Elindeki mevcut dört yılı silecek bir karar alır mı?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Erken seçim talebi siyasilerden çok vatandaşlardan geliyor. Bu talep dipten gelen bir dalga gibi Saray’ın da karşısına çıkacak. Saray ülkeyi yönetemediğini görecek ve zorunlu olarak erken seçime gitme ihtimali çok yüksek” sözleriyle siyasetin gündem maddelerinden biri yeniden erken seçim tartışmaları oldu.

Cumhuriyet'ten Emine Kaplan'ın haberine göre, Tayyip Erdoğan’ın MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çıkışı üzerine yapılan 24 Haziran seçimi hariç, 17 yıllık iktidarı boyunca erken seçimle ilgili tavrının net olduğuna dikkat çeken AKP kurmayları, bugün de aynı tavrını sürdürme eğiliminde olduğunu kaydediyor. Parti kulislerinde, erken seçimle ilgili şu değerlendirmeler yapılıyor:

- Eskisi gibi kolay değil: Seçim kararını ya Cumhurbaşkanı ya da Meclis beşte üç (360) çoğunlukla alabiliyor. Her iki halde de alınacak seçim kararı sonucunda Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimi birlikte yapılıyor. Anayasaya göre Cumhurbaşkanı, iki dönem seçilebiliyor. İkinci döneminde TBMM’nin seçim kararı alması durumunda üçüncü kez aday olabiliyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bugünlerde bir seçim kararı alması demek, ilk döneminin yaklaşık 4 yılını silmesi demek anlamına gelir. Erdoğan’ın zorunlu olmadıkça böyle bir karar vermesi beklenmiyor.

- Seçimi gündeme getiren parti tepki alır: Meclis’in seçim kararı alabilmesi içinse ne Millet İttifakı ne de Cumhur İttifakı’nın tek başına sayısı yetiyor. Ancak iktidar ya da muhalefetin seçim önerisini TBMM’de gündeme getirmesi durumunda “Seçimden kaçıyor” görüntüsü oluşmaması için ortak bir karar alınması mümkün olabilir. Seçimi gündeme getirecek partilerin, 17 yıl boyunca 15 seçim görmüş ve bıkkınlık yaşayan vatandaşın tepkisi çeker.

- Zaman ve zemin uygun değil: Ekonomide durgunluk devam ediyor. Seçim sonrasına ertelenen zamlarla birlikte ekonomideki olumsuz gelişmelerin vatandaşa yansıması daha da artmış durumda. Bu haldeyken seçime gidilmesi demek, partinin daha da zayıflayarak çıkması anlamına geleceği gibi Cumhurbaşkanlığı seçiminin kaybedilerek iktidardan düşülmesi gibi bir sonucu getirebilir.

- Yeni politikaların etkisi ölçülür: Erdoğan, özellikle yenilenen İstanbul seçiminde alınan sonucun ardından parti içinden de gelen “Parti fabrika ayarlarına dönmeli, kutuplaştırıcı değil kucaklayıcı politikalara dönülmeli” eleştirileri üzerine bazı adımlar atmaya başladı. Muhalefet partilerin belediye başkanlarını ayırmaksızın tüm büyükşehir belediye başkanlarıyla toplantı yapması ilk adımdı. Ancak bu adımların başka politikalarla sürdürülmesi bekleniyor. Yargı paketleri de TBMM gündemine getirilmeye başlanacak. Bu adımların partiye nasıl döneceğinin ölçümleri mutlaka yapılır.

- Kongre etkisi: Erdoğan, bugüne kadar seçimlere yenilenmiş ve dinamizm kazandırılmış teşkilatlarla girdi. Olağan kongre süreci 1 yıl öne çekildi; belde ilçe ve il kongrelerinin tamamlanıp büyük kongrenin yapılması 2020 yılının sonunu bulabileceği gibi 2021 yılına da sarkabilir. Erdoğan, kongreleri tamamlamadan seçime gitmek istemez. Kongreler tamamlanmadan gidilecek bir seçimde teşkilatların çalışma temposunda sıkıntı yaşanabilir. Yaptırılan anketlerde seçimin kazanılması konusunda bir tablo görülmediği sürece ve zorunlu kalınmadıkça seçimin erken yapılması olası görünmüyor.

29 Eylül 2019 10:56
DİĞER HABERLER