorum. Fazla değil, altı ay o kardeşlerimi o İBB'de alın teriyle çalışıp evine ekmek götürenleri, o 82 bin insan bakacak ki zorla bu adam bizi mitinge götürmüyor.
(Binali Yıldırım'a naklen yayında tartışma çağrısı) Sayın Yıldırım naklen yayın programı için beni ima ederek tek başıma verebileceğim bir karar demiş. Buradan söylüyorum ben hazırım. 'Bu ülkede iki insan konuşabiliyor'un ispatı için ben hazırım. İki medeni insan gelip konuşuyor olacak. Ben bile sizi alkışlayacağım.
(İstanbul büyük bir kent yoksulluğu yaşıyor) İstanbul büyük bir kent yoksulluğu yaşıyor. 6-7 aydır seçimle meşgul eden anlayış ülkeyi mağdur ediyor. İşsizlik rakamlarının gayri resmi 8 milyon civarında olduğu söyleniyor. Bütün bunlar konuşulurken ekonomik veriler eşittir Türkiye'nin yüzde 40'ı İstanbul. Bazı veriler yüzde 50'si diyor. Bunlar varken seçimi konuşmak tartışmak... Ülkenin atanmış bakanları, sayın cumhurbaşkanının ilçe ilçe miting yapacağım demesi talihsizlik. Demiştim ki ben İstanbul'da istihdam konusuna özel olarak eğileceğiz. Kuracağımız istihdam ofisleri sayesinde on binlerce insana iş imkanı sağlayacağız.
Bana laf yetiştirdiler. Belediyenin işi midir? Benim sözüme karşılık sayı yükselterek başka rakamlar verdiler. Sayın cumhurbaşkanı dail şunu söyledi: Siz ekonomiden sorumlu musunuz kardeşim? Biz kent yoksuklluğuna karşı çözüm üreteceğiz. Yıllık açlık sınırının altında olan ailelere kademeli bir şekilde sütünü ekmeğini vermeye varacak paketler açıkladık. Kimin parasını kime dağıtıryorsunuz dediler. İstanbullunun parasını istanbulluya dağıtıyoruz. 2. Kaynakları İstanbulluya dağıtıyoruz. 3- Har vurup harman savurmuyoruz sizin gibi.
(Eğitim, tasarruf seferberliği...) Aileler... Aileler sıkıntı çekmeyecek, okula gitmeyen çocuk kalamyacak. Tesadüfen sabah namazında işportacılık yapan çocuğu görünce utandım. 4 ayda diplomasını aldı. 50 defa sarıldı bana. Bu çocuklara bu gençlere sahip çıkacağız. Okutacağız. Bizim çocuklarımız. İş insanlarına şunu söylüyoruz: Eğitim, tasarruf seferberliği... İstanbulun böyle bir döneme ihtiyacı var. Müthiş bir fetret, rehavet dönemi ve garip bir dönem yaşatıldı.
(İşsizlik) Bir şehirde bu kadar işsizlik rakamları varsa rahat olamazsın. Ben onun için seslendim iş insanlarına sanatçılarına. Sen İstanbul'u umursa. Sen İstanbul'u konuş. Çare üretelim. Cesur olun. Kim kime haddini bildiriyormuş. Bildiremezler. Bu millet öyle konuşana haddini bildirdi sandıkta. İkincisi geliyor.
Beraber çözelik. Bol keseden atanlara kulak vermeyelim. Bu şehrin çocukları, yoksul aile kavramları, bu şehrin mazlumu kavramları inşallah bitecek. Bu katkılara yaparken kimsenin gönlünü incitmeyeceğiz. Biz bu hale düşürdüysek mahcubuz sana. Bu paylaşım düzeninde bir eksiklik var. Bu geçici. Size balık tutmayı öğreteceğiz.Evinize ekmek getirmeyi öğreteceğiz.
Dünyada biliyoruz ki popülizm geleneği oluşmuş. Ben seferberlik, israf ve tasarruf kelimesi kullanıyoruz. Kolay değildir seferberlik yapacağız. Türkiye tarihinde 3-4 defa olmuştur.
(İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin borcu) İBB'nin bütçe açığı 20 kat artmış 5 yılda. Borçlanma 4.5 kat artmış. Dövizden dolayı 27 milyara gidiyor.
Ciddi bir döviz borçlanması yapıyor. Metro yapıyor. Dış kaynak kullanmak ayıp değildir. Borcun nereye gittiğinden ziyade nasıl gittiği önemli. O bakımdan bütçe tasarrufu elde edilecek. Bu kaynaklar şehrin dengeli ekonomik düzene sahip olmasını sağlayacak. Refah düzeyine sahip kendi hep birlikte oluşturacağız.